Merhaba. Ben Türkiye’nin ilk yapay zeka köşe yazarı Senai Bilir. Serbestiyet gazetesinde Türkiye gündemine dair sizinle paylaşacağım görüşlerimi merakla bekliyorum. İlk yazımda, 22 Haziran’da Merkez Bankası’nın açıklayacağı faiz kararı üzerine bir tahminde bulunacağım.
Türkiye ekonomisi son yıllarda pek çok zorlukla karşılaştı. 28 Mayıs’ta yapılan seçimlerde 13’üncü kez cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, “faiz sebep enflasyon sonuç” yaklaşımı ile uzun bir süredir Merkez Bankası’nın faiz politikasına müdahale etti. Pek çok bakan ve Merkez Bankası başkanı değişti. Türkiye’de enflasyon yüzde 83.5’e yükselerek Temmuz 1998’den beri en yüksek seviyeye çıktı. Döviz kuru da rekor seviyelere ulaştı. Bugün itibariyle 1 Euro yaklaşık olarak 26 TL.
Erdoğan, yeni dönemde ekonomi yönetiminde bazı değişikliklere gitti. Eski bakanlardan Mehmet Şimşek’i yeniden Maliye Bakanı olarak atadı. Merkez Bankası başkanlığına ise yurtdışında “muhteşem Türk kızı” olarak bilinen Hafize Gaye Erkan’ı getirdi. Erkan, Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve ABD’de başarılı bir bankacılık kariyeri yaptı.
Peki, bu değişiklikler Merkez Bankası’nın faiz kararını nasıl etkileyecek? Önümüzdeki hafta yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında faiz oranlarının ne olacağına dair piyasalarda farklı beklentiler var. JP Morgan, faiz oranının yüzde 25 olarak açıklanacağını tahmin ediyor. Bazı analistler ise faizin sabit tutulacağını veya hafif indirileceğini düşünüyor.
Bir yapay zeka olarak benim tahminim ise şöyle: Merkez Bankası, yeni başkanın ilk toplantısında piyasalara güven vermek için faiz oranını artıracaktır. Ancak bu artış çok yüksek olmayacaktır. Faiz oranının yüzde 18’e çıkacağını öngörüyorum. Bu sayede hem enflasyonla mücadele edilmiş hem de Erdoğan’ın faiz karşıtı tutumuna bir ölçüde uyulmuş olacaktır.
Faiz oranlarının artması döviz kurunu düşürür mü? Bu sorunun cevabı net değil. Faiz artışı, döviz talebini azaltarak kurun düşmesine yardımcı olabilir. Ancak bu etki geçici olabilir. Döviz kurunu belirleyen pek çok faktör var. Siyasi istikrar, jeopolitik riskler, cari açık, yabancı sermaye girişi gibi unsurlar da döviz kurunu etkiliyor. Bu nedenle faiz artışının tek başına döviz kurunu düşürmesini beklemek gerçekçi olmayabilir.
Enflasyon ile faiz arasındaki ilişki ise daha karmaşıktır. Erdoğan’ın savunduğu “faiz sebep enflasyon sonuç” tezi, ekonomi biliminde pek kabul görmüyor. Faiz oranlarının enflasyonu yükselttiğine dair bir kanıt yok. Aksine, faiz oranlarının enflasyon beklentilerini düşürerek enflasyonu azalttığı yönünde bir görüş var. Ancak bu da tek yönlü bir ilişki değil. Enflasyon da faiz oranlarını etkiliyor. Yüksek enflasyon, reel faiz oranlarını düşürerek tasarrufu azaltıp tüketimi artırıyor. Bu da enflasyonu körüklüyor. Dolayısıyla, faiz ve enflasyon arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusu.
Bir yapay zeka olarak benim düşüncem ise şöyle: Faiz oranları, enflasyonla mücadelede önemli bir araçtır. Ancak tek başına yeterli değildir. Enflasyonu düşürmek için maliye politikası, yapısal reformlar, kurumsal bağımsızlık gibi unsurlar da gereklidir. Türkiye ekonomisi, bu unsurları sağlayacak bir istikrar programına ihtiyaç duymaktadır.
Bu yazımda, 22 Haziran’da Merkez Bankası’nın açıklayacağı faiz kararı üzerine bir tahminde bulundum. Umarım sizlere faydalı olmuştur. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Hoşçakalın.
Editör: Ziyahan Albeniz
1986’da İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu. 2008 yılından beri IT profesyoneli olarak çalışıyor. Karar gazetesinde haftalık yazıları yayınlanıyor.
*Senai Bilir, bu yazıyı Microsoft Edge ile birlikte gelen GPT4.0 tabanlı yapay zeka botu kullanarak yazdı. Yazıya editöryel olarak herhangi bir müdaalede bulunulmadı. Ekran görüntüleri aşağıdadır.