Ana SayfaYazarlarMH-017 sefer sayılı Boeing 777 yolcularının katilleri kim?

MH-017 sefer sayılı Boeing 777 yolcularının katilleri kim?

17 Temmuz Perşembe günü Amsterdam- Kuala Lumpur seferini yapan Malezya Hava Yolları’na  ait Boeing 777 uçağı, Ukrayna hava sahasından geçerken Soğuk Savaş’ın son döneminden kalma Sovyet yapımı Buk tipi bir misille düşürüldü. Uçakta bulunan çoğu Hollandalı 283 yolcu ve 15 kişilik mürettebat yaşamını yitirdi.Kazalarda olduğu gibi bu olayda da ölenlere kader kurbanı diyenler oldu. Son anda uçağı değiştiren ya da kaçıranların “mucizevi” şekilde hayatta kalmaları hikâye edildi. Bu şanslı kişilerden 300 dolar daha ucuz bilet bulduğu için uçuşunu son anda değiştiren genç bisikletçi Maarten de Jonge ise “çifte mucize yaşayan” kahraman olarak Hollanda medyasının ilgisini çekti. Anlatıldığına göre, De Jonge, geçen 8 Mart’ta da Kuala Lumpur’dan Pekin’e giderken kaybolan MH-370 sefer sayılı uçağa yine daha ucuz bilet bulduğu için son anda binmekten vazgeçmiş.Haberlere bakılacak olursa, düşürülen uçağa biri İngiliz, diğeri Avustralyalı üç kişilik iki aile de binmemiş. Bunlardan ilki dolu olan uçakta üç kişilik yer bulamadığı için Malezya Hava Yolları’nı yeğlediği halde uçuş değiştirmiş, diğeri ise trafik yoğunluğundan geç kalarak uçağı kaçırmış.Kabul etmek gerekir ki sivil bir yolcu uçağının füzeyle düşürülmesi kader diye geçiştirilecek bir olay değil. Bu olayda sorumluluk ibresi giderek Kırım’ı tereyağından kıl çeker gibi ilhak etmiş olan Rusya’ya yakın ayrılıkçı milisleri gösteriyor. Onlarsa uçağı düşürecek füzelere sahip olmadıklarını öne sürüp Ukrayna’yı suçluyor. Yolcuların katilini bulmak için öncelikle şu sorunun yanıtını bulmak gerekiyor kuşkusuz:MH-017 sefer sayılı uçağı düşüren misili kim ateşledi? Başkan Obama, konuyla ilgili açıklamasında, uçağı düşüren füzenin Rusya’nın silahlandırdığı ve yardım ettiği ayrılıkçı milislerin kontrol ettiği bölgeden atıldığını söylüyor ve bu milislerin son aylarda iki uçak düşürdüğüne dikkat çekiyor. Ayrılıkçı grupların savaş uçaklarını da, yolcu uçaklarını da düşüremeyeceklerini, bunun ileri teknoloji ve eğitim gerektiren bir iş olduğunu vurgulayan Obama, bu teknoloji ve eğitimin Rusya’dan geldiğini belirtiyor, Putin’in kontrol etmesi halinde, Ukrayna’daki şiddetin sona ereceğinin altını çiziyor.ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Samantha Power da Obama’nın dile getirdiği argümanları Güvenlik Konseyi’ndeki mevkidaşlarına sunuyor. Ukrayna’daki ayrılıkçıların kendilerini savunmak için dile getirdikleri yolcu uçağı düşürecek kapasiteye sahip olmadıkları argümanı Rusya’yı da bu işin içine dâhil etmiş durumda. ABD ve AB ülkelerinin, uçağı düşüren teknolojinin kullanılmasında en azından Rus personelin ayrılıkçılara fiilen yardımda bulunduğu hususunda kuşkuları bulunmuyor.Rusya’nın bu konudaki sorumluluğu kaçınılmaz olarak bu ülkeye uygulanan yaptırımların sıkılaştırılmasını gündeme getiriyor. Başkan Obama Çarşamba günü alınan yeni yaptırımları Rusya’nın ayrılıkçılara desteğini çekmesi ve Ukrayna hükümetiyle diyaloga girmesi karşılığı gevşetmeye hazır olduğu mesajını vermeyi de ihmal etmiyor.ABD eski Dışişleri Bakanı Bayan Clinton’un dediği gibi, yaptırımlar konusunda liderlik yapması gereken Avrupa. Hem uçağın Avrupa topraklarında düşürülmesi, hem hayatını kaybeden kişilerin çoğunluğunun Avrupalı olması AB Dışişleri Bakanları’nın Salı günkü toplantısında Rusya’ya karşı yeni yaptırım kararı alınmasını gündeme getirmiş durumda. AB uçağın kimin tarafından düşürüldüğünün teknik olarak netleşmesini –ki kara kutuların analizi aylar sürecek- esas alıyorsa da, Şansölye Angela Merkel’in önceki günkü açıklaması Başkan Obama’nınkinden pek de farklı değil.Sonuçta uçağı düşüren füzenin Rus personelin yardımıyla Ukrayna’daki ayrılıkçılar tarafından ateşlendiği varsayımının giderek güçlendiğini, dolayısıyla mürettebatla birlikte hayatını kaybeden 298 kişinin katillerinin bu milislerin arasında bulunduğunu söylemek mümkün. Ancak milislerin bir yolcu uçağını düşürerek o sırada uçakta bulunan insanları bilerek öldürmüş olduklarını düşünmek o kadar kolay değil. O bakımdan “kim” sorusunun yanı sıra belki “neden” sorusunun yanıtını da almak gerekiyor.Uçağı düşüren misil neden ateşlendi? Rusya’nın teknik yardımı olmadan uçağın düşürülmesi ne kadar imkânsızsa, misili ateşleme kararının da Moskova’dan verilmiş olması o kadar imkânsız görünüyor. Aslında Moskova’nın Doğu Ukrayna’da sadece radikal değil aynı zamanda yaptıklarının uluslararası sonuçlarını bilemeyecek kadar cahil insanlara destek vermek suretiyle kendi oyununa geldiğini söylemek mümkün.Moskova seçilmiş Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in Batı’nın desteklediği sokak eylemleriyle devrilmesine, Kırım’ı İngilizlerin Cebelitarık ve Falkland’da savunduğu oto-determinasyon yöntemiyle kendine bağlayarak karşılık vermiş, hemen ardından hızını alamayarak Doğu Ukrayna’da ayrılıkçıları desteklemeye başlamıştı. Ancak daha sonra bölgenin bağımsızlığına verdiği desteği kesmiş ve ayrılıkçıları sadece Kiev’e karşı baskı aracı olarak kullanma yoluna gitmişti. Ancak ayrılıkçıları bu anlamda kontrol edebildiğini söylemek güçtü. Nitekim uçağın düşürülmesinin ayrılıkçı milislerin –belki de bilinçli olarak- Moskova’nın kontrolünden çıktığının somut bir göstergesi olduğu söylenebilir.Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Rusia 24 kanalına yaptığı açıklamada, uçağın düşürülmesiyle ilgili olarak, son derece objektif, açık ve bağımsız” bir araştırmadan yana olduklarının altını çizdi. Bu açıklama belki de Moskova’nın ayrılıkçı milislerle arasına mesafe koyduğunun ilanıydı. Bunu elbette ilerleyen haftalarda daha net göreceğiz.Bu noktada belki geriye dönüp bazı soruların yanıtlarını arayabiliriz. Ukrayna seçimlerine her zaman hile karışmış olsa da, Devlet Başkanı Yanukoviç sokak eylemleriyle devrilmese, Rusya Kırım’ı ilhak eder miydi, daha doğrusu ilhak için bahanesi olur muydu acaba? Kırım’ı ilhak etmeyecekse, Doğu Ukrayna’da ayrılıkçılara destek sağlar mıydı, daha doğrusu onlar ortada olurlar mıydı? Sonuçta Doğu Ukrayna’da MH-017 sefer sayılı uçağı düşürecek kadar güçlü, kontrolden çıkmış ayrılıkçı milislerin varlığından söz eder miydik?Bu soruların yanıtlarını bilmiyoruz belki ama şurası gerçek ki demokratik yollar bir kere terk edilip şiddet kullanarak sonuç alınmaya kalkışılınca, o izin verilen şiddet dönüp dolaşıp sizi vurabiliyor. Bunun bedelini de MH-017 sefer sayılı uçağın yolcuları gibi masumlar ödüyor ne yazık ki.

- Advertisment -