“Biz aşağıda imzası bulunan yurttaşlar son günlerde yoğunlaşan şiddet ve çatışma ortamından sadece kaygı duymakla kalmıyor. 'Artık yeter” diyoruz. Son derece kritik dünya ve bölge koşullarında, çatışmaların sürmesi, linç girişimlerine varan saldırganlığı da besleyerek Türk, Kürt bütün yurttaşların barış ve güven ortamında birlikte yaşamasını giderek zorlaştırıyor. Bu telafisi olanaksız gelişmelerden büyük endişe duyuyoruz.
Şiddetle çözülemediği bunca acı pahasına görülen sorunları barışçı yollarla çözmek mümkündür ve çözüm bizim de sorumluluğumuzdadır. Bin yıldır bu topraklar üzerinde birlikte yaşayan bizler, çocuklarımıza kalıcı bir barış bırakmak istiyoruz.
Bugüne kadar kaybettiklerimizin acısını yüreklerimizde hissediyoruz; bundan böyle yeni hayatların karartılmaması için, umarız, son kez sesleniyoruz,
PKK silahlı eylemlere önkoşulsuz olarak derhal son vermeli, her türlü şiddet son bulmalı, sorunların barışçıl ve demokratik yollardan çözümüne olanak tanınmalıdır.
Tüm kesimlerin demokratik, toplumsal, siyasal yaşama katılabilmesi ve toplumsal barışın sağlanması için, devletin tüm kurumlarının üstlerine düşen gerekli yasal düzenlemeleri ve projeleri vakit geçirmeksizin gerçekleştirmesinin talep edildiği bildiride, 'Bunun bir zaaf değil bir ödev ve sorumluluk olduğuna' inanıyor, taleplerimizin takipçisi olacağımızı bildiriyoruz.”
Bildiriyi imzalayanlar:
Reha İsvan, Rojbin Tugan, Ruşen Aslan, Abdullah Kaya, Naci Kutlay, Nazan Aksoy, Necati Yakışırer, Abdullah Kıran, Abdulgaffar Dursun, Adalet Ağaoğlu, Adem Avcıkıran, Ahmet Çakmak, Ahmet Dindar, Ahmet İnsel, Ahmet İsvan, Ahmet Ümit, Akın Atalay, Ali Bayramoğlu, Ali İbrahim Tutu, Ali Uçansu, Aydın Cıngı, Aydın Engin, Ayfer Ortaçsu, Ayhan Çabuk, Ayhan Bilgen, Prof. Dr. Ayşe Erzan, Ayşe Gül Altınay, Ayşe Hür, Aziz Çelik, Bahri Belen, Baskın Oran, Beral Madra, Burhan Şenatalar, Bülent Aydın, Büşra Ersanlı, Betül Tanbay, Caner Canerik, Can Paker, Celalettin Can, Cengiz Aktar, Çerkez Karadağ, Çiğdem Mater, Deniz Kavukçuoğlu, Derya Sazak, Doğu Ergil, Doğan Tılıç, Dinçer Sezgin, Ece Temelkuran, Emin Kormaz, Emin Yüksel, Emine Uşaklıgil, Ercan Karakaş, Erdal Aydemir, Erdoğan Aydın, Ergin Cinmen, Erhan Doğan, Erol Katırcıoğlu, Erol Kızılelma, Ersin Salman, Esat Canan, Faruk Alpkaya, Fatma Gök, Feridun Yazar, Ferhat Kentel, Fethi Açıkalın, Feza Kürkçüoğlu, Filiz Bikmen, Gaye Boralıoğlu, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Neşe Erdilek, Seyfettin Kızılkan, Sezai Temelli, Sezgin Tanrıkulu, Sırrı Sakık, Gündüz Mutluay, Günay Göksu Özdoğan, Gül Pulhan, Gülay Toksöz, Güliz Kaplan, Gürol Irzık, Hacer Ansal, Hakan Tahmaz, Halime Güner, Hasan Karaçal, Hasan Ekşi, Hayri Kozanoğlu, Hrant Dink, Hüseyin Yeşil, Işıl Kasapoğlu, İbrahim Kaboğlu, İbrahim Sinemillioğlu, İlhan Diken, İpek Çalışlar, İrfan Bulut, İrfan Aktan, İrfan Eroğlu, İsmaİl Hakkı Tombul, Jaklin Çelik, Kadri Salaz, Kamiran Yıldırım, Kemal Birlik, Kemal Keleşoğlu, Kemal Ulusaler, Kemal Parlak, Kenan Çoşar, Kutbettin Arzu, M. Ali Özel, Mahmut Ortakaya, Mahmut Kaçan, Mahmut Güven, Mahir Günşıray, Mebuse Tekay, Mehmet Deniz, Mehmet Mehmet Soğancı, Mehmet Tüm , Prof. Dr. Melek Göregenli, Melek Taylan, Meral Tamer, Mesut Öztürk, Doç. Dr. Mesut Yeğen, Mete Sayıcı, Metin Bakkalcı, Dr. Metin Çılgın, Mevlüt Ülgen, Mithat Sancar, Muharrem Erbey, Muhsin Kızılkaya, Murat Çelikkan, Musa Çam, Mustafa Karaalioğlu, Mustafa Nazım Pektaş, Müslüm C. Akalın, Nedim Gürsel, Nesrin Sungur, Sıddık Şimşek, Sibel Irzık, Sırma Evcan, Suat Nevzat Anık, Nevzat Çelik, Nihat Yıldırım, Nil Mutluer, Nimet Tanrıkulu, Prof. Dr. Nuray Uzunöner, Nurhan Yentürk, Nuri Ödemiş, Noyan Özkan, Orhan Alkaya, Orhan Silier, Orhan Miroğlu, Osman Kavala, Oya Baydar, Ömer Akat, Özcan Yurdakul, Özdem Petek, Özlem Alkaya, Özlem Dalkıran, Pınar Selek, Recep Doğaner, Refik Durbaş, Sabih Ataç, Sadun Aren, Sait Sever, Salman Kaya, Sedat Yurtdaş, Mustafa Karaalioğlu, Selim Ölçer, Selçuk Uluata, Dr. Selçuk Mızraklı, Selahattin Kaya, Serra Müderrisoğlu, Sertaç Bucak, Sevda Köksoy Küey, Sevgi Göyçe, Seydi Fırat, Eren, Süleyman Çelebi, Şahin Alpay, Şahismail Bedirhanoğlu, Şefik Beyaz, Şeyhmus Diken, Şule Ateş, Şevket Akdemir, Şükrü Hatun, Tahsin Yeşildere, Taner Yüzgeç, Tarık Ziya Ekinci, Tayfun Mater, Tülay Ateş, Ufuk Uras, Uğur Yücel, Ümit Kıvanç, Ümit Fırat, Vasıf Kortun, Vecdi Sayar, Vedat Kalender, Veli Ünlügedik, Veysel Çamlıbel, Yalçın Ergündoğan, Yaşar Güler, Yaşar Akyüz, Yavuz Önen, Yusuf Alataş, Yücel Sayman, Yücel Zülfikar, Yüksel Taşkın, Zekeriya Aydın, Zeynep Oral, Zeynep Tanbay, Ziya Disanlı, Ziya Halis, Zozan Özgökçe.
Bu bildiri yayınlandığında 2006 yılıydı.
Devletin kanalında 1 saatlik Kürtçe çiçek böcek yayını vardı. Hâlâ “ordu ne der” sorusu en popüler soruydu. Meclis’te Kürt partisi yoktu, barajı aşıp, MHP’den fazla vekil çıkartması ise en hayalperest devrimcinin bile aklına gelmeyen bir hayaldi. Kürt partisinin Cumhurbaşkanı adayı çıkaracağı, ekranlarda saz çalıp, Türkiye Türklerindir gazetesinde ağırlanacağı, Bebek’te, Nişantaşı’nda ikinci parti çıkacağı da….
Devletin PKK liderleriyle müzakerelere başlamış olduğunu bilen yoktu. Duyulsa bile buna inanacak olan da. “Öcalan’la müzakere edilsin” diyenler ise doğrudan tutuklanıyordu.
Habur yaşanmamış, Akil İnsanlar çözüme ikna için Türkiye’yi dolaşmamış, Başbakan Dersim için özür dilememiş, Barzani ve Şivan’la Diyarbakır Meydanı’nda halkı selamlamamış, “Dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak” dememiş, “Gerekirse baldıran zehiri içerim, siyasi hayatıma mal olsa da bu sorunu çözeceğim” diye söz vermemişti.
Bir gün Andımız’ın kalkacağı, okullara Kürtçe ders konacağı, yer adlarının iade edileceği, Kürtçe bölümler, enstitüler kurulacağı, iktidar partisinin Anayasa’da vatandaşlık tanımını Türkiye vatandaşlığı olarak değiştirilmesini teklif edeceği ancak uzak hayaller olabilirdi.
Ama o gün barış isteyen aydınlar daha cesurdu, daha sivildi.
PKK’ya silahlı eylemlere önkoşulsuz olarak son verme çağrısı yapabiliyordu.
Bugün, 10 yıl önceki o bildiriye imza atmış aydınların pek çoğunun altına imza attıkları ‘barış’ bildirisinde PKK’nın adı bile geçemiyor.
Geçse AKP’ye karşı müttefikleri olan PKK’nın kırılacağından, güceneceğinden korkuyorlar.
Cemil Bayık’ın, Duran Kalkan’ın altına imza atacağı bir bildiriyle barış çağrısı yapacak hale geldi aydınlar.
Devlete karşı savaşında PKK’nın bütün savaş argümanlarını destekleyerek, bütün propagandalarına inanarak, onu haklı bularak kalem alınmış bir metinden barış çıkacağını zannedecek kadar gerçekler koptular bu 10 yılda.
Her gün Kürtlere “direnişe” yeterli desteği vermedikleri için atar yapan Duran Kalkanların, Cemil Bayıkların elini güçlendirerek, onların mağduru olan Kürt halkına dostluk yaptıklarını zannedecek kadar hevalleştiler.
Bir zamanlar devlet, hükümet ve Türkiye kamuoyunda kıymetli olan sözlerinin gücünü, hendekler için kazma kürekle teori kazan birkaç kafayı yemiş Boğaziçili hocanın militanlık fantezilerine heba ettiler.
Bütün bu yıllar boyunca çözüm süreçleriyle PKK sivilleşeceğine, sivil güçler PKK’lılaştı.
PKK Kürt siyasetinden sonra onları da kriminalize etti. Şimdi, sivillerin yaşadığı lojmanlara paylayıcı yüklü araçla saldırıp bebekleri öldüren bir örgüte olan öfkeyle harekete geçen savcılar, rektörler peşlerinde.
Çocukları silahlandırıp, şehirleri mayınlarla dolduranların arkasına dizilip oynadıkları muhalifçilik, barışçılık, Kürt dostluğu oyunlarından utanç duyarken, bir de üstüne bir bildiriden dolayı akademisyenlerin tutuklanması, işten atılmasının utancı çökecek omuzlarımıza.
Yazık oldu. Herhalde nasıl da ses çıkarıp, öfke doğurduğuna bakıp yaptıklarıyla o kadar gurur duyuyorlar ki, bildirilerinin yanına, bebeklerin öldürüldüğü PKK saldırısını kınayan bir bildiriyi eklemeye bile gerek görmediler.
10 yıl önce önkoşulsuz silah bırak dedikleri PKK’nın bugün propaganda makinesine kömür atıp, fikirleriyle silahlarının pasını alan ajitörlerine dönüştüler.
Onlara 10 yıl önceki bildirileriyle son kez sesleniyoruz;
Bugüne kadar kaybettiklerimizin acısını yüreklerimizde hissediyoruz; bundan böyle yeni hayatların karartılmaması için…