Başlığa bakıp ellerini göğsüne birleştirip “Ey ahali ben şu partiye oy veriyorum; siz de verin” gibi yazar egosuna kapıldığımı sanmayın. ‘Bizi 70 milyon dinliyor’ gibi çok klişe bir laf vardır ya son dönemlerde yazarlara da sıçradı bu durum; “Şu partiye oy vereceğim, bu partiye oy vereceğim” diye ellerini kavuşturanlar çoğaldı. Sanırsın ahali bir koşu gidip yazarın dediği partiye parmak basacak. Kısaca bu yazı bunun için değil, 25 yıla yakın bir süredir genel seçimlerde Kürtlerin kurduğu partiye ya da desteklediği adaya oy veren bir fani olarak HDP’ye sandık istifamı neden verdiğimi anlatmaktır meramım. Kişisel bir yazı da diyebilirsiniz; önce kendime anlattım bunu, madde madde izah edeyim:
-HDP, Kürt hareketinin doğduğu coğrafyadaki sıkışıp kalmışlığı Türkiyelileştirme planı çerçevesinde kuruldu. İlk bakışta çok olumlu bir izlenim yarattı. Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde gösterdiği performans, birçokları gibi beni de heyecanlandırdı. Genel seçimlere Demirtaş’ın arkasına aldığı rüzgârla giren HDP, parti kursa 100 kişiyi bile ikna edemeyecek, halka tepeden bakan arkaik solcuları ‘akıl hocası’ olarak saflarına kattı. Bu arkaik kalmış ve halka verecekleri hiçbir şeyi olmayan solcuların akıl hocalığında Türkiyelileşme olmaz. Olsa olsa, İstanbul oligarşisinin tepe tepe kullanacağı ‘beyazlaştırılmış’ bir hareket olur.
-Ülkeyi küçük bir azınlığın oluşturduğu zümre olarak yönetmeye alışık oligarşi, Demirtaş’ı ve HDP’yi 7 Haziran seçimlerinde ‘koçbaşı’ olarak kullanıyor. Bu seçimleri kendi varlıklarının ‘son savunması’ olarak gören azınlık iktidarına alışık zümre, destek verdiği HDP’yi işi bittiğinde yine bir kenara koyacaktır. O azınlık zümresi daha önce yaptığı gibi, kafasını kaldırdığında sürekli döverek, arada başını okşayıp severek iktidarını sürdürme hayalini kurmaktadır. Kürtlerin kendisine sorması gereken soru, burada şu olmalıdır: Biz bu ülkede eşit bir yurttaş olarak mı yaşayacağız ya da eskisi gibi büyük abilerin itip kalktığı bireyler olarak yaşamaya mı devam edeceğiz?
-Halkın iktidarından çok, kendi kurguladıkları iktidarın konforunu yaşayan ve bunun sefasını uzun yıllar sürdüren oligarşinin 7 Haziran seçimini, bozulan düzenini yeniden kurmak için ‘Demokrasi kavgası’ olarak görmesi bir aldatmacadan ibarettir.
-AK Parti seçmenini ‘şuursuzlar’ olarak niteleyen ve bunu açık açık söylemekten çekinmeyen ‘beyazların’ HDP ile kurduğu ittifak yalancı bahardır.
-Bu kitlenin temsilcilerinin üstenci bir bakış açısıyla “Baraja kazma vurmak için HDP’ye oy vereceğiz” sevimliliğine girmesinin en azından ben de bir karşılığı yoktur. Oyunu bile ‘bak sana kıyak yapıyorum’ kibriyle açıklayanların bulunduğu fotoğrafta yer almayı kendime hakaret sayarım.
-HDP, Meclis’e girerse anayasayı yapma konusunda ortak paydaları çok olan ve kendisi gibi tabandan gelerek büyüyen AK Parti yerine CHP ve MHP ile ortak hareket etme sinyalleri beni kaygılandırdı. Bu iki partiyle eşit ve özgürlükçü bir anayasanın yapılma ihtimali olmadığı gibi, seçimde en çok oyu alması beklenen ve iktidarını koruması muhtemel olan AK Parti’siz bir anayasanın olmayacağı da ortadadır.
-Seçim bildirgesinde haklar, özgürlükler ve eşit yurttaşlık temelinde kendime en yakın bulduğum parti olan HDP, nedense CHP liderinin meydanlarda Suriyeli göçmenlerle ilgili sarf ettiği ırkçı söylemlere tek bir laf bile etmemiştir. Kürtlerin akrabalık bağının bulunduğu Suriyeli göçmenleri “Kapı dışarı edeceğiz” sözlerine karşı çıkamayan HDP’nin parti programında söylediklerinin inandırıcılığı en azından benim nazarımda olamaz.
-Türkiye’nin demokratikleşmesi ve halkların eşit yurttaşlık temelinde özgürce yaşayabilmesi için en önemli gelişme olan çözüm süreci, AK Parti ve HDP’nin temsil ettiği kitle tarafından sahiplenildi. HDP, bundan sonra sürece engel koymaktan başka bir katkısı olmayan CHP ve MHP ile mi yola devam edecek? Bunu asıl tabanı olan Kürt halkına nasıl anlatacak? Hadi anlattı diyelim, aldığı oyların dağılımı itibarıyla tek Türkiyeli parti plan AK Parti’siz nasıl hayata geçirecek? Kendilerine sınırsız destek veren Cumhuriyet Gazetesi’nin 'HDP dışarıdan desteğe sıcak' (AK Parti ile ortak hareket etmeyi kastederek) manşetini yalanlama ihtiyacı hissettiklerine göre, yeniden vampirlerin kanla beslendikleri bir döneme mi geçecek? Barajın üstünde ya da altında kalması bu ülkenin halkalarının barış içinde ortak bir yaşam kurmasından çok mu fazla değerli? Seçilmiş Kürt vekillerini Meclis’ten kelepçeleyerek atan bir anlayışla ortak hareket eden HDP, bunu değil Türkiye’ye tabanını oluşturan Kürt halkına da anlatamaz.
Yukarıda yazdığım maddelere şöyle bir baktım. Her madde, tek başına benim HDP’ye oy vermemem için geçerli bir neden. Son olarak şunu diyebilirim, Türkiyelileşme hedefiyle yola çıkan HDP, ola ola beyazların “Ay ne sevimli bir parti” dedikleri ‘Cici bir Kürt partisi’ haline geldi. Ben bu ülkede hiç cici olmadım ki ‘cici’ partiye oy vereyim…