Ana SayfaYazarlarPKK ve HDP arasında görüş ayrılığı mı?

PKK ve HDP arasında görüş ayrılığı mı?

PKK ile HDP arasında bir görüş ayrılığı veya çatışma mı var? Kandil'deki örgüt yöneticileri ile HDP'liler arasında siyasi bir ayrışma veya bir bölünme mi yaşanıyor? Bu sorular son günlerde fazlasıyla gündemde. 

 

HDP ile Kandil arasındaki karşılıklı atışmanın Demirtaş'ın Brüksel dönüşüne denk gelmesi önemli bir detay. Daha önce "Silah bırakın desek bile PKK bizi dinlemez" diyen Demirtaş, Brüksel ziyaretinin ardından cesur demeçler vermeye başladı. PKK'ya "Silahlar ama'sız, fakat'sız bırakılmalı" çağrısında bulundu. Kandil'den "HDP neyi başardı ki bize silah bırak çağrısı yapıyor" tepkisine karşılık olarak ise Demirtaş "Hiçbir şey kazanmadıysa; bu çağrıyı yapabilecek kadar halkın desteğini alıp, özgüven kazandı" cevabını verdi. Demirtaş'ın bahsettiği bu "özgüveni" nasıl kazandığı çok önemli. Üzerinde durmayı hak eden bir konu. Demirtaş'ın yaşadığı bu özgüven patlamasının arkasında şüphesiz ki Brüksel var.

* * *

Karşılıklı laf düellosu olarak tezahür eden açıklamaların, Kandil ile HDP arasında ciddi bir görüş ayrılığını yansıttığını söylemek kuşkusuz abartılı olur. Fakat bu polemiğin HDP ile Kandil arasındaki birtakım uyuşmazlıkları göz önüne serdiği de bir gerçek. Bir yanda terör  yöntemlerini öne çıkaran silahlı bir örgüt, diğer yanda ise sivil alanda bulunan bir siyasi parti. Bu iki kutbun çelişmesi, çatışması elbette kaçınılmaz olarak gündeme gelebilir. Silahlı olanlar ile sivil siyaset yapanlar birbirlerine pek sıcak bakmaz. Bu biraz da işin doğasından kaynaklanıyor.

Ancak PKK ve HDP arasındaki farklılıklarda dış dinamiklerin daha etkili olduğunu düşünüyorum. PKK, İran-Suriye ve Irak üçgeninde üslenmiş durumda; örgütün karargahı, Tahran ve Şam'ın etki sahası içinde. Kandil, bu güçlerden habersiz kendi başına kuş bile uçuramaz. İran'ın örgüt üzerindeki ağırlığı İmralı'dan bile neredeyse daha fazla. 

PKK'nın Avrupa kanadı ile HDP ise, Brüksel'in etkisi altında. Sivil Kürt siyaseti, Brüksel formatlıdır. HDP'ye bu merkezden yön veriliyor. PKK ile HDP arasıda son günlerde dışa vuran ayrılığın kaynağında da Brüksel-HDP hattı ile Tahran-Şam-Kandil hattı arasındaki farklılıklar var. 

* * *

Selahattin Demirtaş, Brüksel merkezli bir projenin ürünüydü. Kandil de bu uluslararası projeye dahil edilmişti. İmralı'ya karşı Selahattin Demirtaş ve HDP'yi desteklediler. Ne var ki Kandil, 7 haziran'dan sonra bu konsensüsün dışına çıktı. Türkiye'ye karşı örtülü bir savaş veren Tahran ve Şam'ın etkisiyle örgüt yeniden silaha sarıldı. PKK'nın ateşkesi bozması, AK Parti'ye karşı HDP'yi dengeleyici bir siyasi aktör haline getirmeyi başaran Brüksel'de rahatsızlık yarattı. Binbir mühendislik çabasıyla başarılı kılınan HDP projesi, silahların patlamasıyla riske girdi. HDP, seçimlerde kazandığı meşruiyeti ateşkesin bozulmasıyla yeniden kaybetmeye başladı. HDP'nin, AK Parti karşısındaki "dengeleyici aktör olma"  konumu iyice zayıfladı. 

Avrupa için PKK'nın Türkiye'ye karşı silaha sarılması tek başına bir rahatsızlık konusu değil; Batı zaman zaman PKK'yı Türkiye'ye karşı bir yıpratma savaşı için teşvik ediyor. Burada Avrupa için önemli olan PKK'nın kimin askeri olacağıdır. PKK Brüksel'in mi, yoksa Tahran'ın mı askeri olacak? HDP ile Kandil arasındaki polemiğin kaynağı da budur; Avrupa, PKK'nın ne zaman savaşacağına, ne zaman silahları susturacağına kendisi karar vermek istiyor, Tahran'ın veya Şam'ın değil. Demirtaş'ın PKK'ya yaptığı "silahlar sussun" çağrısının asıl sahibi de ne yazık ki HDP değil, Brüksel'dir. Kandil ve HDP arasındaki ayrışmanın nereye varacağını şimdiden kestirmek zor; ama fotoğrafa bir de bu açıdan bakmakta fayda var.

- Advertisment -