Yıllardır dilimize pelesenk ettiğimiz kavramlardan biri “çözüm”. Bu kavram, terör sorununa “çözüm” arayışının sonucunda ortaya çıkan kullanışlı kavramlardan biri. Ancak günümüzde çözüm arayışlarının merkezinde PKK’nın olup olmayacağını anlatmak için kullanılıyor artık.
Meselâ; “çözüm” denince işaret ve teklif edilen, PKK’nın içinde olduğu bir model. PKK’nın dâhil olmadığı bir çözüm, çözümsüzlük olarak algılanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bundan rahatsız olmalı ki, dün muhtarlar toplantısında “Çözüm arıyorsanız işte size çözüm; terör örgütünün en küçük izi, zerresi dahi kalmadan bu topraklardan söküp attığımızda çözümü gerçekleştireceğiz” dedi.
“Demokratik açılım”, “milli birlik ve kardeşlik süreci” ve son olarak da “çözüm süreci” tecrübesini yaşayan devlet içindeki önemli bir kesim artık PKK’nın dâhil olduğu bir “çözüme” inanmıyor ve böyle bir çözümü ülkeye ihanet olarak görüyor. Bir kesim ise çözümü tümden PKK merkezli düşünüyor. Bu yüzden devlet içinde iki farklı “çözüm” modeli, şekil bulmuş durumda. Biri PKK’nın dâhil olduğu, muhatabı olduğu, merkezinde bulunduğu bir “çözüm”; diğeri PKK’yı tasfiyeyi merkeze alan bir çözüm modeli.
PKK’sız çözüm modeli arayışı yerli bir tecrübeyi ve milletin talebini yansıtıyor. PKK’nın merkeze alındığı bir çözüm modeli ise Batılı aklın ürünü. 7 Haziran seçimlerinden sonra gelişen süreçte örgütün tasfiyesi ağırlık kazanınca, PKK’nın da dâhil edileceği yeni bir çözüm süreci için düğmeye basıldı. ABD, AB ve AP’nin artık açıktan PKK’yla masaya oturması için Ankara’ya çağrı yapması, bu “çözüm” arayışının kaynağının neresi olduğunu göstermektedir.
PKK’nın merkeze alındığı çözüm modelinin fikir alt yapısını çalışan veya buna hizmet eden pek çok düşünce kuruluşu ve sivil toplum örgütü var. Bu kuruluşlardan biri de kısa adı DPI olan Demokratik Gelişim Enstitüsü. DPI, uzun bir süredir gazeteci ve siyasetçileri dünyanın değişik yerlerindeki benzer modelleri incelemek amacıyla gezdiriyor. Bu ziyaretlerin sonucunda (katılımcıların niyetinden de bağımsız olarak) PKK’nın merkezinde yer aldığı bir “çözüm” modeli fikri güç buluyor. Ta dünyanın öbür ucuna yapılan ziyaretlerin dönüşünde eldeki akıl hasılası “PKK’yla masaya oturup konuşarak, birbirine güven vererek, barış içinde, birlikte eşit, özgür ve demokratik bir çözüm modelinin” yakalanabileceği, düşüncesi oluyor.
Bu fikirlerin siyasette ve toplumda hiç karşılık bulmadığı söylenemez. Zamanında siyasetçilerin, toplumun, medyanın büyük bölümü ülkenin selameti için PKK’nın dâhil olduğu bir çözümü destekledi. Fakat sorunun PKK’yı ikna etme veya PKK’ya güven verme sorunu olmadığını bilmek gerekiyor. PKK’yla ortak bir dünya kurulabileceğini düşünenler önce Güneydoğu’ya bakmalı; Kürtler, PKK’dan kurtulmak için köşe bucak kaçmaktalar.
PKK’nın dâhil olduğu çözüm senaryoları, bu saatten sonra olsa olsa bir kâbus olabilir ancak, bir çözüm modeli değil.