Ana SayfaYazarlarPsikolojik ızdırap mı, stratejik çıkarlar mı?

Psikolojik ızdırap mı, stratejik çıkarlar mı?

 

Şu rakamlara… alt üst ettiğimiz emeklere, değerlere bakar mısınız!

 

İhracatta ikinci, ithalatta üçüncü sıradaydı. 2014’te ihracatımız 6 milyar dolardı. Gayri resmi ihracatla birlikte bu rakam 10 milyar dolara çıkıyordu. İthalat ise 25 milyar dolardı.

 

Daha bitmedi. Türk müteahhitlik sektörünün üstlendiği projelerin bedeli 64 milyar dolardı. Türkiye’deki yatırım değerleri 10 milyar doları aşmıştı. Her yıl ortalama 4 milyon turist ülkemizi ziyaret ediyor, bu rakam giderek artıyordu.

 

Hareketsizliği özleyen bir depresif gibi hareket ettik, Rusya uçağını hiçbir neden, hiçbir rasyonalite yokken düşürdük. Ardından uzun süre hareket etmeden gülümseyip kalan katatonik şizofreni hastaları gibi kaskatı kesildik.

 

Fatura çok ağır oldu

 

Peki, uçağı düşürdük de ne oldu? Suriye’de daha mı iyi duruma geldik? Hayır. Şu ortaya çıktı: Esad’ın devrilmesinden sonra oluşacak yeni Suriye, Esadlı Suriye’den daha kötü şekilde ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokacak. Rusya ile geçmiş iyi ilişkilerimiz olsaydı Suriye’de bu kadar aleyhimize gelişme yaşanmazdı.

 

Batı ile, özellikle ABD ile ilişkilerimiz mi düzeldi? Ne gezer! Tersine daha da kötüleşti. Ekonomik açıdan daha iyi pazarlar ve partnerler mi bulduk? Ona da hayır! Tarım sektörü bunalıma girdi. Mahsul köylünün elinde kaldı. Rus turist bıçak gibi kesildi. Turizmciler en kötü sezonu karşılamaya hazırlanıyor. Yüzlerce büyük-küçük işletme belki de kapısına kilit vuracak, binlerce kişi istihdamdan olacak.

 

Türkiye ekonomisini dengede tutan ayaklardan biri de Rusya’ydı. Bunu ağır ekonomik bedel ödeyince anladık. İnanmıyorsanız Laleli, Osmanbey, Merter, Zeytinburnu’ndaki tekstil sektörü işletmeleri sahipleriyle görüşün.

 

Özrün stratejik getirisi!

 

Türkiye hiç öyle gurur yapmadan, uzun uzadıya düşünmesine de gerek kalmadan, Rusya ile ilişkileri düzeltmeli. Bunun için özür dilenmesi gerekiyorsa özür dilemeli. Bunu dört sebepten dolayı yapmalıyız:

 

(1) Uçak düşürme hadisesinde haklı olduğumuz söylenemez. Bizimle Erdoğan’ın şahsı ve kişiliği üzerinden dostane ilişki kuran dost ülkenin uçağını düşürerek Putin’in uluslar arası arenada karizmasını çizdik.

 

(2) Özrün yaratacağı psikolojik ızdırap, özrün getireceği stratejik çıkarla kıyaslanamaz.

 

(3) Rusya ile çok stratejik ekonomik çıkarlarımız, ülke refahına katma değer kazandıracak ortaklıklarımız var. Bunlardan vazgeçemeyiz.

 

(4) Gerek küresel sistemin geldiği aşama, gerek Ortadoğu’da oluşan yeni düzensizlik, gerekse Avrasya’nın sunduğu jeostratejik imkanlar, Rusya ile ilişkileri iyi tutmamızı gerektiriyor. Yeni dünya düzeninde kendi oyun planımızı kurabilmemiz, seçenekler arasında farklı alternatifler yaratabilmek için Rusya’yla iyi ilişkilere ihtiyacımız var.

 

Bunun için AB değerlerinden vazgeçmemiz, ABD ile ilişkileri bozmamız, ABD’yi karşımıza almamız da gerekmiyor. Eğer kıyaslamak gerekirse, Türkiye-Rusya ilişkilerinin getirisi Türkiye-Amerika ilişkilerinin getirisinden hem ekonomik hem de siyasi açıdan daha fazladır. Bu ileride daha iyi anlaşılacak.

 

Putin’in çağrısı karşılık bulmalı

 

Eğer taraflar “her şerde bir hayır vardır” ilkesi ile hareket ederlerse, Rusya ile yaşanmaması gereken uçak “kazası” kötü bir yeni dönemin değil, daha iyi bir dönemin miladı olabilir. Bunun için Rusya Devlet Başkanı Putin’in Yunanistan’da yaptığı “ilişkileri iyileştirmeyi dikkate almaya hazırız” açıklaması dikkate alınmalıdır.

 

Üstelik Rusya ile ilişkiler Erdoğan tarafından değil, Erdoğan’a rağmen bozuldu. Putin’in uçak olayından hemen sonra yaptığı “böyle bir şey beklemiyorduk” açıklaması Erdoğan’a duyduğu samimi güveni ifade ediyordu.

 

Ben şahsen Erdoğan’ın “yakın ve samimi dostu” Putin’le ikili görüşerek bu meseleyi halledebileceğine inanıyorum. Bunun için sayın Erdoğan’ın pragmatik kişilik özelliklerini sergilemesi yeterli.

 

Erdoğan, Rusya’ya gitmeli. İki ülkenin istihbarat örgütleri, gezinin gerçekleşmesi ve alt yapısının oluşması için arka oda diplomasisi ile rol üstlenmeli. Ziyaret olgunlaştırıldıktan sonra Erdoğan, Putin ile düzenleyeceği ortak basın toplantısında iki ülkenin birlikte çalışmaya ve hareket etmeye mecbur olduğunu söylemeli, yaşamını yitiren pilotların ailelerine baş sağlığı dilemeli, Türk halkı adına üzüntülerini ifade etmeli, Rusya’nın uçaktan kaynaklanan zararını karşılayacaklarını belirtmeli.

 

Putin de bir daha benzer olayların vuku bulmaması için iki ülke arasında daha fonksiyonel mekanizmalar inşa edilecek demeli; konu kapatılmalı, yeni bir sayfa açılmalı.

 

Bu bizim milli gururumuzu incitmez; tam tersine iki ülke arasındaki dostluğu ve kardeşliği arttırır.

 

Evet, uçak kazası Türk-Rus ilişkilerinde psikolojik örselenme ve güven sorunu yarattı. Ancak iki ülke ortak çıkarlarının duygusallığı değil rasyonel yaklaşımları gerektirdiğini bilecek kadar deneyim ve sağduyu sahibidir.

 

İki ülke, ortak çıkarlarının olduğu yerlerde işbirliği yapmalı; karşı karşıya geldikleri sahalarda da problemleri yönetilebilir kılmalıdır.

 

- Advertisment -