Ana SayfaYazarlarPuigdi’nin harakirisi

Puigdi’nin harakirisi

 

Uzun süredir köşemden aktardığım Katalan ayrılıkçıların bağımsızlık dayatması, öngörüldüğü gibi, 78 anayasasının İspanya’nın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün “emniyet supabı” olan 155. maddesi çerçevesinde Rajoy hükümeti tarafından çizilen ve Cuma günü Senato’da geniş bir çoğunlukla (47’ye karşı 214) onaylanan yol haritasıyla sona erdi. Özerk parlamento 21 Aralık’ta erken seçime gidilmek üzere feshedilirken, Generalitat (özerk hükümet) Başkanı Carles Puigdemont ve yardımcısı Oriol Junqueras ile 11 bakan arkadaşı görevlerinden alındı. Erken seçimlerden çıkacak özerk hükümet devralana kadar Puigdemont’un görevi Başbakan Yardımcısı Soraya Sáenz de Santamaría tarafından üstleniliyor.

 

Bunun böyle olacağı belli olduğu halde, Puigdemont ve arkadaşları oldubittiden vazgeçmedi. Yol haritasının daha Senato’da onaylanmak üzere görüşüldüğü sırada Parlament’de (özerk parlamento) uluslararası camia tarafından tanınmayacağı belli bir bağımsızlık kararı alarak ayrıca Ceza Kanunu’nun, 472. maddesi kapsamında 30 yıla kadar ağır hapis cezası öngördüğü “devlete karşı ayaklanma” suçunu da işlemiş oldular. Başsavcılık bu konuda Puigdemont, Junqueras, bakan arkadaşları ve Parlament Başkanı Carme Forcadell ile Başkanlık Divanı üyeleri hakkında bir iddianame hazırlıyor. İddianamenin bağımsızlık için oy kullanmış olan Evet Cephesi (Junts pel Sí) ve radikal Sol’daki Halk Birliği Adaylığı CUP’a mensup özerk parlamenterleri kapsaması da söz konusu.

 

İntihar misyonu için özel seçilmiş isim

 

El Mundo gazetesi önceki gün (28 Ekim) Javier Oms’un imzası ve “İntihar misyonu için parmakla seçilmiş olan Carles Puigdemont” (Carles Puigdemont: elegido a dedo para una misión suicida) başlığıyla görevden alınan Generalitat Başkanı’nın yaşam öyküsü hakkında bir yazı yayımladı. Yazıda yakın çevresinde “Puigdi olarak çağrılan 1962 Girona doğumlu Puigdemont’un gençliğinden beri bağımsızlık hayalleri gören yerel bir gazeteci olduğu, öyle ki daha Barselona Olimpiyat Oyunları (1992) sırasında “Catalonia is not Spain” kampanyası çerçevesindeki eylemleri nedeniyle ünlü yargıç Baltasar Garzón tarafında hapis cezasına mahkûm edildiği anlatılıyor.

 

Oms, “Puigdemont, el presidente” başlıklı kitabın yazarları Jordi Grau ve Andreu Mas’ın yurt dışında kaldığı otellerde pasaportu yerine sahte Katalan kimlik katını gösterecek, ülkesini soranlara İngilizce “I’m from Catalonia” cevabı verecek kadar tutkulu bir milliyetçi olan genç Puigdi’nin eksantrik bir kişiliği olduğunu vurguladıklarını aktarıyor. Yerel El Punt’un genel yönetmenliğine kadar yükselen Puigdi ayrıca bugün Generalitat’ın resmi kurumu Katalan Haber Ajansı ACN’in kurucularından. Siyasete “Pdecat” adını alan CİU’nun “Convergència” kanadından katılmış olan Puigdi için ortağı Junqueras’ın partisi Cumhuriyetçi Sol ERC’ten (Esquerra Republicana) bir yönetici “onun gibi buna (bağımsızlığa) inanan biri olmasa buralara kadar gelemezdik” diyor. Puigdi öylesine ateşli bir bağımsızlıkçı ki bu tutkusunu bağımsızlığı savunan en eski parti olan ERC’in lideri Junqueras’ın bile geri adım atacağı bir durumda dahi frenleyemiyor.

 

Puigdi’yi özellikle seçerek bu göreve getiren kişi 9 Kasım 2014 referandumunu düzenlemiş olan ama bağımsızlık ilan etmeyen eski Generalitat Başkanı Artur Mas. Hakkında anayasaya aykırı davranışı ve ödeneklerini yasadışı referandumu finanse etmek için doğru kullanmadığı gerekçesiyle dava açılmış olan Mas, “intihar misyonu” olarak gördüğü bağımsızlık ilanını ondan daha iyi üstlenecek kimse olmadığını düşünerek yerini ona bırakmıştı. Kabul etmek gerekir ki Puigdi’nin bu koşullarda bağımsızlık ilan etmesi harakiriden başka bir şey değildi. (http://www.elmundo.es/cataluna/2017/10/28/59f38d6be5fdea85438b46ba.html)

 

Bağımsızlık ilanının cezai sonuçları

 

Tek yanlı bağımsızlık ilanının siyasi ve cezai sonuçları olacak kuşkusuz. Yukarıda belirttiğim gibi, Devlet Başsavcılığı (Fiscalía General del Estado) en ciddi anayasa suçu olan “devlete karşı ayaklanma” gerekçesiyle, sadece Puigdemont başta olmak üzere yönetici arkadaşları değil, suça iştirak etmiş olan “herkes” hakkında dava açacak. Dokunulmazlık zırhından bugün sadece Parlament Başkanı Carme Forcadell ile Başkanlık Divanı üyeleri Lluís Guinó, Anna Simó ve Ramona Barrufet yararlanıyor. Onların davaları Yüksek Mahkeme’de (Yargıtay) görülecek. Parlament feshedildiği için diğer parlamenterler ile görevinden alınan Puigdemont, Junqueras ve bakan arkadaşlarının dokunulmazlıkları kaldırılmış bulunuyor. Onların davaları ise devlete karşı işlenen suçlarda yetkili Audiencia Nacional ’de görülecek.  

 

Ceza Kanunu’nun devlete karşı ayaklanma ile ilgili 472. maddesi, yukarıda belirttiğim gibi, 30 yıla kadar ağır hapis cezası öngörüyor. Ama maksimum ceza bu suçun askeri darbelerde olduğu gibi şiddet kullanılarak işlenmesi durumunda söz konusu. Bağımsızlık ilanında şiddete başvurulmadığı için Başsavcılığın talep edeceği cezanın bu kadar ağır olması beklenmiyor. Ama Başsavcılığın suçun niteliği ve tekrarlanma riskini göz önüne alarak suç isnat olunan bazı kişiler hakkında tutuklama talep etmesi mümkün. Bu yazım yayımlandığında belki sözünü ettiğim iddianame yayımlanmış ve bütün bu hususlar açıklığa kavuşmuş olacak. Bu çerçevede başsavcılıkça talep edildiği ve mahkemece de kabul gördüğü takdirde, Puigdemont, Junqueras ve bakan arkadaşları hakkında tutuklu yargılamanın bağımsızlık cephesi aleyhine siyasi sonuçları da olacağının altını çizmek gerekiyor.      

 

Bağımsızlık ilanının siyasi sonuçları

 

Tek yanlı bağımsızlık ilanının siyasi sonucunu belirleyecek en önemli gösterge 21 Aralık özerk parlamento seçimlerinde sandıktan çıkan irade olacak. Bu konuda bugünden kesin bir yargıya varmak elbette mümkün değil. Ama Halkçı Parti PP, Sosyalist İşçi Partisi PSOE ile Katalan liberal Ciutadans’dan oluşan Anayasa Cephesi’nde umulan ve beklenen bağımsızlıkçı partilerin Parlament ’teki salt çoğunluklarını yitirmeleri. Bu konuda La Razón’da yayımlanan “Yüzde 20 adına” (En nombre de un 20 %) başlıklı analizde atıf yapılan NC Report anketi bağımsızlık karşıtlarını umutlandıran veriler içeriyor. (Http://www.larazon.es/espana/en-nombre-de-un-20-AD16730462)

 

Özet olarak aktarmak gerekirse, 2015 seçimlerinde bağımsızlıkçı üç parti (ERC, PdeCat ve CUP) toplam 1 milyon 976 bin oyla özerk parlamentoda 135 sandalyenin 72’sini kazanmıştı. Bağımsızlık karşıtı siyasi partiler toplamda 10 bin oy daha fazla almalarına karşın 63 sandalye ile yetinmek zorunda kalmışlardı. Başka bir deyişle bağımsızlık cephesi yaklaşık yüzde 47,7 oyla Parlament’te salt çoğunluğa ulaşmıştı. Katılımın yaklaşık yüzde 77, 5 oranında kaldığı o seçimlerde çekimser ve boş oyların oranı da yüzde 24’ü bulmuştu.    

 

Bu nedenle gazete atıfta bulunduğum yazısında kayıtlı seçmen üzerinden bir hesap yaparak bağımsızlıkçı üç partinin aslında kayıtlı seçmenin sadece yüzde 35,7’sinin oyuna sahip olduğunu vurguluyor. NC Report anketine göre bu oran bugün itibariyle 5,6 puan kayıpla yüzde 30,1’e gerilemiş bulunuyor. Gazete bu verilerden hareketle bağımsızlıkçı partilerin ayrıca Katalunya’nın toplam nüfusuna (7,5 milyon) oranla aldıkları oyun (19.1) çok düşük olduğunun altını çiziyor.

 

Bu elbette önemli bir sosyolojik gösterge ama seçim sonuçlarını belirleyen oyunun kuralları. 155. maddenin uygulamaya geçirilmesinin siyasi krizi tümüyle çözdüğünü söyleyebilmek için 21 Aralık’ta bağımsızlıkçı partilerin, eğer seçime katılmayı kabul ederlerse, Parlament’in salt çoğunluğuna ulaşmamaları şart. Bağımsızlıkçıların seçimlere katılması halinde geçen sefer sandığa gitmemiş veya kararsız ya da çekimser kalmış olan seçmen çoğunluğuyla bağımsızlık karşıtı cephede yer alır mı? Yanıtlanması gereken temel soru bu aslında.

 

Kabul etmek gerekir ki bağımsızlıkçı siyasetçiler, açılacak davalar nedeniyle ve içlerinden bazılarının tutuklu yargılanmaları halinde 21 Aralık seçimlerine dezavantajlı girecekler. Bu nedenle yukarıdaki soruya olumlu yanıt vermek çok daha mantıklı. Ama bağımsızlıkçıların tam da bu nedenlerle mağduriyet edebiyatı yapacaklarını ve İspanya’ya başkaldırı ruhunu sokak gösterileriyle canlı tutmak isteyeceklerini hesaba katmak da gerekiyor. Bağımsızlıkçı çevrelerde bugün konuşulmakta olan Katalunya Seçilmişler Meclisi AECAT (Asamblea de Electos de Cataluña) gibi alternatif bir parlamento harekete geçirilerek devlete isyan daha ileri düzeye taşınmaya ve sorun derinleştirilmeye çalışılmazsa kuşkusuz.   

 

    

 

        

- Advertisment -