Ana SayfaYazarlarIrak Şam Baas Devleti

Irak Şam Baas Devleti

Yeni görevi, kimliği ve ideolojisi ile ismi de değişecekti. Hacı Bekir ismini alacak, dış görünüşünü değiştirecekti. Baas subayı iken ihmal etmediği tıraşların sonu gelecek, sakallarını uzatacaktı. “Gölgelerin efendisi” lakabı olacaktı.

Hakkında çok fazla haber yapılmadı, ismi bilinmedi. Fakat tüm dünyanın gündemine bir an düşen IŞİD'in en kilit ve önemli isimlerinden biriydi.

2014 yılının Ocak ayında, Suriyeli muhalifler tarafından öldürülen Hacı Bekir, arkasında bir “devletin” kuruluş stratejisini içeren bir dizi belge bırakacaktı.

Der Spiegel'in geçtiğimiz hafta yayınladığı bu belgeler, bugüne kadar IŞİD hakkında çıkmış en bilgilendirici ve somut detayları içeren metin olma işlevi görüyor.

Belgelerin tarihi 2012 yılında başlıyor. Henüz IŞİD diye bir örgütün ismini duyanların sayısı bir elin parmaklarını geçmezken. Hacı Bekir, IŞİD'in Suriye'de alan kazanmasına yönelik bir strateji geliştiriyor. Suriye'de kazanılan mevzi bir hat olarak kullanılacak ve günün sonunda Irak işgal edilecekti.

Peki nasıl?

Baas dönemi istihbarat ve askerî teknikler ile… Hacı Bekir, Saddam rejimini ayakta tutan ve bizzat üyesi olarak öğrendiği istihbarat teknikleri ile yeni bir devlet kurmak için kolları sıvayacaktı.

ABD'nin Irak işgali sonrasında, 500.000 personelden oluşan rejim ordusunu lağvetmesi ile, ellerinde silah olan yüz binlerce Iraklı asker işsiz kalacaktı. Korku cumhuriyeti olarak bilinen bir rejimden askerî ve istihbarat açısından epey üst düzey eğitim almış bu işsiz ordusu, öfkeliydi. Bir günde rütbeleri sökülmüş, evlerine ekmek götüremez duruma gelmişlerdi. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir kitleye dönüşen bu eski rejim unsurları, Irak'ta “direnişin” omurgasını oluşturacaktı.

Hacı Bekir'i tanıyanlar onun Baas ordusundayken dindar biri olmadığını söylüyorlar. Onu milliyetçi olarak tanımlıyorlar.

Fakat Irak ordusundaki işinden atıldığında, Hacı Bekir Irak'ta el-Kaide'ye katılacak, Amerikan birlikleri tarafından yakalanacak ve ileride IŞİD'in lideri yaptığı Bağdadi ile aynı hapishanede kalacaktı.

2012 yılında, Hacı Bekir, Halep'in kuzeyinde Tel Rıfat isimli bir ilçeye yerleşti. Burada, İslam üzerine dersler veren bir medrese kurdu. IŞİD'in yayılmasında sayıları hızla artan ve farklı yerlerde kurulan bu okullar önemli rol oynayacaktı

Dersleri takip eden gençlerden gözünü kestirdiklerini ajan olarak kullanacaktı. Yaşadıkları köy veya kasabadaki ahali hakkında istihbarat toplayacak, bölgenin ileri gelenlerine şantaj yapmak için malzeme toplayacaklardı. IŞİD için savaşan yabancı savaşçılar bu okullarda saklanıyor olacaktı. Muhalifleri pusuya düşüren timler ile IŞİD, Suriye'de varlık göstermeye başlayacaktı.

Hacı Bekir'in IŞİD'in stratejisini, örgütlenme biçimini ve taktiklerini detaylı şekilde ortaya koyan belgeleri IŞİD'in İslam'dan çok Baas rejiminin zihniyetinden ve metotlarından beslendiğini ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz hafta öldürülen başka bir isim IŞİD-Baas ilişkisi açısından yine kritik önemde. ABD'nin Irak işgalinin ardından Saddam rejiminin en çok arananlarını iskambil kağıtlarına basıp askerlerine dağıtması sanırım hâlâ akıllardadır. O listenin sinek papazı, İzzet İbrahim el-Duri geçtiğimiz hafta öldürüldü. İbrahim el-Duri hem Saddam'ın ve sonrasında IŞİD'in beyin kadrosundan kabul ediliyordu. Saddam'ın hemşehrisi ve hatta dünürüydü. Baas partisini 1968 yılında iktidara taşıyan darbede önemli rol oynamış ve o tarihten itibaren Baas rejiminin demirbaşlarından biri olmuştu.

Michael Weiss ve Hassan Hassan imzalı “IŞİD: Terör Ordusunun İçyüzü” kitabının da ana tezi IŞİD'in bir Baas projesi olduğu yönünde. Yazarlar, Baas ile radikal İslamcı unsurlar arasındaki ilişkinin de yeni olmadığı kanaatinde.

IŞİD'in Suriye'de yayılmasında Esad rejiminin kolaylaştırıcı rolü olduğu, rejimin IŞİD'in yayılmasını bizzat desteklediği tespiti birçok uluslararası gözlemci tarafından yapılmıştı. IŞİD'in çıkmasını hızlandıran faktörlerin yanı sıra, Esad rejiminin IŞİD'i güçlendirmek için petrol ticareti yaptığına dair iddialar, Cenevre 2 Konferansı sırasında Batılı yetkililer tarafından açıkça söylenmişti.

Ancak IŞİD ve Baas rejimi arasındaki ilişki, görünenden daha derin ve organik gibi görünüyor.

IŞİD'in tarihe Baas rejiminin gayrimeşru çocuğu olarak geçeceği tezi gittikçe güç kazanıyor…

 

28.4.2015

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik