Ana SayfaYazarlarİran Kürtlerinin sessizliği bitiyor mu?

İran Kürtlerinin sessizliği bitiyor mu?

 

Türkiye’nin karar vericilerinin bugünlerde dikkatlerini İran’ın Kürt sorununa vermelerinde büyük fayda var. Çünkü İran, Kürtler üzerinden istikrarsızlaştırılma hamlesiyle karşı karşıya kalabilir.

 

Kürtler, Pers ve Azerilerden sonra İran’da üçüncü en büyük etnik grubu, ülke nüfusunun da yüzde 10'unu oluşturuyor. Büyük çoğunluk Kürtçenin Soranice lehçesiyle, sınır hattına yakın yerlerde yaşayan nüfus ise Kurmanci lehçesiyle konuşuyor. Kürtler adına siyasi faaliyet yürüten pek çok parti var. İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP), Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK), Partiya Azadiya Kürdistan (PAK), Kürdistan Devrimci ve Emekçiler Topluluğu (Komela) ve Kürdistan Demokrat Partisi (HDK), en dikkate değer siyasi oluşumlar.

 

İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) en eski parti. 1945 yılında kuruldu. Bir yıl sonra Mahabad Cumhuriyeti ismiyle Kürt devleti ilan etti. Ancak cumhuriyet aynı yıl İran rejimi tarafından yerle bir edildi. Parti 1979 İran devriminden sonra büyük sıkıntılar yaşadı. Partinin genel sekreteri Kasımlo Viyana’da İranlı bir diplomat tarafından öldürüldü. Ardından 1992 yılında  İKDP’den üç üst düzey siyasetçiye daha Berlin’de bir restoranda suikast düzenlendi. 1996 yılında İKDP tek taraflı olarak ateşkes ilan etti. 

 

PJAK 2011’den beri ateşkes konumunda

 

İran’da faaliyet yürüten ve İKDP kadar etkili olan diğer parti, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK). Örgüt, PKK'nin bir kolu olarak 1997'de kuruldu. 2004 yılından itibaren de İran’a karşı aralıklı olarak gerilla mücadelesi vermeye başladı. Eylül 2011’de İran’la ateşkes ilan etti. Bu ateşkes bugüne kadar devam etti. Ancak İran ile PJAK arasında ateşkes olmasına rağmen ara sıra çatışmalar da yaşanmadı değil. 22 Ağustos 2013’te Serdeşt sınır bölgesinde çıkan çatışmada 7 İran askeri ve 2 PJAK üyesi öldü. 7 Ağustos 2015’de Merivan’da çıkan çatışmada 20 İran askeri hayatını kaybetti. 13 Haziran 2016’da Doğu Kürdistan'ın Serdeşt kenti kırsalında PJAK üyesi 5 kişi yaşamını yitirdi. 15 Ekim 2016’da ise The New Arab sitesi, PJAK’ın 30 İran askerini öldürdüğünü iddia etti.

 

1500 militanı İran cezaevlerinde tutuklu bulunan PJAK’ın, İran’da üç bin civarında silahlı üyesi olduğu tahmin ediliyor.

 

Sessizlik bozuldu

 

PJAK’ın yirmi yıl boyunca ve 2004’ten itibaren de aralıklı olarak gerilla savaşı biçiminde yürüttüğü mücadele dışarıda tutulursa, İran Kürdistanı’nda bazen Kürt siyasetçilerin idam edilmesine veya işkence vakalarına rağmen esas olarak bir çatışmasızlık hali vardı. Fakat İran Kürtlerinin sessizliği artık bitiyor. 

 

Bu yıl 26 Şubat'ta İKDP İran aleyhine tekrar silahlı mücadele başlatma kararı aldığını açıkladı. Diğer siyasi bileşenler de buna destek vereceklerini belirtti. 

 

İran’a iki bin silahlı militan sevk eden İKDP ile İran kuvvetleri arasında Merivan, Saghez, Piranşehr, Serdeşt, Oshnavieh, Mahabad, Urmiye ve Servabad gibi şehirlerde çatışmalar yaşandı.

 

7 Mayıs 2016’da Serdeşt bölgesinde  çıkan çatışmada 10  İran askeri öldü, 20'si de yaralandı. 26 Haziran 2016’da yaşanan çatışmada 6 İran askeri yaşamını yitirirken İran da sınıra yakın yerleşim yerlerini bombaladı.  5 Ağustos 2016’da İran Kara Kuvvetleri Komutanı Ahmet Rıza Purdestani, ABD’nin İran sınırlarını itibarsızlaştırmak ve Rojhilat’ın asayişini bozmak niyetinde olduğunu iddia etti.

 

İran tutumunu sertleştiriyor

 

İran’ın saldırılara yönelik tutumu oldukça sert oldu. Bu yıl Ağustos ayında Irak sınır hattındaki Kürt köylerini bombalayan İran rejimi, pek çok sivilin ölümüne, yüzlerce köylünün de göç etmesine yol açtı. 

 

İran liderleri İKDP’nin arkasındaki elin Suudi Arabistan rejimi olduğunu düşünüyor. Ancak parti yöneticileri bu iddiaları reddediyor. 

 

Başlayan çatışmalar İran ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında da sorunlara yol açıyor. Barzani’nin bağımsızlık özlemlerine olumsuz bakan İran, Kuzey Irak yönetimini sınırlarını kendisine karşı silahlı mücadele yürüten gruplara açmakla suçluyor. 

 

20 Aralık 2016 günü İKDP’nin Kuzey Irak’ta, Koye’de bulunan kampında iki ayrı esrarengiz patlama meydana geldi. 7 İKDP mensubu öldü, 14 kişi yaralandı.

 

ABD Kürt kartını oynar mı?

 

Gelişmeler nereye gider? İki ülkenin tavrının çatışmaların seyrini belirlemede etkili parametreler olacağını düşünüyorum. İlki, ABD’nin İran’a dair tutumumun netleşmesi. Trump, İran’la imzalanan nükleer anlaşmasını tanımayacağını, İran’a uygulanan ekonomik yaptırımların devam etmesi gerektiğini açıkladı. İran ise bunun kendilerine yönelik bir savaş çağrısı olacağını bildirdi. Eğer İran-ABD ilişkileri gerilirse, ABD’nin İsrail ile birlikte Kürt kartını oynaması büyük bir olasılık.

 

ABD Kürt kartını iki şekilde oynayabilir. Bir, Suriye’de YPG’ye verdiği desteğin aynısını İKDP’ye verebilir. İki, PJAK’ın da İKDP ile birlikte İran’a karşı askeri çatışmalara girmesi için KCK ile bir arka oda diplomasisi yürütebilir. Böylece iki örgütün birlikte İran’a karşı savaş ilan etmesini sağlayabilir. Her iki olasılık İran’da ciddi bir istikrarsızlık yaratabilir.

 

Türkiye ne yapacak?

 

İran’daki Kürt sorununu etkileyecek diğer ülke ise Türkiye. Yıllar yılı İran’ın PKK’ye destek verdiğini düşünen Türkiye, yeni dönemde KCK ile İran arasında gizli görüşme ve temaslar olduğu intibaına kapılırsa karşı hamlede bulunabilir. Bunun için İran’ın KCK’ye verdiği desteğe benzer bir desteği İKDP’ye verebilir. Böylece mütekabiliyet prensibini işletebilir. İKDP’nin Türkiye sınırlarını kullanarak İran’a geçişine göz yumabilir. Tüm bunları, Suriye’de Amerika ile anlaşması halinde ABD ile koordinasyon içinde götürebilir.

 

Ancak Türkiye’nin tutumunda belirleyici faktör, İran’ın Kürt sorununda Türkiye’ye karşı takınacağı tutum olacak. İran’ın tutumu Türkiye’den yana pozitif olursa, Kürt sorununda Türkiye ile İran arasında görüş farklılığı yaşanmayacak. Hattâ iki ülke, Kürt sorunu üzerinden bölgeyi karıştırmak isteyen ülkelere karşı ortak tavır almaya ve işbirliğine dahi gidebilir.

 

Trump dikkatini bu gelişmelere verebilir

 

The American Interest’te konuyla ilgili “İran Kürtleri mücadele başlattı” başlıklı bir yazı kaleme alan Jonathan Spyer ve Benjamin Weinthal, İran ve Türkiye’nin bölgenin iki güçlü ülkesi olduğunu, iki ülkede bir parçalanma ve zayıflama işareti bulunmadığını vurgulayarak, yakın gelecekte İran Kürdistanı’nda önemli bir değişiklik beklemenin yanlış olacağını ileri sürüyor.

 

Ancak Spyer ve Weinthal, İran’da silahlı mücadele başlamasının önemli bir gelişme olduğunu; Batı’nın İran’ın aşırı milliyetçiliği ile mücadele etmekte başarısız olması halinde Kürtlerin çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya gelebileceğini; İran’ın Kürtlere karşı kimyasal silah kullanabileceğini de iddia ediyor. 

 

İki yazar ayrıca İran Kürtlerinin yok edilme tehlikesiyle yüz yüze kaldıklarını, Trump rejiminin dikkatini bu yeni gelişmeye vermesi gerektiğini belirterek, yıllarca komşularında ayaklanma ve huzursuzluk planlayan İran’ın şimdi kendi evinde bir isyanla yüz yüze kaldığını vurguluyor. 

 

İran’da Kürt sorununun nereye evrileceğini iç faktörlerden daha çok dış faktörler tayin edecek. Dış faktörlerde de belirleyici ülkeler ABD ve Türkiye olacak.

 

- Advertisment -