Bestekâr santurî,
Sevgili Sedat Anar’a
göğün yedinci katında
bütün yolların bittiği yerde,
altında sidret-ül müntehanın,
telleri iki dünya arasına gerilmiş
santur çalınıyor santur, dinleyin!
kalemleri, defterleri ve bellekleri
büsbütün eriyip gitmesin diye
melekler kulaklarını
yüreklerimize dayamışlar
oradan dinliyorlar onun sesini.
dinlerken de ağlıyorlar
sessiz sessiz ve arada ah çekip
dövünerek, kaderi incitmeden,
olmaz sevdalarla tutuşup
yanmışcasına, ozanlar gibi…
onlar ağlarken, ebediyet
çözülüp varlığın diplerinden
bakın, nasıl yağıyor,
aşksız günlerimize, çorak günlerimize,
içrek çöllerimize, sicim gibi!
SANTUR HAYALLERİ
bir santur almak için kendime
sokaklarda ney çalıp
para biriktireceğim
ve altmış beşinden sonra,
yeterse ömrüm, santur öğreneceğim,
ama yetmezse ömrüm – Yüce Tanrı’dan
bir on yıl daha isteyeceğim,
santur öğrenip de
onun çağıltısıyla, cehenneme
küçük küçük derecikler akıtmak için.
tıpkı ney öğrenirken yaptığım gibi,
a’dan z’eye, bu sanatı da
karanlıkta el yordamıyla
ve gönül gücüyle,
yine kendi kendime öğreneceğim…
öğrenince de, yaşlanmayan kızların
gecikmiş düğünleri için
yazdığım kırk güfteye
santurla daha geniş, daha uzak gökler
ve yeşil vadiler bulacağım,
santurun, gökleri genişleten
gümüş sesiyle, altın sesiyle,
yağmur sesiyle, yürek sesiyle
ve kuşkusuz, izniyle Yüce Tanrı’nın,
çölleri yeşerten besteler yapacağım.
24 Aralık 2014
‘Gecikmiş Düğün Şarkıları’ Kitabı