Saraylar 18 yüzyıla kadar yekpare binalar değil, şehir içinde duvarlarla tecrit edilmiş komplekslerdi. Zaman içinde yavaş yavaş bildiğimiz şeklini almış Topkapı sarayı da bunun örneğidir.
Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı ve surları
Pekin, yasak şehir
Parçası olduğu kent surlarının yıkılmasıyla yerine yapılan Ring bulvarına ilişmiş Viyana’nın Barok Schönbrunn Sarayı öncesinin Hofburg Sarayı
18.yüzyılda 14.Louis’in yaptırdığı Versailles dönem kıta Avrupası’nın parçalı iktidar yapısını oluşturan küçük prensliklere model olup yayılacak bir dönüm noktasıydı. Ama Versailles de esasen iri-kıyım bir saray binasından öte o saraya odaklanmış, yeni Absolutist [Mutlakiyetçi] Devletin yönetim şehriydi. Kalsruhe, Mannheim gibi kentler bunun örneğidir.
Barok sarayların 18. Yüzyılda Avrupa’ya yayılması
Bu barok sarayların tören avlularını saran ön yüzü kendisine odaklanan kente, arka yüzleri de kralın/prensin doğaya hakimiyetinin ifadesi barok peyzajlara açılıyordu. Berlin’deki Charlottenburg gibi kentten ayrı olarak sadece bahçesiyle yapılmış örnekleri de vardır.
Mannheim
Karlsruhe
Charlottenburg
Dolmabahçe de bu serinin gecikerek 19. Yüzyıla sarkmış ardçılarının ön ve arka parçalarından koparılarak, ön yüzünden Boğaz’a bitiştirilip yalıya dönüştürülmüş son ardçı örneklerindendir. Dolayısıyla hanedanın müsriflik örneğinden ziyade, birkaç yüzyıldır süren bir eğilimin son halkasıydı.
Dolmabahçe
İstanbul’da tahtı barındırmış Saray namlı bir yer de Yıldız sarayıdır, ama Yıldız ne iki kanadı tören avlusunu saran bir binadır, ne de Barok çeşitlemesi bir düzenle oluşmuş bir yerleşme.
Hanedanın Tarihi Yarımada’dan uzaklaşıp Beyoğlu yakasına taşınma kararı ertesi, Dolmabahçe yapılana kadar geçici süre barındığı, Beyoğlu yakasının imarlı alanlarına yeterince yakın ve Maçka vadisi eşiğiyle de yeterince yeterince tecrit edilmiş Boğaz’ın irice yamaç korularından birine gömülmüş ufak-tefek binalar toplamından ibarettir.
Yıldız Sarayı
Ne bulunduğu kentle ne de saray geleneğiyle ilgisi olan Aksaray’a gelince, üzerine oturduğu kıraç Anadolu peyzajına yerleştirilmiş vaha olarak Atatürk Orman Çiftliği(AOÇ)’ni yoketmesiyle kalacak akıllarda. Sosyal, siyasal ve tarihsel olarak zamanını şaşırmış bu sarayın en beter tarafı da mimarisi değil.
Hatta, binayı saran mimari kabuk dili olarak Sedad Hakkı Eldem’in, sorunu Bizans arkeolojik mirası üzerine yerleşip gömmek olan Sultanahmet Adliye Sarayı’nın çok sonraları İtalyan Postmoderni öncülerinden Giorgio Grassi tarafından çeşitlendirilecek rasyonalist mimarlık dağarcığıyla aşinalığı sezdirebilmesi belki de yegâne sindirilebilir yanı bu zamanını şaşırmış binanın.
Sultanahmet Adliye Sarayı
G.Grassi; Chieti: Casa Decine Universitari
Aksaray