Soruyu soran ABD'nin en önemli uluslararası ilişkiler gurularından Stephan Walt. Walt, Harvard Üniversitesinde profesör. Obama hükümeti ile resmî bir ilişkisi yok. Lakin Obama hükümetinin dış politikasının ilham kaynaklarından biri olarak görülüyor. Hudson Enstitüsünde araştırmacı olan Lee Smith'e göre, Walt, Obama hükümetinin George Kennan'ı. Yani Amerika'nın soğuk savaş politikasını belirleyen yol haritasının mimarı olan Kennan kadar, ABD dış politikasında etkin.
Walt'un, ABD hükümetine İsrail lobisini by-pass ederek İran ile anlaşma tavsiyesinde bulunduğu, Suriye meselesinde müdahil olmaması gerektiği gibi telkinleri bugüne kadar uygulanmış görünüyor.
Bu parantezi kapatalım ve başlıktaki soruya ve sorunun Walt'a göre cevabına dönelim.
IŞİD kazanırsa ABD ne yapmalı sorusuna Walt ilginç bir cevap veriyor: Bununla yaşamalı ve IŞİD'i tanımalı.
Walt'un Foreign Policy dergisinde yayınlanan makalesinde şu senaryo tartışılıyor: IŞİD şu an koalisyon güçlerinin kampanyası sonucu etkin olduğu bölgelerde gerilemez, kaybetmez ve aksine bu bölgelerde gücünü korumaya devam ederse ne olur? Yani IŞİD gerçekten bir devlet hâline gelirse ne yapmalı?
Bu senaryo Walt'a göre epey muhtemel. Bağdat hükümeti IŞİD'le mücadele konusunda başarısız. ABD'nin Irak'taki bu yöndeki girişimlerinin sonucu pek parlak görünmüyor. IŞİD'i bölgeden silip atacak yegane şey kapsamlı bir uluslararası müdahale. ABD'nin bölgeye asker göndermek gibi bir niyeti yok. Böylesi bir müdahaleye bölge ülkeleri katılır mı? Arap ülkeleri bunun için binlerce asker gönderir mi? Zor.
Walt şunun altını çiziyor, IŞİD'in yenilmesi ve bölgeden silinmesi elbette çok faydalı bir gelişme olur. Peki ya bu olmazsa, ya istenilen tablo oluşmazsa?
Walt'a göre bu takdirde yapılması gereken, bir kuşatma/çevreleme politikası izlemek. Yani ABD'de soğuk savaş döneminde sosyalist kampa yönelik politikasını takip etmek. Burada makalenin başında ismi geçen George Kennan'a dönelim. Zira çevreleme/kuşatma (containment) politikasının isim babası Kennan.
Walt, IŞİD'in korkunç ve kanlı taktiklerine rağmen çok ciddi bir küresel güç olmadığını belirtiyor ve aslında İslam dünyasında destek görmediğinin altını çiziyor. Yani bu nedenle ABD açısında ciddi bir güvenlik tehdidi olmadığını ima ediyor ve elinde tuttuğu mevcut alanlar dışına yayılma ihtimalinin düşük olduğunu vurguluyor.
Ancak IŞİD'in elinde tuttuğu bölgelerde, bir devletçik oluşturma ihtimali, vergi toplama, devlet kurumları kurma, kendi ordusunu oluşturma ve sınırlarını tanımlama ihtimali, düşük değil.
Walt, ABD'nin 1917 yılında kurulan SSCB'yi 1933 yılında, Çin Halk Cumhuriyeti'ni ise kurulduktan 30 sene sonra tanıdığını hatırlatıyor ve şunu soruyor: “Bir gün IŞİD'in Birleşmiş Milletler'de bir koltuğu olabilir mi?”
İran'la ve Hizbullah'la anlaşan ABD bir gün el-Kaide vari örgütlere karşı başlattığı “teröre karşı savaş”ını bitirir mi?
IŞİD'e karşı koalisyona yeni üyeler katmak için yoğun diplomatik baskı yapan ABD'nin böylesi B planları var mı?
ABD'nin en etkin uluslararası ilişkiler uzmanlarına göre olmalı…