Geçen Pazar günü (4 Şubat 2024) düzenlenen 66. Grammy Ödülleri’nin belki de en çarpıcı anı 8 senedir sahnelere çıkmayan Tracy Chapman’ın 1988 yılındaki hit parçası Fast Car’i yeniden düzenleyen Luke Combs ile yaptığı canlı düetti. Düeti izleyen birçok kişi “Nerede o eski şarkılar?” diyerek 80’li ve 90’lı yılların müzik kültürüne, “bağırmayan” ve bir hikayesi olan o duygu yüklü parçalarına özlemlerini dile getirdi. Tracy Chapman’ın Fast Car şarkısı ise 36 yıl sonra listelerde tekrar bir numaraya yükseldi.
Gerçekten de Chapman’ın genç bir kadının yoksulluktan kaçma arzusunu ve sahici bir aşkı konu edinen şarkısı zamanının ötesinde bir eser olduğunu kanıtlamıştı. Fakat törenin tek odak noktası Tracy Chapman değildi. Bunu anlamak için kameraları takip etmek yeterliydi. Chapman’ın sahne orucunu bozduğu anlarda dahi kameralar 34 yaşındaki Taylor Swift’in şarkıya eşlik etmesine, ayağa kalkıp dans etmesine odaklanmıştı. Taylor Swift sadece dakikalar sonra genç yaşına rağmen önemli bir Grammy rekoru aldı ve 4 kez “En İyi Albüm Grammy Ödülünü” alan ilk kişi olarak tarihe geçti.
Nostaljik duygulara kapılarak 80’li yılları özleyenler haklıydı. Bir daha “Fast Car” gibi bir şarkı gerçekten yazılamamıştı. Fakat günümüz şarkılarının “ruhsuz” olduğunu konusunda haksızlar. Zira her ne kadar zamanın ruhu değişse de bu ruhu Chapman gibi kendi yazdığı şarkılarla dile getiren sanatçılar hala var. Kendi milenyum kuşağının ruhunu ve duygularını en iyi yansıtan bu isimlerin başındaysa Grammy Ödüllerine damga vuran Taylor Swift geliyor.
Taylor Swift, sadece günümüz Amerikası’nın ruhunu yansıtmakla kalmıyor, başka bir Amerika’nın bir o kadar sahici ruhu olan Donald Trump’a karşı da yoğun bir mücadele veriyor. Hangi Amerika’nın galip geleceğine Kasım 2024 seçimlerinde ABD halkı karar verecek. Anketler başa baş, kimin kazanacağı muğlak. Fakat Trump’ın anketlerde dibi gören rakibi Biden’dan ziyade, sadece bir cümleyle milyonlarca hayranını harekete geçiren Taylor Swift’ten çekindiği kesin.
Hayranlarıyla büyüyen şarkıcı: Tennessee’den dünyaya
Pennsylvania’da doğan Taylor Swift tam bir proje çocuktu. Orta-üst sınıf ailesi küçüklükten itibaren şarkılar besteleyen Taylor’un yeteneğini fark etmiş ve müzik kariyerini her zaman desteklemişti. Taylor, sahnelere çıkıyor, gitar dersleri alıyor, bestelediği şarkıları kayda alıyordu. Swift’in ilgisini Güneyli işçi sınıfının gündelik yaşamını, aşklarını, hüzünlerini anlatan hafif bir müzik türü olan country çekmişti. Country müziğinin kalbi de güney eyaleti Tenneesse’nin Nashville kentinde atıyor, neredeyse bütün yapım şirketleri burada faaliyet gösteriyordu. Taylor henüz 13 yaşındayken bestelediği şarkıları bir yapım şirketine sundu. Nashville merkezli şirket şarkıları beğenince Taylor ile sözleşme imzaladı. Swift ailesi bunun üzerine Tennessee’ye taşındı, Taylor’ın yatırım bankacısı babası sırf kızının kariyeri için tayin istemişti.
Taylor ilk albümünü 17 yaşındayken çıkardı. “Taylor Swift” adını taşıyan albümdeki bütün şarkı sözlerini Taylor yazmıştı. Şarkıların hepsi de kişisel hayatıyla ilgiliydi: Lise aşkları, üniversiteyi kazanınca ayrıldığı son sınıf erkek arkadaşı, yaz aşkı heyecanları ve yine platonik aşklar…
Taylor’un iki sene sonra çıkardığı Fearless albümü de lise aşkları ve ergenlik tecrübeleri üzerineydi. Taylor adeta genç bir kızın günlüğü gibi kurguladığı, bütün şarkılarını kendi yazdığı albümlerle özel hayatını, gençlik travmalarını ve aşklarını hayranlarına açıyor; hayranları da Taylor’ın eserlerinde kendi hikayelerini buluyor, Taylor ve hayranları arasında özel bir bağ oluşuyordu. Taylor’ın ikinci albümü Fearless, 2010 Grammy Ödül Töreni’nde “En İyi Albüm” ödülüne layık görüldü. 21 yaşındaki Taylor Swift bu ödüle layık görülen en genç sanatçıydı.
Albümü çok ses getirmiş, kalabalık konserler vermeye başlamış, “heyecanlı yeni sanatçı” kategorisinden çıkıp gerçek bir yıldıza dönüşmüştü. Fearless albümü Taylor için bir dönüm noktasıydı. Bu albümdeki “You Belong with Me” şarkısıyla 2009 MTV Video Müzik Ödülü’nü de almıştı. Fakat aldığı ödülden ziyade sahnede yaşananlar bütün dünyanın ilgisini çekmişti. Taylor büyük bir heyecanla sahneye çıkıp teşekkür konuşması yaparken Amerikalı rapçi Kanye West sahneye çıkıp mikrofonu elinden almış, “Bu ödülü Beyonce hak ediyordu” diyerek Taylor’u protesto etmişti.
Bütün hevesi kaçan Taylor da sahneden inmiş, yaşanan bu olay Amerikan popüler kültürünün en çok konuşulan polemiklerinden birini doğurmuştu. ABD Başkanı Barack Obama bile mikrofonu açık unuttuğu bir söyleşi de Kanye West’e “pislik” demiş, tartışmaya istemeden de olsa müdahil olmuştu.
Sonraki yıllarda tuhaf komplo teorileriyle, Kim Kardashian ile evliliği ve başarısız bir başkan adaylığı kampanyasıyla gündeme gelecek olan Kanye West ile yaşadığı bu gerilim Taylor’a olan ilgiyi de arttırmıştı. Herkesin sorduğu bir soru vardı: “Sahnedeki kişi 19 yaşındaki bir genç bir kadın olmasaydı Kanye yine aynı hareketi yapabilir miydi?” Taylor her ne kadar o zamanlar siyasi tartışmalara müdahil olmasa da ve oy verdiği partiyi bile “beni her kesimden insan dinliyor, kimse siyasi görüşlerimi umursamıyor” diyerek açıklamayı reddetse de Amerikalı kadınların radarına girmeyi başarmıştı.
Kanye West ile yaşadığı gerilim hiç bitmedi. West, 2016 yılında Famous adlı şarkının sözlerinde Taylor’u hedef aldı: “Taylor’la yine de sevişebileceğimi düşünüyorum, çünkü o s*rtüğü ben meşhur yaptım”Taylor’un tepki göstermesi üzerine West’in eşi Kim Kardashian, West ve Taylor arasındaki bir telefon konuşması kaydını izinsiz yayınladı. Telefon konuşmasında Taylor, isminin şarkıda kullanılmasına izin veriyordu, fakat West şarkıdaki ağır küfürden bahsetmiyordu. West ayrıca albüm kapağına Taylor’un çıplak bir fotoğrafını koymuştu. Bütün bu yaşanan tartışmalar Taylor’u polemiklerin içine çekmiş, hayranlarını da sevmeyenleri de coşturmuştu.
2017 senesi de Taylor için zorlu bir seneydi. 2013 yılında bir konser sonrasında kendisine hayran bir DJ ve kız arkadaşı ile fotoğraf çektiren Taylor, DJ’nin fotoğraf çekinirken kendisini taciz ettiğini organizasyonuna bildirmiş, konseri organize eden radyoda çalışan DJ’nin işine son verilmişti. DJ iddiaları yalanlayarak Taylor’a iftira davası açmış, Taylor da 1 dolar tazminat talep ettiği bir cinsel saldırı davasıyla karşılık vermişti. Ünlü kadınların Harvey Weinstein gibi sektörün önemli isimlerini cinsel tacizle suçladığı #MeToo hareketinin başladığı bir yılda Taylor Swift’in davası ilgi çekmişti. Swift, DJ ile çekilen fotoğrafı paylaştığında tablo netleşti, jüri Taylor lehine karar verdi.
Mikrofon Taylor’un elinden alınmıştı, fakat talih Taylor’dan yanaydı. Taylor hem yaşadığı bütün bu süreçleri şarkılarına yansıtmış, herkese cevabını yazdığı şarkılarla vermiş; hem de milyonlarca gelir ve sadık hayran elde etmişti.
Milyarder sanatçı: Miss Americana
Her albümüyle rekorlar kıran Taylor Swift, sadece yazdığı şarkılarla ve telif ücretleriyle 1.1 milyar dolarlık bir servete ulaşan ilk Amerikalı müzisyen oldu. Sadece 2023 yılındaki son albüm turnesi Eras Tour, 1 milyar dolarlık bir gelir yarattı, konser düzenlenen şehirlerin ekonomisini canlandırdı, konser biletlerinin satışa çıktığı gün Ticketmaster sitesi çöktü. Bir günde 2.4 milyon biletin satıldığı sitenin çökmesi akabinde yaşanan kaos online bilet sitesi yöneticilerinin ABD Kongresi’ne ifade vermeye çağrılmasına sebep oldu, ABD Başkanı Joe Biden dahi konuya müdahil oldu.
Neredeyse yayınladığı her şarkı Billboard listelerinde bir numaraya yükseldi, dünya çapında gittiği turnelerdeki biletler dakikalar içinde tükendi. 20 yaşındayken aldığı En İyi Albüm Grammy Ödülü’nü ise yine bir rekor kırarak dört ödülle en çok kazanan sanatçı oldu; Frank Sinatra, Stevie Wonder gibi isimleri geride bıraktı.
Harvard’dan Standford’a Taylor Swift’in şarkıları, besteciliği ve hikaye anlatıcılığını konu alan üniversite dersleri açıldı, üniversite mezunu olmayan Taylor Swift’e New York Üniversitesi 2022 yılında fahri felsefe doktorası unvanı verdi.
Sadece bu başarılarıyla değil, hayat tarzıyla da hayranlarının dikkatini çekiyordu. Her yere annesiyle gidiyor, anne ve babasının boşanmasından annesinin kanser hastalığına neredeyse her Amerikalı milenyum kuşağının yaşadığı sorunlarla ilgili şarkılar besteliyor, dindar bir Hıristiyan olduğunu söylüyor, ailesine ve arkadaşlarına düşkünlüğünü sık sık dile getiriyordu. Netflix’te hayatını anlattığı Miss Americana belgeselinin adını doğrular şekilde ortalama bir Amerikalı’yı temsil ediyordu. Güney’deki bir eyalette büyümüş, aile hayatına önem veren, çok çılgın olmayan, lise aşklarını unutamamış, hayranlarıyla birlikte büyüyen genç bir kadın. Hayatındaki her şeyin mükemmel olmaması da sahiciliğini arttırıyordu. Mikrofonu elinden alınmış, cinsel saldırıya maruz kalmış, ailesinin boşanmasına tanık olmuş, beslenme bozukluğu nedeniyle çılgıncasına kilo vermiş, psikolojik sıkıntılar geçirmişti. Bütün bunları yazdığı şarkılarla hayranlarıyla buluşturmuş, benzer sorunları veya mutlulukları yaşayanlarla sahici bir ilişki kurmuştu.
Bu ilişkinin boyutu ise çok çılgındı. Morning Consult’ın 2023 anketine göre, ABD’nin %53’ü Swift’in hayranıydı. %16’sı ise “sıkı” hayranıydı. Sıkı hayranların yarısı kendisini “Swiftie” olarak tanımlıyordu. Swiftie’ler adeta modern bir cemaat gibi Taylor’un bütün konserlerine gidiyor, albümlerini satın alıyor, her bir şarkısını ezbere biliyordu.
Taylor’un sıkı hayranlarının %52’si kadın, %45’i Y kuşağı, yani Taylor’la birlikte büyüyen yaşıt hayranlarından oluşuyor. Hayranların %74’ü ise beyaz ve önemli bir kısmı orta-alt sınıf. Hayranların %23’ü Cumhuriyetçi, %55’i Demokrat, %23’ü ise bağımsız. Hayranların yarısı ise suburban denilen, şehir merkezlerinin çeperindeki orta sınıfların yaşadığı banliyölerde oturuyor.
Taylor sadece hayatı ve kişiliğiyle değil, aslında hayran demografisiyle de Amerika’nın ortalamasını veriyor. Zira ABD seçimlerinde genel olarak en etkili demografik grup, banliyölerde yaşayan orta sınıf beyaz kadınlar olarak görülüyor. Bu kadınlar Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında oy değiştirebiliyor, hatta 2020 seçimlerinde Trump’tan desteklerini çekerek Biden’a zafer kazandıran bir seçmen grubu olarak görülüyor.
Yani Taylor Swift parti kursa, oy verecek bir hayli seçmen var.
Nitekim Trump’ın başkan seçilmesiyle aslında kurmuş kadar da oldu.
“Aman siyasete bulaşma kızım”
Miss Americana belgeselinin en çarpıcı sahnesi, Taylor Swift’in eyaletindeki 2018 ara seçimlerindeki senato yarışında Demokrat adayları desteklemek istediğini babasına açıkladığı kısım. Taylor’un babası Swiftie’lerin Facebook gönderilerini karıştırıp ortaya çıkardığı üzere muhtemelen muhafazakar ve Cumhuriyetçi biri (belki Trump karşıtı bir Cumhuriyetçi). Babası kızına siyasete bulaşmaması, Cumhuriyetçileri eleştirmemesi, böylece hayranlarının bir bölümünü küstürmemesi gerektiğini söylüyor, güvenliğinden endişe duyacağını açıklıyor. Taylor ise gözyaşları içinde kadına karşı şiddet yasasına, eşcinsel evliliğe karşı Trumpçı bir Cumhuriyetçi olan Marsha Blackburn’ın eyaletin ilk kadın senatörü seçilmesi karşısında sessiz kalamayacağını söylüyor. Taylor günün sonunda ilk kez siyasi bir konuya girerek Demokrat adayları destekledi ve gençlere oy kullanma çağrısında bulundu. Taylor’un 270 milyon kişilik Instagram hesabından yaptığı duyuru sayesinde 50 bin genç seçmen kaydını yaptı. Fakat Taylor’ın desteği Cumhuriyetçilerin kalesi olan Tennesse’de Blackburn’ın kaybetmesine yetmedi, Blackburn %60 oyla kazandı.
Taylor Swift bugüne kadar konser esnasında Irak İşgali’ni ve Bush’u eleştirdikleri için medya linçine maruz kalan ve gelirlerini, ünlerini kaybeden kadın country müzik grubu Dixie Chicks tecrübesi ile korkutulmuştu. Fakat Swift, 2016 seçimlerinde sessiz kalıp Clinton’a destek açıklaması yapmadığı için pişman olmuş Trump’ın başkan seçilmesiyle artık siyasi mevzulara girmeye karar vermişti. 2020 seçimlerinde de Harris ve Biden’a yaptığı kurabiyelerle desteğini açıklamaktan geri durmamıştı.
Böylece Swift, Trump’ın radarına girmeyi başarmıştı. Trump’ın ilk açıklaması “şarkılarını %25 daha az seviyorum” gibi kendi tarzına göre oldukça kibar bir şaka olmuştu. Fakat ABD siyaseti 2024 seçimlerine doğru kızıştıkça Taylor-Trump ilişkisinin artık pek sakin bir şekilde yürüme imkanı kalmamıştı.
Amerikan Futbolu, Swiftie’lerle tanışıyor
Taylor Swift’i, Trump’ın hedefine koyan yeni başladığı bir ilişki oldu. Swift, 2023 yılında Amerikan futbolu takımı Kansas City Chiefs’in oyuncularından Travis Kelce ile çıkmaya başladı. Kelce’nin maçlarına gidip destek veren Swift, sayesinde kadın seyircilerin sayısı arttı, Kelce ve takım arkadaşlarının konuk olduğu yayınların izleyici sayısı 1 milyona çıktı. Kansas City’nin 2022 yılında olduğu gibi 2023 yılında da başarılı bir performans sergileyerek ABD’nin en popüler televizyon etkinliği olan Super Bowl Amerikan futbol ligi finaline çıkmaya hak kazanmasıyla işin rengi değişti. Taylor’un bu etkinliğe katılma olasılığı kupa maçına ilgiyi arttırdı, maçtan bir gün önce Japonya’da konser verecek olan Taylor’un maça yetişmeme olasılığına karşı Japonya ABD Büyükelçiliği resmi bir açıklama yaparak Swiftie’leri teskin dahi etti.
Trumpçılar ise bu yoğun ilgiden huylandı. Taylor Swift’in beyazların ve Cumhuriyetçilerin favori etkinliği olan Amerikan futboluna yeni sevgilisi vesilesiyle dahil olmasının “derin devlet” operasyonu olduğunu söyleme başladılar. Swift, ABD’nin en çok izlenen etkinliğinin finalinde sevgilisiyle birlikte kupayı kaldırıp Biden’a destek açıklayacak, böylece Cumhuriyetçiler en çok güvendikleri seçmen grubundan darbe yiyecekti.
Taylor Swift, Cumhuriyetçilerin “kalesine” girmişti. Kısa bir sürede internette yapay zekayla yapılmış cinsel içerikli görüntüleri yayıldı, Beyaz Saray’ın uyarısıyla Twitter görüntüleri her ne kadar kaldırsa da Swift üzerine bir sürü komplo teorisi üretildi. İklim kriziyle mücadele konusunda eleştirel olan Fox News Taylor Swift’i eleştirmek için şarkıcının kullandığı özel jetin karbon salınımını dahi gündemine taşıdı.
Trump’ın danışmanları Trump’ın Taylor’dan daha popüler olduğunu düşündüğünü gazetecilere açıkladı, kampanya ekibi Biden’in gizli ve tek silahının Taylor Swift olduğunu söyledi. Nitekim daha 5 ay önce Taylor Instagram hesabından paylaştığı tek bir gönderiyle, 35 bin yeni gence seçmen kaydı yaptırmıştı.
En az Trump kadar sahici
Dürüst olmak gerekirse Trumpçıların endişesi pek yersiz değil. New York Times’in kulis haberine göre, Biden kampanyası gerçekten de gençler üzerinde etkili ünlüleri 2024 kampanyasına dahil etmek istiyor. Taylor Swift de bu listenin en başında. Biden ve ekibi, 2024 seçimlerinde 4 senedir başardıkları icraatları anlatmak yerine Trump karşıtlığını kullanmak, böylece anketlerde görüldüğü üzere Biden’i sevmeyen, fakat Trump’tan çok daha fazla nefret eden seçmenleri ikna etmek istiyor.
Taylor Swift, bunun için biçilmez bir kaftan. 81 yaşındaki Biden’in boşluğa el sallamamak, düşmemek için özel bir ekip tuttuğu, gelmiş geçmiş en başarısız başkan yardımcılarından Kamala Harris’in ‘We did it Joe’ kahkakası dışında bir meziyeti olmadığı bir Demokrat Parti’nin kampanyaya ruh katıp Trump’ı yenmesi için ellerinde pek bir seçenek yok. Obama çiftinin her gün bir eyalette miting yapması bile 2024 anketlerine göre neredeyse her kritik eyalette Biden’in 5 puan önünde olan Trump’ı durdurmaya yetmeyebilir. Zira özellikle Biden hükümetinin İsrail’e verdiği yoğun destek birçok solcu genç seçmeni Biden treninden indirdi. Bu gençler elbette Trump’ı sevmiyorlar. Fakat pekala ülkenin %40’ı gibi sandığa gitmeyebilir veya Yeşillerin, sosyalistlerin komik ama Filistin konusunda Biden’a öfkeli üçüncü parti adaylarına “boşa” giden oylarını atabilir.
İşte Taylor Swift tam bu noktada, Biden ile çekeceği komik bir TikTok videosu, seçmen kaydı yaptırtmak için attığı bir Instagram storysi, hatta binlerce kişinin canlı izlediği bir konserinde Kamala Harris’i sahneye çıkarıp birlikte ettiği bir dansla aranan ruhu Biden kampanyasına katabilir. Elbette Beyonce, Lady Gaga, Rihanna gibi isimlerin Trump karşıtı açıklamaları da önemli, ama hiçbiri Taylor Swift kadar etkili değil. Swift hala bütün siyasi açıklamalarına rağmen muhafazakarlar dahil bütün Amerika’nın dinlediği ve saygı duyduğu bir isim. Özellikle Trump’tan rahatsız olan, ama Demokratlara nazaran daha sağda duran, aileye, dini değerlere önem veren orta sınıf kadınları etkileyebilecek biri. Taylor’ın Trumpçıların “woke” diyip kenara atamayacağı kadar fazla hayranı var.
Fakat en önemlisi, Swift aslında Trump ile aynı mahalleden ve bu nedenle çok daha gerçekçi bir tehdit. Trump ve Swift, Beyaz Amerika’nın iki farklı ruhunu temsil ediyor. Trump, göçmenlerden, küreselleşmeden, özellikle metropol Amerikası’nın yaşam tarzının baskın kültür olmasından rahatsız olan ve “eski günlere” dönmek isteyen beyazların Amerikası’nı, Taylor ise çok kültürlülükten memnun olan, geçmişte yaşanan haksızlıkların telafi edilmesine inanan, kadın, LGBTİ ve siyah haklarına öncelik veren, kırsalı biraz geride bırakan bir beyaz Amerika’yı temsil ediyor. Taylor’ın Amerikası, Trump’a nazaran daha dar. İktidara gelmeleri için Demokrat Parti’nin stratejisini izleyerek beyaz olmayanlarla ittifak kurmaları, siyah, Hispanik seçmenin oyunu almaları gerekiyor. Fakat artık Trump’ın Amerikası da geniş ittifaklar kuruyor, kürtajdan, eşcinsel haklarından rahatsız olan dindar Hispanikler, siyahlar da artık Trump’ın Amerikası’nın saflarına katılıyor. Seçimler hiç beklenmediği kadar başa baş ve gergin geçiyor. “Beyaz olmayanların sayısı arttıkça Cumhuriyetçilerin oyu düşecek” klişesi yerle bir oluyor.
İşte bu çetin kültür savaşında Trump kendi Amerikası’nın sıkıntılarını, görüşlerini, öfkelerini en sahici şekilde dile getiren, tabanının sesini kamusal alana taşıyan ve bu yüzden de açılan davalar, istenen siyasi yasaklarla seçmeninin gözünde “büyük bir bedel ödeyen” lider. Kendi Amerikası’nın en sahici lideri, temsilcisi.
Taylor’ın Amerikası’nın lideri ise yok. Biden’in 4 senedir akılda kalan tek bir konuşması dahi yok. 2024 seçimlerinde başkan seçilse bile bu kendi başarısı olmayacak. Bu olası zaferin mimarı Trump’ın iticiliği ve Trump’ı Biden’dan daha az seven Amerikalıların öfkesi olacak. Ne acı ki Demokratların, Biden’a alternatif bir hikayesi de adayı da yok. Biden aday olmasa seçimleri kazanabilecek aday bulmaları dahi zor. Dönüp dolaşacakları tek isim ancak Michelle Obama olabilir. O da “yeni” bir isim değil.
Taylor bu başı boş Amerika’nın gayri resmi lideri, sahici temsilcisi. 1990’lı yıllarda doğan bir kuşağı şarkılarıyla büyütmüş, hayranlarıyla birlikte lise aşk travmalarını atlatmış, onlarla birlikte mikrofonu elinden alınmış, birlikte erkeklerin hışmına uğramış, birlikte düşüp birlikte zirveye çıkmış bir fenomen. Sadece bir şarkıcı değil. En az Trump kadar kitlesinin öfkelerini, acılarını, sevinçlerini dile getirebilen, onlarla birlikte ağlayıp gülen biri.
Lise aşk şarkılarıyla meşhur olmuş bir şarkıcının 2024 seçimlerinin kaderini etkileyebilecek olması sizi şaşırtabilir. Gerçekten de 2024 seçimlerinin kaderini Taylor Swift’in temsil ettiği Amerika’nın ruhuyla, eski bir reality show yıldızı olan Trump’ın Amerikası’nın ruhunun rekabeti belirleyecek. Bu Demokrat ve Cumhuriyetçi siyasi elitlerinin inandırıcılığını yitirmesi, müesses nizamın gücünü kaybetmesi ve “outsider”ların yani alışılmadık isimlerin siyasi arenayı ele geçirmesinin doğal bir sonucu.
Fakat bu noktada sanırım şaşırılması gereken esas mesele Swift’in siyaseti bu denli etkileyecek düzeyde bir fenomene dönüşmesi değil, meydanın eski bir reality show starıyla bir şarkıcıyı karşı karşıya getirecek kadar boş bırakılması.