Ana SayfaYazarlarTerör ve AB

Terör ve AB

 

Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/ya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla gerek resmî, yerel ve genel yönetimlere, gerekse sivillere yönelik her türlü şiddet, baskı ve yıldırma yöntemlerini ifade eden bir terim. Hükümetlere veya kuruluşlara göre değişmekle birlikte, terör uygulayan çeşitli organize gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denmekte. Bununla birlikte bu ifade oldukça tartışmalı bir kavram olup, üzerinde akademik ya da uluslararası bir fikir birliği yoktur. Gücünü ve yetkilerini kötüye kullanan devletler de “devlet terörizmi” kapsamında, savaş suçları ya da insan hakları ihlalleri nedeniyle bu kavramla yargılanabilmektedir.

 

Wikipedia’ya göre, Fransızca Petit Robert sözlüğünde “Bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için yarattığı ortak korku” olarak; Oxford İngilizce Sözlük’te ise “Genellikle siyasal nedenlerle, halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için dehşet öğesini kullanmak” biçiminde tanımlanmaktadır.

 

Sormak istiyorum. Yukarıdaki cümleler ülkemizde vuku bulan terör olaylarına benziyor mu? Bence benziyor. Geçen yazılarımdan birinde de bahsettim. Dünyada en zor şey, tek kişinin gerçekleştirdiği terör eylemlerini durdurmaktır. Dolayısıyla “nerede bu devlet?” diye başlayan şikâyetâmiz cümleleri ben kullanmayacağım. Lübnan’da doğup büyüyen bir kişi olarak ferdî ve organize terörün, terörizmin, iç savaşın, provokasyonların, manipülasyonların, intihar komandolarının ne olduğunu gayet iyi bilmekteyim ve asla yemem, bana yutturamazlar…

 

Terörün gayesi nedir? İç kargaşa yaratmak; ekonomik ve siyasi kaos yaratmak; halkta endişe, korku, panik ve tedirginlik yaratmak. Yerli ve yabancı iş adamlarında kararsızlık yaratmak. Dahası, can korkusu yaratmak. Şimdi kendimize dönüp bazı sorular sormanızı istiyorum.

 

(1) Bizler eğer korkup evlerimizden çıkmazsak, terör amacına ulaşmış olmayacak mı?

 

(2) Bizler başka herhangi bir şekilde de günlük hayatımıza normal devam edememeye başlarsak, terör amacına ulaşmış olmayacak mı?

 

(3) İş adamlarımız yatırımlarını geri çeker veya korkudan yeni yatırım yapmaktan vazgeçerlerse, terör amacına ulaşmış olmayacak mı?

 

(4) Veya, doğrudan devlet yetkililerini suçlamaya ve sorgulamaya başladığımızda, terör amacına ulaşmış olmayacak mı?

 

(5) Farzedelim ki özel olarak biz terörle mücadelede yeterli değiliz. Peki, madem öyle, bugün tüm dünyada neden terör olayları oluyor? Yani bu mantıkla terörle başedilemez mi demeliyiz? Demeye başlarsak, terör amacına ulaşmış olmayacak mı?

 

Bugün Türkiye bilimde, sanayide, teknolojide çok büyük ilerlemeler kaydetti. Artık kendi köprüsünü, metrosunu, arabasını; dahası uçağını, tankını, tüfeğini, helikopterini ve başka bir çok askeri malzemesini yapan bir Türkiye var. Daha doğrusu, bugün Türkiye müşteri olmaktan ziyade satan konuma gelmiş bulunuyor. Daha da bu yolda devam edecek.

 

Dolayısıyla bütün bu olanlar kanaatimce içeride ve dışarıda tezgahlanan büyük bir oyunun parçası. Bugün Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomik gücü, Almanya. Diğer AB ülkelerine sıkıştıklarında en büyük  maddi yardımı Almanya yapmakta. Türkiye işte bu Almanya gibi AB’ye patron olarak girmek istiyor. Dolayısıyla kimsenin işine gelmeyecek, güçlü bir Türkiye’nin AB’de olması. Halbuki güçlü ve yeni Türkiye Avrupa Birliği’nin çileği olabilir.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi.1959’dan beri Avrupa Birliği’nin kapısında beklemekteyiz. Dahası, bizden sonra bir sürü ülke AB’ye girdi. Biz ise hâlâ bekleme odasındayız. “Kişinin zoruna giden, hakkında hayırlı olurmuş,” derdi rahmetli babaannem. Benim kanaatime göre, AB önümüzdeki 5-6 yıl içerisinde ekonomik eşitsizlikler nedeniyle kendi içerisinde üçe bölünebilir. Nasıl mı?

 

Birincisi, sözü geçenlerin, yani patronların olduğu AB: Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere (AB’nin amiral gemilerinden olan İngiltere yazın referanduma gidiyor; özellikle süper zenginleri AB’den çıkmaktan yana).

 

İkinci grupta, ekonomik gücü orta düzeyde olan ülkeler yer alıyor: Macaristan, Polonya, Hırvatistan.

 

Son grup ise ekonomisi bozuk olan veya bozulmaya yüz tutmuş olan ülkeleri kapsıyor: Yunanistan, Bulgaristan, İtalya, İspanya.

 

Özetle, bir tarafta Almanya, İngiltere, Fransa; diğer tarafta daha yoksul ötekiler…

 

Biz nerede olacağız? Biz ilk grupta olmak istediğimizden, bence daha çok beklememiz gerekecek. Zaten bize Avrupa Birliği’nde hem patronluk hem söz hakkı vereceklerine keşke inanabilsem.

 

Merhum Özal’la birlikte vakit geçirdiğimiz çok saatlerim ve anılarım oldu. Kendisinin en büyük arzusu ve isteği, Turkish/Ottoman Commonwealth’i kurabilmekti. Yani “Türkî Cumhuriyetler Birliği” diyelim. Ömrü kâfi gelmedi; bana göre bırakmadılar. Böyle bir gücün de sırtını dünyada kimse kolay kolay yere getiremezdi.

 

 

- Advertisment -