Okyanuslarda dönenceler arası (intertropical) bölgelerde oluşan ve vurdukları topraklarda can ve mal kayıplarına yol açan tropikal siklonlar dönem, dönem uluslararası gündemde önemli bir yer işgal ediyor. Bugün yine böyle bir dönemden geçiyoruz. Kuzey Atlantik bölgesinde oluştuğu için kasırga (huracán/hurricane/ouragan) olarak adlandırılan tropik siklonların en şiddetlilerinden, Safir-Simpson ölçeğinin 4 ve 5. kategorisinde olanlardan iki tanesi ardı ardına Meksika Körfezi’ndeki adaları ve ABD’nin güney eyaletlerini vurmuş bulunuyor.
Ağustos sonunda Teksas başta olmak üzere Louisiana, Missouri ve Tennessee’yi vuran mevsimin 8. kasırgası 4. kategorideki Harvey yol açtığı can kayıplarının yanı sıra sadece Teksas ’ta 80 milyar dolar tahmini maddi zararla uluslararası gündemin ilk sıralarında yer aldı. Harvey 2005’te ABD’nin güney eyaletlerini vurarak 1836 kişinin ölümüne neden olan Katrina’dan sonraki ilk büyük kasırga. Ayrıca ABD’yi vuran 6 büyük kasırgadan biri olarak tarihe geçmiş bulunuyor.
Harvey’nin hemen ardından Safir Simpson ölçeğine göre yine 4. kategorideki İrma kasırgası da Pazar ve Pazartesi günleri Florida’yı vurdu. Başlangıçta 5. kategoride olan İrma önce Antigua ve Barbados adalarını, ardından Fransa’nın denizaşırı Guadeloupe departmanına bağlı turistik Saint Martin ve Saint Barhelémy adalarını adeta yerle bir etti. Fransız medyası, özellikle Kate Moss, Leonardo DiCapricio, Johnny Hallyday, Jean Reno gibi ünlü Amerikalı ve Fransız sanatçıların villalarının bulunduğu tatil cenneti Saint Martin’in yüzde 95’inin hızı saatte 360 kilometreye ulaşan kasırga nedeniyle yıkıldığını, elektrik ve su şebekelerinin çöktüğünü, havaalanı terminalinin kullanılamaz hale geldiğini bildiriyor. 10’dan fazla kişinin yaşamını yitirdiği adalarda yaşayanların tek tesellisi İrma kasırgasının ardından beklenmekte olan 4. kategorideki José kasırgasının adaları yalayarak geçip gitmiş olması.
İrma kasırgası ayrıca Birleşik Krallık ve ABD’ye ait Virgin Adaları’nda da can ve mal kaybına yol açtı. Özellikle kasırganın gözünün yörüngesinin tam üstünde bulunan Tortola Adası’nda hayat tümüyle durdu. Bölgedeki Turks ve Caicos Adaları da benzeri bir felaketi yaşadı. Porto Rico, Haiti ve Dominik Cumhuriyeti İrma’nın yörüngesinin tam üzerinde yer almadığı, Kuba ve Bahama’lar ayrıca kasırga üzerlerinden geçerken 4 kategorisine düştüğü için felaketi nispeten daha az zararla atlatmış görünüyor.
Florida’da da yetkililerin uyarısıyla 5,6 milyon kişi evlerini bırakarak kuzey bölgelere göç etmiş, uluslararası finans ve kültür merkezi Miami büyük ölçüde boşaltılmış, Turkey Point nükleer santrali de önlem olarak devreden çıkarılmış olduğu ve ayrıca kasırga 2. kategoriye kadar zayıfladığı halde hasar büyük. Okyanus Miami kentinin içine kadar girmiş durumda. Oysa Florida, 1992 yılında büyük maddi zarara yol açmış olan Andrew kasırgasının ardından tropikal kasırga tehdidini ciddiye almış, bu bağlamda benimsediği inşaat ölçütleri sayesinde yeni binalarını kasırgalara karşı dayanıklı hale getirmiş bir eyalet.
Küresel ısınmasının etkisi
Bilindiği gibi, kasırga, tayfun veya siklon, adı ne olursa olsun tropikal siklonlar, Coriolis gücünün (dönen yer kürenin, yüzeyinde hareket eden havayı saptırma gücü) büyük olduğu 5 ve 10. enlemler arasında, 26 dereceden sıcak, 50 metreden derin sularda oluşuyor. 60’lı yıllarda başlatılan araştırmalar tropikal siklon oluşumunu engellemenin ya da siklonların şiddetlenmesinin önüne geçmenin mümkün olmadığını ortaya koymuş bulunuyor. Aynı dönemde üzerinde çalışılan siklonların yörüngelerini saptırma projesi Stormfury de olumlu sonuç vermiş değil. Dolayısıyla tropikal siklonların oluşumunu engellemek veya yörüngesini değiştirmek bugün için mümkün görünmüyor.
Bu durumda siklon oluşumuna karşı alınabilecek en etkin önlem orta/uzun vadede küresel ısınmayı sınırlamak olabilir. Çünkü tropikal siklonlar küresel ısınmanın doğal sonucu olan denizlerin aşırı ısınmasından kaynaklanıyor. Bu konudaki araştırmaların da ortaya koyduğu gibi, küresel ısınma tropikal siklonların hem sayısında hem de gücünde, dolayısıyla yol açtığı zararlarda artışa neden oluyor. Küresel ısınmayı arttıran, güneş ışınlarını atmosferde tutan gazların yarattığı sera etkisi olduğundan öncelikle yapılması gereken bu gazların kullanımını sınırlamak. Bu da küresel ölçekte bir anlaşmayı gerekli kılıyor.
Bilindiği gibi, ABD sera etkisi yaratan gazları en çok kullanan ülke. O bakımdan küresel ısınmanın sınırlandırılması çabalarına aktif olarak destek vermesi gerekiyor. Aslında tropikal kasırgaların olumsuz etkisini en çok yaşayan ülkelerden de biri olduğu için ABD’nin böyle bir katkıda bulunması kendi ulusal çıkarları ile de birebir örtüşüyor. Ne var ki Trump yönetimi, ABD’yi Obama döneminde altına imza koyduğu Paris İklim Anlaşması’ndan birkaç ay önce çekmiş bulunuyor. Bu talihsiz karar Washington’un sadece tüm insanlığa karşı sorumluluğunu yerine getirmeyi umursamadığını değil, ayrıca tropikal kasırgaların her yıl kendi ülkesinde yol açtığı can kayıplarını ve milyarlarca dolarlık maddi zararı da göze aldığını gösteriyor ne yazık ki.
Başkanların çağrısı
ABD’nin 5 eski Başkanı, Obama, Clinton, baba oğul Bush’lar ve Carter 7 Eylül Perşembe günü YouTube’da ve sosyal medyada yayımlanan bir video kasetle Amerikalıları Harvey ve Irma’nın yol açtığı maddi zararın karşılanması için bağış yapmaya çağırdılar. “One America Appeal” başlıklı bağış kampanyasına ertesi gün Başkan Trump da “rüzgarların şiddeti, suların yüksekliği ne olursa olsun, her türlü meydan okumaya karşı direneceğiz” tweet’iyle destek oldu.
Bu kampanyadan da anlaşılacağı gibi, dünyanın yegâne süper gücü, İklim Anlaşması’ndan kendi iradesiyle çekilmesi nedeniyle bundan sonra kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalacağı daha şiddetli tropikal kasırgaların neden olacağı zararları karşılamak için yeterli bir bütçe bile ayırmış değil. Harvey ve İrma kasırgalarının arka arkaya geldiği, ülkenin imkânlarının kısıtlı, karşılaşılan güçlüklerin büyük olduğu söylenebilir belki ama bunun daha çok Washington’un insan odaklı olmayan siyasi tercihlerinin sonucu olduğunu savunmak da mümkün. Dünyanın birçok bölgesinde asker bulunduran, Suriye’de, Afganistan’da “yanlışlıkla” sivillerin canına kıyan, terör örgütlerine para, silah ve mühimmat yardımı yapan Amerikan yönetimine, maddi kaynaklarını öncelikle insanlarının hayatlarını kurtarmak ve refah düzeylerini yükseltmek için kullanması gerektiği eleştirisi yapılması haksızlık mı olur?
Amerikan yönetimleri, tropikal kasırgaların vurduğu eyaletlerinde, Florida’da olduğu gibi, güçlü kasırgalara dayanıklı binalar yapılmasını özendiriyor mu, böyle bir dönüşüme maddi destek sağlıyor mu acaba? Kentlerde ani su basmalarını engelleyecek alt yapı yatırımlarına öncelik veriyor mu? Kasırgalardan zarar görmesi kaçınılmaz olan deniz ve nehir kıyılarında derme çatma evlerinde oturan yoksul insanlarına daha korunaklı bölgelere taşınmaları için maddi destekte bulunuyor mu?
Akla gelen bu soruları daha da arttırmak mümkün. Başkan Trump, seçim kampanyasında sık, sık yinelediği gibi, görevine başlarken yaptığı konuşmada da “yeni yollar, otoyollar, köprüler, havaalanları, tüneller, demiryolları inşa edeceğiz” dememiş miydi? Alt yapısı iyice eskimiş dünyanın yegâne süper gücünün bu sıfatını hak etmek için öncelikle sadece Başkan Trump’ın dile getirdiği yatırımları değil, halkını tropikal kasırgalardan korumak ve maddi zararlarını gidermek dâhil daha birçok şey yapması gerekiyor. Ayrı bir tartışma konusu kuşkusuz ama “America first” demek özünde bu anlama gelmiyor mu?