Ana SayfaGÜNÜN YAZILARITürkiye’nin de artık bir Dreyfus davası var

Türkiye’nin de artık bir Dreyfus davası var

Nevzat Bahtiyar en geç 2026 yılında aramızda olacak neredeyse 85 milyonun desteklediği bu “güzel adam” elbette “Şeytantepe” köyüne artık dönemez, hemen herkesin komşuluk etmekten kıvanç duyacağı bu adamın komşuluğu en çok onu bu cinayetten kurtaran gazeteciler, avukatlar hakediyor.

Salim Güran: Bana bak Nevzat, biz az önce 3 kişi aynı anda Narin’in gırtlağına sarılarak onu öldürdük. Hepimizin eli için yer yoktu ama müşterek bir cinayet olması için yine de gerekli tüm işlemleri uyguladık. Bunu neden yaptık çünkü ben ve Narin’in annesi ilişki içindeydik ve Narin bizi gördü. Enes’i soracak olursan o çok modern bir Kürt genci bilirsin umursamaz böyle şeyleri. Narin öyle değil  çok bağnaz. Hem Kuran kursuna filan da gider. Her neyse biz düşündük de 3 aydır süren küslüğümüzü , alıp bu cesedi yok edersen unutabiliriz. Bu arada istersen Enes’i hiç görmemiş de olabilirsin ama hakim bey bu durumda nasıl ona da ağırlaştırılmış müebbeti verecek orasını bilemem.

Nevzat : Tamamdır

Hakim: Gereği düşünüldü….

Türk medyasının hakim olduğunu iddia ettiği kişinin 2024 yılının Aralık ayında inandığı ya da inanmış gibi yaptığı cinayetin  örgüsü aynen şu karikatürize edilmemiş diyalogda geçiyor. 

(Hakim olduğu iddia edilen zira Türk medyasında okuduğum  neredeyse hiç birşeye inanmıyorum)

Bu adalet arayışındaki ilk roundda  bürokratik zincirde herşeyi tersine çevirecek o cesur  ve adil “insan”a   maalesef denk gelemedik.

Maalesef bu emsalsiz hukuk faciasıyla mücadelede bir avuç insandan ibaretiz. Karşımızda  ise Ermeni Kırım’ından beri görülmemiş  büyüklükte ve kirlilikte bir Türk-Kürt ittifakı var.  

Bu kirli ittifakın başını Türkiye’deki en önemli demokrasi cephelerinden biri olan Diyarbakır Barosu çekiyor. 

Bu çilekeş Baro’nun adını hukukun ibretlik hikayelerinin arasına düşürenler, maalesef herşey apaçık ortadayken masum bir anneyi demir kapılar ardına itip onun  üzerine basarak politik kariyerinin ilk basamaklarını çıktığını düşünüp şuan mutluluk ve gurur içinde. 

Beceriksizliğini işkence ile örtmeye çalışan bir jandarmayı  savunan bir Diyarbakır Baro’su da gördük bu dünyada.

Nevzat Bahtiyar en geç 2026 yılında aramızda olacak neredeyse 85 milyonun desteklediği bu “güzel adam” elbette “Şeytantepe” köyüne artık dönemez, hemen herkesin komşuluk etmekten kıvanç duyacağı bu adamın komşuluğu en çok onu bu cinayetten kurtaran gazeteciler, avukatlar hakediyor.

Zaten hiçbir şekilde çocuklara ilişmeyen onları asla  öldürmeyen bu mülayim adamla çoluk çocuk kapı komşusu olmanın zararı ne olabilir ki!  

Hem Allah korusun elinizden bir kaza çıktığında “Nevzaaaaat!” diye seslendiğinizde hemen koşan yerde yatan cesedi alıp giden ve ceset ortaya çıkana değin ağzını bıçak açmama garantisi sunan bu çok yönlü komşuyu kim istemez!

Böyle bir hukuk faciası zannediyorum Kuzey Kore’de bile mümkün değildir orada bile işlenen suç sisteme karşı değilse adli vakalar daha adil şekilde neticelenir. 

Vites artıralım , devletlerin olmadığı mesela 2015 yılının Rakka’sında DAEŞ kontrolündeki bir mıntıkada bile bu hadise vuku bulsa daha adil bir sonuç olurdu. 

Durumun vahametini bu uç örnekler bile anlatamaz halde fakat henüz her şey bitmiş de değil.

Türkiye’nin Dreyfus davası asıl  şimdi başlıyor. 

- Advertisment -