Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIUzak Şehir Mardin

Uzak Şehir Mardin

Uzak Şehir Mardin Dizisinin jenerik müziği De Mardin diziden daha etkili Bestesi Rodrigo, sözleri Sezen Aksu’ya ait, şarkı Firuz’un “Beyrut” şarkısının başarılı uyarlaması. Güftesi hiç şaşırtıcı değil, kopyanın kopyası bizim oryantalizmimiz. Dizinin konusu tam bir fecaat. Aydınlanmacı modern zihin Mardin ve bölgeyi zihninde nasıl resmetmişse, diziye öyle yansıtıyor. Uzak Şehir, Mardin’in hiçbir yerinde, hele merkezde veya Midyat’ta yaşanmayan, yaşanması mümkün olmayan asparagas olayları bütün bir halkın geleneklerini aşağılayarak abartıyor, çoktan kullanma tarihi geçmiş bir modernizmi yüceltiyor. Böyle bir Mardin yok, böyle bir Midyat yok, böyle bir bölge yok!

Bu sıralarda Mardin-Midyat’ta çekimi yapılan bir dizi hayli revaçta. Diziyi çekici kılan olayın cereyan ettiği tarihi mekanlar ve konusu. “Alabora” diye isimlendirilen konak Midyat’ta. Midyat kadim zamanlarda ağırlıklı olarak Süryanilerin yaşadığı yerdi, Müslümanlar ise hemen yakınında Estel’de yaşarlardı. Zaman içinde Süryanilerin göç etmesi ile modern kent modelinin benimsenmesi ile iki yerleşim alanı birleşti, Estel unutuldu, Midyat öne çıktı.

Midyat, Kızıltepe gibi gelişmekte olan bir ilçe, aslında il olmayı hak ediyor ama Mardin, Batman ve Şırnak arasında ve her üç ile pek uzak olmadığından Mardin’e bağlı bir ilçe konumunda.

Mardin’e bağlı ilçe olması demografik ve mimarinin tabiatına daha uygun zira hala korunmakta olan birkaç mimari yapısı ile Mardin’e benzemekte.  Mardin’de harikulade mimari değeri olan yapıların taşları Midyat’tan getirilrmiş. Zekiye teyzemin kocası Cemal amca bir taş ustasıydı en iyi taşların Midyat’ta olduğunu söylüyordu.

Tabii ki tarihi eserler bakımından Mardin çok zengin, Kale’nin arkasında.  gözlerden uzak Melik Salih konağı var ki, ne Mardin’in merkezinde ne Midyat’ta eşi benzeri yok. İnşaallah yapımcılar bu güzelim konağa dadanıp da dokusunu bozmaya kalkışmaz.

Birkaç medeniyet ve mimari kültür şehrin farklı yerlerinde kesişmektedirler; Asur, Roma, Pers etkileri varsa da ağırlıklı çizgi Arap-Türk karakterde, Artukoğulları şehrin bugünkü zenginliğinin oluşmasında büyük katkılarda bulunmuş. 

Şehrin ilginç karakterine dikkatlice bakıldığında yoksullarla zenginler arasında görünür mesafe gözükmez. Modern kent gecekondularıyla tanınır, 1950’lerden sonra gecekondu yeni bir toplumsal sınıfın teşekkülünde rol oynadı. Benim şehrin doğusunda (Diyarbakır Kapı) doğduğum Emineddin Mahallesi (Mişkeviyye) ile ilk okuldan sonra taşındığımız Savur Kapı (Babu’ssor) arasında harici nazarla belirgin farklar göremezsiniz.

Çoğu insana garip gelebilir ama Mardin ve Kudüs iki kardeş –neredeyse ikiz- şehir gibidirler. Mardin Gençlik Hareketi’nin iki şehrin mukayesesini yaptığı bir video var, gerçekten hayret verici benzerlik söz konusu, ben 2015’te Kudüs’e gittiğimde ben de şaşırtıcı benzerliğin farkına varmıştım.

Mardin şehir içinde gezdiğinizde zaman tüneline girmiş gibi olursunuz. Mardin bugün bir marka, turist dolup taşıyor, otellerde yer yok.

Mardin’in şansı, Cumhuriyet dönemi boyunca kendi haline bırakılması, Mustafa Kemal, Mardin’e Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nu milletvekili olarak tayin etmişti, Yakup Kadri, Mardin’le hiç ilgilenmemişti. Devletin umursamazlığı, ihmali mimarisinin korunmasını sağladı, yine de çok sayıda beton binalar o güzelim yapılara eklendi. Bence yapılması gereken 1970’ten sonra şehir merkezinde yapılmış bütün binaların yıktırılıp şehrin orijinal halinin ortaya çıkarılması.

Öteden beri şehrin merkezinde Arap nüfus yaşar ve Hanefi. İl nüfusunun yüzde 65-70’i Kürt ve Şafii. Şam Emevi Camii modelinde inşa edilen Cami-i Kebir’de hem Hanefiler hem Şafiiler bir arada namaz kılabiliyorlar, ben Camii’nin avlusundaki odalarda ders gördüğüm yıllarda Cuma namazında birlikte kılınan farz iki rekattan sonra, Şafiiler minberin sağ tarafında dört rekat Zuhr-u ahir kılarlardı.

Caminin şehrin kapak resmi olan minaresi muhteşem bir sanat eseri, amcam Emin 20 yaşlarında orada ders görürken, birgün şerefesine çıkar, çürümüş parmaklarına dayandığında minareden (48.8 metre yükseklikten) düşüp vefat eder.

Mardin , Hatay gibi farklı din, inanç müntesipleri ile birden fazla etnik grubun bir arada yaşadığı şehir. Bunu her tanımda duyuyoruz zaten.

Yazımızın asıl konusuna gelince

Uzak Şehir Mardin Dizisinin jenerik müziği De Mardin diziden daha etkili Bestesi Rodrigo, sözleri Sezen Aksu’ya ait, şarkı Firuz’un “Beyrut” şarkısının başarılı uyarlaması. Arap aleminde ünlü Firuz da aile kökeni Mardinli, Beyrut şarkısı herkesin dilinde. Şarkıyı De Mardin’i Nazlı Bilginer okuyor. Güftesi hiç şaşırtıcı değil, kopyanın kopyası bizim oryantalizmimiz. Ne ilgisi varsa “Nemrut’un çileli yıldızı/kadınlarının daha kızken ağarırmış kan kınası gür saçları/Aklarmış bütün günahları.”

Geçerli zamanın modasına uygun.  Hangi mitolojide Nemrut’un kızları çileli! “Nemrut’un çileli kızları” hanım ağa olur da Sadakat denen musibet kadın herkese kan kusturuyor. Sadakat hanım, “çileli kız” değil, Nemrut’un dişi versiyonu! Sadakat bir yandan herkesin hayatını karartıyor, öte yandan  o pantolonlu ‘modern’ kıyafetiyle gülünç resim çiziyor. Bölgede bir kadın tipi yok, geçmişte de olmadı.

Dizinin konusu tam bir fecaat. 

Eğer Cumhuriyet’in ilk yıllarını anlatsaydı belki makul görülebilirdi. Bugün Midyat, Ömerli, Savur, Nusaybin vb. yörelerde, Mardin’in genelinde böyle bir aile tipi yok. Aydınlanmacı modern zihin Mardin ve bölgeyi zihninde nasıl resmetmişse, diziye öyle yansıtıyor. Urfa’da çekilen Karaağaç Destanı dizisi de öyleydi. Bir Paşa kadın vardı ki iki üç bin sene öncesinden kalma bir şaman, bilge mi bilge, gaypten haber verir, sırları çözer, korkuları anlamlandırır vs.

Uzak Şehir, Mardin’in hiçbir yerinde, hele merkezde veya Midyat’ta yaşanmayan, yaşanması mümkün olmayan asparagas olayları bütün bir halkın geleneklerini aşağılayarak abartıyor, çoktan kullanma tarihi geçmiş bir modernizmi yüceltiyor.  Modern hastane, Adalet Sarayı, kılık kıyafet, teknoloji ve mekan kullanımının modern tarzda olduğu mekanlarda arkaik çağlardan kalma töreler, gelenekler, aile baskısı, kan davaları sürüp gidiyor. Böyle bir şey yok, dizinin senaristleri bunları kafalarından uyduruyorlar.

Böyle bir Mardin yok, böyle bir Midyat yok, böyle bir bölge yok!

Bölgede çekilen film ve dizilerin neredeyse tümü ana tema olarak biri diğerinin tekrarı, kopyası. Batı oryantalizminin kopyası olan bir zihin bölgeyi, geleneklerini, insanlarını nasıl görüyorsa öyle gösteriyor.  Bölge bu yerli oryantalistlerce prehistorik zamanlarda yaşayan ilkeller olarak resmediliyor.

Bölge halkı artık bu dizilere içerlemekten öte tepki gösteriyor. 

Dizinin geçen hafta yayınlanan bölümünde Türkiye’nin genelinde Gazze’deki soykırım dolayısıyla boykot listesinin başında yer alan bir içeceğin dizinin iki başrol oyuncusu tarafından –üstelik en kaba tarzda- reklamının yapılması bardağı taşıran son damla oldu. Dizi büyük tepki topladı, STK’lar dizinin çekimine son verilmesini veya Midyat’tan başka yere taşınmasını talep etti. Sadece Mardin ve Midyat’ta değil, Türkiye’nin her tarafından insanlar tepki verdi,  artık diziyi seyretmeyeceğini açıkladı. 

- Advertisment -