YSK’nın İstanbul kararını beklerken, seçimlerin hemen ardından oluşan sakin, yeni gerçeği kabullenmiş gibi görünen hava, giderek değişiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kucaklaşalım”, “Türkiye İttifakı kuralım” çağrısı ortada kaldı. Çünkü MHP lideri Bahçeli, çağrıya tepkisel bir itirazla karşı çıktı. Ardından Çubuk’ta CHP lideri Kılıçdaroğlu’na karşı düzenlenen linç girişimi, “Kucaklaşma”nın kolay olmayacağını gözler önüne serdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Seçimler bitti önümüze bakalım” saptaması, adım adım şekil değiştirerek “İstanbul’da yeniden seçimlere bakalım” haline dönüştü.
AK Parti’li tanıdıklarımla konuştuğumda, parti içinde iki eğilimin varlığını hissettirdiğini görebiliyorum. İstanbul seçiminin tekrarını gerekli ve kaçınılmaz görenler bir tarafta, “Bu işi uzatmayalım” diyenler diğer tarafta. Yaklaşım farklılığı, zaman zaman, aynı kişinin değerlendirmelerinde de karşımıza çıkabiliyor. Bu açıdan değişken ve tereddütlü bir psikolojiden söz edilebilir. Önlerindeki “tamam mı, devam mı” sorusuna cevap aradıklarını görmek mümkün.
Ekonomi, dış politika, zorlu dönemlerden geçiyor. “Seçimin yenilenmesi” yönünde çıkabilecek bir kararın ne gibi sonuçlara yol açabileceğini hesaplamak kolay değil.
Çözüm uzlaşmadan çıkacak
31 Mart seçimlerinde, büyük şehirlerdeki seçmen, AK Parti’ye şöyle bir mesaj verdi: “2023’e kadar Cumhurbaşkanlığı ve Meclis çoğunluğu elinizde. Yönetme inisiyatifi sizin elinizde. Büyük şehirlerde ise yönetim ağırlıklı olarak muhalefette olmalı. Bir dengelenme ve birlikte çalışma denemesine ihtiyaç var. Uzlaşarak çalışın.”