Baykal’a kaset kumpası ardından CHP’de genel başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu’nun nasıl parlatıldığı hafızalarda. Yeni bir yıldız doğmuştu adeta siyaset sahnesinde. Vesayet medyası “Gandi Kemal” rüzgârı estirdi uzun süre. Bütün seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediler. Ancak “Gandi Kemal” rüzgârı, topluma ulaşmadan kesildi; Kemal Bey, yüzde 35 hedefiyle girdiği seçim yarışını kaybetti.
Kemal Bey’i topluma kabul ettiremediler ama CHP’ye kabul ettirmeyi başardılar. CHP, 17-25 Aralık’taki Yargı darbesi girişiminin parçası haline getirildi.
Ancak aktörler değişse de vesayet medyasının topluma siyasi aktör dayatma girişimi son bulmadı. 7 Haziran seçimlerine giderken CHP’nin yerini HDP, “Gandi Kemal”in yerini ise Demirtaş aldı. Aynı medya şimdi Demirtaş rüzgârı estiriyor. Erdoğan’ı devirmek için dün “Gandi Kemal”i piyasaya sürenler, bugün yine benzer bir hesapla yeni Türkiye’nin önünü kesmek için Demirtaş’ı öne sürdü.
Vesayet medyası, Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’ye monte etmeyi başardı, Demirtaş’ı da Kürt siyasetinin tepesine monte etmek istiyor. Ancak bunun için Demirtaş’ın yüzde 10 seçim barajını aşması gerekiyor. Vesayet medyası bunun için var gücüyle çalışıyor. Dikkat edilecek olursa eski Türkiye’nin bütün karanlık aktörleri, Demirtaş’ın arkasında saf tutmuş durumda.
* * *
Fakat siyaset bir yere kadar maniple edilebilir. Tüm medya desteğine rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nu topluma kabul ettirmeyi başaramadılar. Selahattin Demirtaş’ı da medya operasyonuyla ancak bir yere kadar taşıyabilirler. Demirtaş’ı HDP’ye kabul ettirmiş olabilirler, fakat bütün Türkiye’ye kabul ettirmeleri imkânsız.
Siyasi tarih, medya operasyonlarıyla yazılıyor olsaydı, bugün ne AK Parti hükümeti, ne Erdoğan olurdu siyaset sahnesinde. Başbakanlık koltuğu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun hâlâ “en büyük hayali” olmazdı bugün. CHP yönetiyor olurdu bugünün Türkiyesi’ni.
Kürt hareketi, eski Türkiye’nin karanlık güçleriyle kirli bir ittifak kurarak demokratik bir niteliğe sahip olmadığını gösterdi. Birazcık iktidar veya çıkar uğruna demokratik olmayan ilişkilere girilmez. Kürt hareketi, son 30 yılın kanlı tarihinde büyük sorumluluğu olan güçlerle bu kadar rahat nasıl ittifak kurabildi? Madem bu çevrelerle bu kadar rahat ilişki kurabilme yeteneğine sahipti, ne diye o zaman dağa çıkıp 30 bin insanın ölümüne yol açtı? 30 yıllık çatışmanın mimarı olan vesayet medyasıyla utanmadan nasıl kol kola girebildiler?
Kısaca: Kürt hareketi 7 Haziran seçimlerine giderken HDP’yi Kürt CHP’sine, Demirtaş’ı da “Gandi Kemal”e dönüştürerek eski Türkiye’den yana olduğunu gösterdi. Barışçı, demokratik bir vizyon üzerinden yeni Türkiye’nin kurucu unsuru olabilirlerdi; ancak vesayet güçleriyle kirli ilişkiler geliştirerek bu şanslarını teptiler. Bunun olumsuz sonuçlarının seçim sandığına da muhakkak yansıyacağını düşünüyorum. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu gibi HDP ve Demirtaş da yeni Türkiye’nin önünü kesemeyecek.