1- TRENDEN TRENE
1.a Bir ayak dünyada
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
1.b Büyükle küçüğün direnci
.jpg)
Hatta koltuk değil, alan kiralanıp sefer süresince oturma, çalışma, yatak odası gibi düzenletip yolculuk bile mümkün artık. Mesela yönetim kurulu toplantısı yapmak da, hatta yemeğe misafir ağırlamak bile; şöyle New York’a yiyip-içerek seyahate ne dersiniz? İnince Lincoln’de bir de opera izlerdik…
Otomobil de bu arada boş durmadı. İlk hamle bagajı da katarak iç hacmi büyütmekti ki büyük Amerikan ailesine has piknik .jpg)
.jpg)
Lüks geleceğin standardına denek olabildiği ölçüde gündelik yaşama dair işaret değeri taşır. Azınlığa nasip olmuş bir imkân günün birinde kârlı olup yayılıverir. Biz en son cep telefonu ve laptop’la tanığı olduk bu sürece. On yıl önce ilk ekran yüzeyli İ-phone bile ayrıcalıktı.
1.c Dört de çok, ikiyi aşma! Herkes eşine
Bir de motosiklet var; dayanıklılık ve sürat performansı yanı sıra ikinci kişi kapasitesi geliştirilerek, asi gençlik aidiyetinden çıkıp alelade çift aracı statüsüne yaklaştığını da unutmamak lazım. Hatta çiftleri otomobilin yükünden kurtaran kent-içi/yavaş Vespa türevleri de var artık.
2- METROPOLDEN ALTKENTE
Otomobilden ikili Vespa’ya geçiş konuyu ulaşım aracından yerleşmeye, hareketten durup oturmaya taşımak için en elverişli aralık. Çünkü büyüyüp metropolleşen kentlerin parçalar halinde koparak parçalı büyüme ihtiyacını mümkün kılmış otomobil daha yüzyıl .jpg)
Sandalyeleriyle bedenlerimizi fethedip, kamusaldan özele her yeri kaplamış LA’li tasarımcı çift Eames’lerin rol modelliğinde şerit aralıklarından aheste ve engelsizce giden özgür çift…
E.Howard Bahçe-şehir
Kentten kopmuş yerleşme dilimleriyle kentleşmenin teorisi geçen yüzyılın sonunda Ebenezer Howard’ın “bahçe-şehir”iyle yapılmıştı. Adındaki yeşil vurgusu bahçelerle parka işaret etse de asıl önemli etkisi kentten uzak yerleşmeyi gündeme getirmekti. Sanayi devrimi başında çevrelerini yutarak büyümüş kentler artık kendi çevrelerini üretir hale gelmişti.
Merkezi; yeşil kuşağı ve erken altkentleriyle Londra ve metrosu
Çoğu modern sosyal olgunun odağı Londra yüzyılın ortası geldiğinde çoktan salkım-saçak hale gelmişti. O parçaların çoğunda parklarla bahçeler Howard’ın hayal ettiği kıvamda değilse de kentin imarlı alanlarının uzağındaydılar. İşte o kent merkezinden uzaktaki evler birer de araba edinince, merkezdeki kentle alt-kentler arasında plan marifetiyle bırakılmış yeşil kuşağın içindeki bağlantı yolları tarifeli banliyö seferlerini aratır hale gelecek derecede doldu. Ara çözüm, çoktan sisteme dönüşmüş metro ağının uzatılmasıydı ki, çabucak yaptılar. Ama altkentin başlıbaşına bir yaşam kültürüne dönüşeceği yer karşı kıyı Amerika oldu. Downtown denen kulelerden menkul küçük ve (eskiden mahrum) yeni bir merkezin dışı tamamen o altkentlerin çepeçevre dizilmesiyle oluşmaya başladı ki başka oturacak yer de zaten yoktu. Erken kentleşmiş doğu yakası haricinde Avrupa’daki apartmanları bulmak olanaksız… Dizilerin eviyle ve bahçesiyle özdeşleşmiş karakterleri boşuna değil, asılları kıtayı kaplamış zaten. Kıta Avrupası’nın üzerinde uçarken aşağı bakınca da farklı kentlerin artık içiçe geçmiş altkent peyzajının hakimiyetini gözlemek mümkün.
Ayrı bir yazı konusu yaptığım Los Angeles’in tasvirini (https://serbestiyet.com/yazarlar/ihsan-bilgin/col-gulu-132225) bu altkentlerin en zengininden yoksuluna bitişerek bölge ölçeğinde yayılmasıyla oluşmuş bir aşırılık olarak yapmıştım. (E.Soja’nın tabiriyle kentsiz altkent.)
Los Angeles
Bu bağımsız evler konseptinin karşıt ucu transatlantik modeli, herşeyin yekpare bir bünyede toplanması da daha yüzyılın ilk çeyreğinde Le Corbusier’in Unite Habitation’uyla tasarlanmıştı. Evlerin bahçelerini blok içi teraslara taşımakla yetinmeyen Unite mahalle parkını çatısına dükkanlarını da ara katlarından birine taşıyordu. 50’lere kadar kağıt üstünde kalan bu holistic tasarım sonra Marsilya’dan başlayarak birkaç yerde yeni çeşitlemeleriyle denendi.
Teras parkı, ara-kat çarşısı ve geniş hacimli evleriyle Le Corbusier’in Marsilya bloğu.
Corbusier’in değerlerini içinde taşıyan tasarımı da kendi yaptıkları dışında bir yüzyıl standardına dönüşmeyip, kentin dışındaki konut bloklarını hoyratça büyütmenin meşrulaştırma aracı haline geldi.
Kieslowski, Dekalog
Ama Corbusier tasarımını dejenere etmek gayrımenkul kapitalizminin hoyratlığının son eşiği değildi. Yeryüzünde inşa edilmemiş yer bırakmayana kadar inşa etmekte kararlıydı. Bulabildiği en ücra kalabalık genişliği uzak doğunun Çin’ini frensizce inşaat alanına çevirdi.
Sze Tsung Leong Hong Kong
Sze Tsung Leong Beijing
Sze Tsung Leong Shanghai
Nina tower, Hong Kong



.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)

.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)