Türkiye, başarılı, başarısız; klasik, postmodern; muhtıra, e-muhtıra biçimlerinde sekiz darbe görmüş bir ülke. Darbe yabancımız değildi.
Ama 2016 yılında askerî vesayet bitmiş, ordu sivillerin kontrolünde, en son darbeci Kenan Evren’i bile uğurlamaya kimse gitmemiş diye düşünüyor, artık olmaz diyorduk.
Ama bizden kilometrelerce uzakta, bir okyanus ötesindeki ABD’de 2016 yılının ilk aylarından itibaren bizden habersiz harıl harıl bir tartışma başlamıştı; Türkiye’de darbe olabilir mi?
İlk somut işaret 8 gün sonra 10 Mart günü Washington Post’ta ABD’nin iki eski Türkiye Büyükelçisi Demokrat Mort Abramowitz ve Cumhuriyetçi Eric Edelman’ın birlikte kaleme aldıkları “Erdoğan ya reform yapsın (kendini düzeltsin) ya istifa etsin” başlıklı yazıyla geldi.
Washington’da Türkiye ile ilgili karar vericilerin ne dediklerine baktıkları bu iki karşıt eğilimdeki eski Türkiye büyükelçisi kendilerine başlık olarak (“Ya reform yap ya istifa et”) Arap Baharı’nda sık sık Esad ve Mübarek için duyduğumuz bir kalıbı seçmişlerdi.
İki gün sonra bu kez Rusya devletinin sözcüsü Sputnik’in İngilizce sitesinden benzer bir ses yükseldi. Sputnik’te 12 Mart günü çıkan başyazının başlığı şöyleydi: “Erdoğan açmazı: Türkiye’de bir askerî darbeyi ne başlatabilir?”
Türkiye’de neredeyse kimsenin gündeminde değilken dünya Türkiye’de darbe olup olmayacağını tartışmaya başlamıştı artık.
Türkiye’de bu tartışmanın sesi, daha az itibarlı olduğu için çok daha açık sözlü olabilen eski Pentagon görevlisi, neocon Michael Rubin’in yazısıyla duyuldu: “Türkiye’de bir darbe olabilir mi?” Tarih 21 Mart 2016’ydı.
Darbe tartışmasının başladığı tarih de ilginçti. Mart ayı sonunda dünya liderlerinin katılacağı bir zirve için ABD’yi ziyaret edecek Erdoğan’ın işleri düzeltme ihtimali olan gezisinden bir süre önce…
7 Nisan 2016’da bu kez yine bir cemaat gazetesi olan (Moon Tarikatı tarafından kurulmuştu) muhafazakâr Washington Times’ın ödüllü uzman Pentagon ve Dışişleri muhabiri Guy Taylor imzalı bir haberiyle: “Erdoğan darbe tehditini kullanarak gücünü artırıyor, muhalafeti eziyor”
Washington Times’ın Pentagon muhabirinden sonra topu bu kez Wall Street Journal’ın eski Pentagon yeni İstanbul muhabiri Dion Nissenbaum aldı: “Türk ordusunun nüfusu yeniden artıyor” başlıklı haberin tarihi 19 Mayıs 2016. Darbeye 2 aydan az kalmıştı.
Ama haberin en ilginç kısmı Türkiye’de darbe tartışmalarının ele alındığı kısımdı.
Özellikle de adı verilmeyen bir kaynağa dayandırılan şu iddia:
“Konuya yakın isimlerin aktardığına göre Türk ordusunun etkisini yeniden inşa etmesi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda generallerin, Erdoğan’ı devirmeye çalışabileceği endişeleri de doğdu” (Çeviri: BBC Türkçe)
ABD dış politikasının düşünce merkezlerinden, 90 yıllık yarı resmî Amerikan Council on Foreign Relations’ın dergisi Forreign Affairs, 30 Mayıs 2016 günü Gönül Tol imzalı bir analiz yayınladı. Başlık: “Türkiye’nin gelecekteki darbesi.” Darbeye 45 gün kalmıştı. Fena bir tahmin sayılmazdı.
Yazının yayınlanmasından sonra yazıda bahsedilen darbe şartlarından birinin daha Vezneciler ve Havalimanı saldırılarıyla gerçekleştiğini hatırlayalım.
Ve darbeden bir ay önce. Profil iyice yükseliyor. Bu kez kalemi eline alan Clinton dönemindeki dışişleri bakanları Warren Christopher ve James Baker’in danışmanı, Bush’un başkanlık döneminde yardımcısı Dick Cheney’in Orta Doğu danışmanı, ikinci dönemde ulusal güvenlik danışmanı olan John Hannah. Son pozisyonu ise Washington’daki Likud’a yakın İsrail lobisi Foundation for Defence of Democracies’in yönetim kurulu üyesi.
Yazının başlığı yine iddialı: “Erdoğan gibi bir problemi nasıl çözebilirsiniz?” Meşhur sözle başlıyor yazı: “Houston we have a problem.” Sonra da Erdoğan probleminden demokratik yollarla baş edilemeyeceğini anlatıyor eski diplomat ve devam ediyor:
“Kabul etmek gerekir ki ancak olasılığı düşük gerçekten kara kuğu denecek ender bazı olaylar Erdoğan’ı devirebilir. 2013 Gezi Parkı benzeri uzun süre milyonlarca vatandaşın uzun süreli sokaklarda sürdüreceği barışçıl eylemler onu durdurabilir. Erdoğan’ın despotizmine ve anayasayı yok saymasına karşı yükselen kitlesel muhalefetle birleşmiş bir çeşit askerî müdahale de en baştan yok sayılmamalıdır.
Darbeye bir ay kalmıştı.
Peki ne olmuştu da ABD’de birden bir Türkiye’de darbe tartışması çıkıvermişti. Bu konuşan ama adları verilmeyen Türk ve Pentagon kaynakları kimdi? Hangi kaynaktan bu darbe olabilir iddiası piyasaya sürülmüştü.
Bu soruların cevaplarını gazetecilerden çok savcılar ve Meclis’e kurulacak darbeyi araştırma komisyonu aramalı…
Herhalde darbeyi önceden muştulayan bütün bu Türk ve yabancı analistler, darbe gecesi aranan ABD Genelkurmay Başkanı da 240 insanın öldürüldüğü, Meclis’in bombalandığı darbeyi soruşturan savcılar ve siyasetçilerin nazik davetlerine icabet ederler…