ders vermeden konuşmayı
öğreniyorum doğadan,
ders vermeden
ve kendini bırakıp,
başkaları için hisse çıkarmadan,
derenin kumlarla, çakıllarla
yağmurun çimenle, çiçekle
konuşması gibi,
rüzgârın, geçip giden
kavimlerin sesiyle
yolun taşıyla toprağıyla
konuşması gibi…
ve kiraz ağacının,
elini ağzına tutaraktan
fısıltıyla konuşması gibi
badem ağacıyla,
badem ağacının da,
ağzıyla, diliyle değil,
gamzeleri ve kirpikleriyle
kiraz ağacına,
sus! demesi gibi,
sus ve dinle – çalıların dibinde
bir melek ötekine,
insanın işlerinden bahsediyor,
kafasındaki planlardan,
yüreğindeki yaralardan….
1 Ekim 2009