Putin ve çevresi “Saray sonrası”na hazırlanıyormuş. ABD'den aynı yönde çok güçlü sinyaller geliyormuş. Tarihin akışı hızlanmışmış.
Bazen siyasi analiz temenniye karışıyor, bazen de “iyi haber alan kaynaklardan” aldıklarını sandıkları duyumlara. Tam olarak ne olacağını onlar da bilmiyor belki, ama hasretle bekliyorlar. Bahar gelecek, “bişey” olacak ve sevmedikleri Erdoğan’dan kurtulacaklar.
İyi de ne olacak? Sihirli bir değnek mi değecek? ABD darbe mi yaptıracak? Muhtıra mı verdirecek? Rusya ile beraberce işgal mi edecek? Devrim mi olacak? Uydu mu düşecek?
Seçimler yaklaşmış falan değil. Üç vakte kadar bir erken seçim veya “erken cumhurbaşkanlığı seçimi” de görünmüyor.
O halde ne olacak.
Bir an için bu acınası temennileri gerçek kabul edelim, bunları söyleyenler, aslında siyasetin siyaset dışı bir yolla kesintiye uğrayacağını, birilerinin/bir devletin/devletlerin operasyon yapacağını, halkın seçtiği iktidarın gayri meşru yollarla alaşağı edileceğini de kabul etmiş oluyorlar.
Ahlaksız beklenti
Öncelikle şu tespiti yapalım:
Eğer bunu başarırlarsa, ülkenin yönetimi, nihai buyurma yetkisi, bunu sağlayan güce geçecek. Sahnenin önünde kim olursa olsun, aslında ülke fiilen işgal edilmiş olacak. Ondan sonra yaşanacak her şey, onu gerçekleştiren iradenin kontrolünde olacak.
Erdoğan’dan kurtulmak için değer diyebiliyorlar mı?
Bir kesime egemen olan ruh haline bakınca, galiba cevabı hepimiz biliyoruz.
Tıpkı bir “kaset operasyonu” ile liderliği değiştirilen CHP’nin durumunda olduğu gibi.