Ana SayfaYazarlarKolombiya barış sürecinde son dönemeç

Kolombiya barış sürecinde son dönemeç

 

Türkiye’deki Çözüm Süreci ile aşağı yukarı aynı dönemde başlayan Kolombiya barış süreci, Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri FARC’ın münferit eylemleri nedeniyle zaman, zaman kesintiye uğramış olsa da, son dönemece girmiş bulunuyor. Bu başarıda, muhalefetin, tesadüf kuşkusuz ama Çözüm Sürecimizin mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi “diktatör” olmakla suçladığı Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’un bu konudaki kararlılığının yanı sıra, FARC’ın bu süreci PKK gibi torpillememiş olmasının rolü var.

 

Kabul etmek gerekir ki terör eylemleriyle Havana müzakerelerinin bugüne kadar tam altı kez kesilmesine neden olmasına karşın, FARC, PKK’nın 7 Haziran öncesinden başlayarak yaptığı gibi, sürecin mimarı Santos’u devirmek gibi mantıksız bir hedefe yönelmedi. Ayrıca bu süreci PKK gibi çöpe atmadı ve son Ankara bombalı saldırısında olduğu gibi, kör terör eylemlerine de girişmedi.

 

Türkiye’dekinden oldukça farklı olan ve genel olarak olumlu çizgide ilerleyen Havana barış müzakerelerinde kat edilen mesafeyi zaman, zaman yazılarımda aktarıyorum. Konuyu izleyen okurlar, tarafların beşinde mutabakat sağlanmış altı gündem maddesi üzerinden yürüyen barış müzakerelerinde nihai anlaşmanın 23 Martta imzalanması ve akabinde halkoyuna sunulması hususunda anlaşmış olduklarını hatırlayacaklardır. FARC’ın silah bırakması ve militanlarının topluma kazandırılması gibi oldukça çetrefilli son fasılda yürütülen müzakerelerin bu tarihe kadar tamamlanması ve nihai anlaşmanın imzalanması olasılıkla mümkün olmayacak gibi görünüyor.

 

Sorunun çözümünde eksik olan son nokta

 

El País gazetesi önceki gün Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’la yapılan bir söyleşi yayımladı. Söyleşiyi yapan Juan Lafuente’nin ilk sorusu da, FARC’ın önerisi doğrultunda, nihai barış anlaşması için 23 Mart yerine yeni bir tarih belirlenip belirlenmeyeceği oldu. Santos bu soruya cevaben anlaşmanın 23 Marta kadar tamamlanmasına çalışılacağını ama bu tarihe uymak için de kötü bir anlaşma imzalamaya hiç niyetleri olmadığını söyledi. Yeni bir anlaşma tarihi vermek istemediğini belirten Devlet Başkanı, anlaşmayı mümkün olan en kısa sürede imzalama arzusunda olduklarının da altını çizdi.

 

Bilindiği gibi, Juan Manuel Santos Havana müzakerelerine başlarken iki temel ilkeyi ortaya koymuştu. Bunlardan birincisi FARC’a güvenmediği için müzakerelerin “karşılıklı” olarak nitelenebilecek bir ateşkese bağlanmaması, başka bir deyişle sadece FARC’ın terör eylemleri yapmaması; ikincisi ise nihai anlaşma imzalanana kadar üzerinde mutabık kalınan fasılların hukuken geçerli sayılmamasıydı. Bu süreci başlatırken bu iki ilkeyi benimsediğini belirten Santos, FARC’ın her terör eylemi ertesinde de müzakereleri askıya almıştı.

 

Müzakerelerde bugüne kadar toprak reformu, siyasete katılım, uyuşturucu kaçakçılığı, adalet ve kurban yakınlarının mağduriyetlerinin giderilmesi fasıllarında uzlaşmaya varıldı. Bunlar arasında “adalet” konusunda varılan uzlaşma çok tartışılan bir konu oldu. Elleri kana bulaşmış sorumluluk sahibi yöneticileri dışında, FARC militanlarının cezalarını cezaevine girmeden çekmelerini öngören geçiş dönemi adaleti (justicia transicional) kamuoyu nezdinde pek destek görmedi.

 

Mükemmel bir barış anlaşmasının var olmadığını savunan Başkan Juan Manuel Santos, geçiş döneminde adaletin olağan işleyişine göre biraz daha gevşek olmasını kaçınılmaz gördüğünü söylüyor. Önemli olanın, tarafların ağır insanlık suçu işlemiş sorumluların yargılanması ve cezalandırılması hususunda uzlaşmaya varmaları olduğunu vurguluyor. Peki, ya FARC’la varılacak nihai anlaşma halkoyuyla onaylanmayacak olursa?

 

Nihai anlaşmanın onaylanması

 

Bu konu Kolombiya’da bir yıldır tartışılıyor. Hukuki açıdan değerlendirildiğinde, Havana anlaşmasının yürürlüğe girmesi için halkoyuna sunulma zorunluluğu yok. Devlet Başsavcısı Eduardo Montealegre, Ocak 2015’te yaptığı açıklamada referandumun anayasal ve yasal bir zorunluluk olmadığını belirtmişti. Hukuken anlaşmanın Meclis tarafından onaylanması yeterli ama özellikle Başkan Santos ve Havana’daki FARC müzakere heyeti Başkanı Iván Márquez, anlaşmayı referanduma sunmanın demokratik açıdan önemini daha o zaman vurgulamışlardı. Bugün nihai anlaşma konusunda, olasılıkla Hazirandan önce, halkoyuna gidilmesi, “barış için plebisit” (plebiscito por la paz) yapılması kesinleşmiş durumda.

 

Başkan Santos, yukarıda yönelttiğim soruya karşılık, “halkın bir bölümü hâlâ FARC’ın bu anlaşmayı imzalamayacağı görüşünde” olduğunu söylüyor. “Anlaşma imzalanırsa halkın sadece anlaşmaya onay vereceğine değil, ayrıca bunu çok büyük bir çoğunlukla yapacağına inandığını” vurguluyor.  Bir soru üzerine, barışın artık geri dönülmez bir yola girdiğine, BM Güvenlik Konseyi, FARC’ın silah bırakma sürecinin bir uluslararası kurul tarafından gözlemlemesine oybirliğiyle onay verdiği zaman inandığını belirtiyor. Santos, başka bir soru üzerine, müzakere sürecine baştan beri karşı çıkan siyasi rakibi Álvaro Uribe’nin anlaşmayı desteklemesini arzu ettiğini, o zaman bu barışın herkesin barışı olacağını, ama barışa Uribe’li veya Uribe’siz mutlaka varılacağını söylüyor.  

 

Diktatör yakıştırması

 

Eski Devlet Başkanı Senatör Álvaro Uribe, Başkan Juan Manuel Santos’u diktatör olmakla suçluyor; tıpkı Türkiye’de ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu sıfatı yakıştırdığı gibi. Uribe’nin, 21 Eylül 2015 tarihinde Santa Rosa de Osos’ta yaptığı konuşmada Santos için söylediği oldukça ağır sözler şunlar: Kolombiya’da geçen yüzyıldaki tek diktatörlük General Rojas Pinilla diktatörlüğüydü. Ama bu diktatörlük, tüm aşırılıklarına ve güçlüklerine karşın Santos’un bugün varmakta olduğu aşırılığa ulaşmamıştı.”

 

Uribe’nin bu sözlerle Başkan Santos’u, FARC’la varılacak anlaşmaları, Kolombiyalıların fikrini almadan yürürlüğe koymak için anayasada değişiklik yapmak istemekle suçluyor. Bu,  anlaşmanın yukarıda belirttiğim gibi halkoyuna sunulacağı kesinleştiği için doğru değil. Uribe söz konusu açıklamasından iki gün sonra da bu kez Santos’un BM Genel Kurulu toplantısına katılmak üzere New- York’a giderken Havana’ya uğrayarak müzakereci heyetlerle görüşmesi üzerine, milliyetçileri tahrik etmek amacıyla “yakın olan barış değil, FARC’a teslim olmak” çıkışında bulunmuştu.  

 

İlginç olan bir başka husus, Uribe’nin sürekli olarak Santos’un dış politikasını eleştiriyor olması. Bu konuda da milliyetçilere oynayan Uribe, Başkan Santos’a, sol iktidarlara sahip komşu ülkeler Venezuela ve Ekvator’la iyi ilişkiler sürdürdüğü gerekçesiyle yükleniyor. Tolima’da yaptığı bir konuşmada “Santos, Maduro gibi bir diktatörü, marulla ehlileştirilmek istenen bir kaplan gibi idare etmeye kalkıyor. Kaplan bir etobur olduğunu hatırlıyor, pençeyi atıyor”.

 

2014 Başkanlık seçimlerinde, FARC ile başlattığı barış sürecini savunarak, Uribe’nin adayı Zuluaga karşısında yüzde 51 oyla seçilen Juan Manuel Santos, kendisine yapılan diktatör yakıştırmasına son derece saçma bulduğu için gülüp geçtiğini söylüyor. Görevi 2018 yılına kadar devam edecek olan Başkan Santos’un bu süreci yürütürken karşılaştığı güçlükler görüldüğü gibi az değil. Ama O bugüne kadar 220 bin kişinin yaşamına mal olmuş 50 yıllık bir savaşı bitirerek Kolombiya tarihine geçmeye hazırlanıyor. Diktatör değil, kararlı bir barış adamı olarak elbette.      

- Advertisment -