Muhalefet partileri seçmeni etkilemek için her şeyi vaat ediyorlar ama vaat edemedikleri tek şey siyasi istikrar. Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu en önemli şeyi, söylem düzeyinde dahi dile getiremiyorlar. Emekliye ikramiye, işçiye yüksek ücret, çiftçiye ucuz mazot, vatandaşa aylık maaş bağlamayı vaat ediyorlar fakat ülkeyi büyüyen, sağlam bir ekonomiye, siyasi istikrara nasıl kavuşturacaklarını nedense bir türlü anlatmıyor.
Oysa Türkiye'nin son 13 yılda yakaladığı ekonomik ve siyasi istikrarı, muhalefet partileri de sahiplenmek ve korumak zorunda. Çünkü ülkenin en değerli birikimi bu. Partiler arasındaki seçim rekabeti, istikrarı daha ileri bir noktaya taşıma konusunda olabilir ancak. AK Parti'ye karşı sert bir siyasi mücadele verilebilir, muhalefet partilerinin varlık gerekçesi de biraz budur; ancak iktidar partisine karşı verilecek siyasi mücadele, ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarını da içermeye başladığı an ciddi tehlikeler baş gösterir.
* * *
Muhalefet, 17-25 Aralık Yargı darbesini iktidar partisine karşı 30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinde "rüşvet ve yolsuzluk" suçlamasıyla kullandı. CHP, AK Parti'yi devirebilmek için ülkenin ulusal güvenliğine tehdit olan bir yapıyla işbirliği yapabildi. İktidar partisini zayıflatacağı umuduyla Türk ekonomisine yönelik operasyonları destekledi. Devletin dağılmasına yol açacak siyasi girişimlere arka çıktı. Eğer CHP, 30 Mart'ta seçmenleri etkilemeyi başarsaydı, siyasi istikrarı sarsacak büyük bir kaosun kapısını da aralayarak Türkiye'yi, Mısır ile Ukrayna'da olduğu gibi korkunç bir darbe ortamına sürükleyecekti. Ortada ne ekonomik ne de siyasi istikrar kalacaktı. Geriye dönüp baktığımızda CHP ve paralel yapının, 30 Mart seçimlerinde başarısız olmasının Türkiye için ne kadar önemli olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
* * *
Batıda muhalefet partilerinin seçim başarıları yeni ve daha iyi gelişmelerin başlangıcı olur. Biz de en kötü senaryo muhalefetin başarısı; ekonomik ve siyasi istikrar, bu başarıyla pekişmeyecek, aksine bozulacak.
CHP ve Cemaat ittifakına HDP'nin de eklenmesiyle Türkiye için 30 Mart konjonktüründen daha büyük bir tehlike oluştu. AK Parti'ye karşı uluslararası istihbarat örgütlerinin yönlendirdiği Cemaat ile işbirliği yapmakta sorun yaşamayan CHP, 7 Haziran seçimleri öncesi de PKK/HDP'yle ortak hareket etmekte zorlanmadı. Fakat MHP'nin de dışarıdan desteklediği bu ittifakın ciddi bir meşruiyet sorunu var. Zira bu ortaklık, paralel yapıdan PKK'ya ve DHKP-C'ye kadar uzanan demokrasi dışı odakların kirli işbirliğini ifade ediyor. Bu ittifak, seçmenlerin çoğunu etkilemeyi başarırsa 7 Haziran'da bu ülkenin istikrarı ve siyasi birliği büyük bir darbe alır.
* * *
AK Parti, sandıktan yeni Türkiye'yi kuracak desteği alabilirse muhalefetin tehdit gücü ortadan kalkar, ülke ekonomisi güvenle büyür, siyasi istikrar artar. Muhalefet partileri, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi sadece ülkenin çıkarlarına hizmet eden siyasi yapılara dönüşür.
Bu nedenle 7 Haziran seçimleri en az 30 Mart seçimleri kadar büyük bir önem taşıyor. Türkiye için ya güçlü bir istikrar dönemini başlatacak ya da bölünme sürecini hızlandıracak.