Bir yandan seçim sonuçlarının sosyolojik ve ideolojik tahlili yapılırken toplumun gözü esas olarak gelecekte. Önümüzde çeşitli koalisyonlar ve erken seçim alternatifleri var. Gidilecek yönü belirleyen en önemli etken ise yine seçim sonuçları. Çünkü bu sonuçlar bir sonraki muhtemel seçimin sonuçlarını ima ediyor. 2015 Genel Seçimi nedenleri ne olursa olsun iki ufak parti MHP ile HDP’nin başarısının altını çizdi. Bu başarıyı sağlayan etkenlerin kısa vadede değişmesi zor ama istikrar kaygısı MHP’nin birkaç puanını AKP’ye döndürebilir. Ancak AKP’nin bir erken seçim zorlamasının daha elverişsiz bir sonuca razı olma ihtimalini ifade edeceği de açık. Diğer taraftan CHP’nin avantajlı çıkma ihtimali hiç yok. Böyle bir ortamda ülkenin iki büyük partisinin zararlı çıkabilecekleri veya anlamlı bir kazanç sağlayamayabilecekleri bir seçime ‘evet’ demeleri kolay değil.
Dolayısıyla Türkiye’nin bir koalisyona yöneleceğini öngörebiliriz. Karşımızda dört alternatif var. Bunlardan biri AKP karşıtlarının birleşmesi ki ancak HDP’nin dışarıdan vereceği destekle mümkün gözüküyor. Aksi halde bu parti bütün ışıltısını birkaç ayda yitirebilir ve kaçınılmaz olan bir erken seçimde yeniden baraj altına iner. Öte yandan uzaktan destek senaryosunda bile HDP parçası olmadığı bir merkezci siyasetin payandası olacağı ölçüde kendi Kürtlerini ‘emanet’ haline getirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bu koalisyonun hayata geçmesi, ancak sonuçtan ‘buruk bir sevinç’ duyan Kandil’in HDP’yi araçsallaştırması ile olabilir ki bu da pek olası gözükmüyor.
Geriye kalıyor AKP ile diğer partilerden birinin koalisyonu. Anayasa sürecinde iki partinin birbirine yakın önerilerini hatırlayanlar bir AKP/HDP koalisyonu hayal etseler de, AKP’nin çok başlı, kendi içinde tutarsızlıklar taşıyan ve her an kural dışı, enformel kanalları siyasete tahvil etmeye alışmış bir HDP’nin riskini taşıması gerçekçi değil.
Dolayısıyla aslında iki koalisyon ihtimali bulunuyor. AKP ile CHP’nin yan yana gelmesine Batı dünyası ve laik burjuvazinin çok hevesli olacağı ve erken seçim istemeyecek CHP’nin de bu ihtimale yakın duracağı belli. Bu işbirliğinin uzun vadeli ve kalıcı bir yeniden yapılanma için yararlı olduğu da düşünülebilir. Ne var ki CHP ‘içi boş’ bir parti olma konumundan çıkamadı ve kaybetmiş reel bir sosyolojinin siyaset alanındaki köpüğüne dönüştü. Bu fazlasıyla dış etki altında kalma temayülü gösteren, oynak bir zemin. Bu koalisyon sonrasında her iki partinin de oy kaybetmesi şaşırtıcı olmaz.
Son alternatif olan AKP/MHP koalisyonu ise her açıdan daha gerçekçi gözüküyor. Taraflar birbirini tanıyor, sosyal ve kültürel taban birçok yerde neredeyse iç içe. MHP bürokrasi deneyimi ve uzantısı olan bir parti ve AKP ile işbirliğinin onlara uzun vadeli bir devlet imkânı vereceğini hesaplayacaklardır. AKP ise kendisinden daha devletçi bir ortakla yürümenin rahatlığını kullanmak isteyebilir. Bahçeli’nin seçim sonrası erken seçim çağrısı anlam ifade etmiyor. Çünkü seçim olup da MHP örneğin 19 alsa ne olacak? Yine koalisyonun eşiğine gelecekler. Eğer şu an iktidar olma imkânı varsa, bunu belirsiz bir seçim için harcamanın mantığı var mı?