Torunuma beşik yaparak geçirdim
son iki haftayı.
Hem doğacak torunum için,
hem de torunlarına beşik yapan
hevesli dedeler için
övgüler olsun sana, Allah’ım,
Senden öğrendim bu sanatı.
Bir de duam var, arzediyorum sana:
Sokakta, Suriyeli, yoksul mu yoksul bir ana
ve kucağında bir kaç aylık,
bütün bebekler gibi güzel,
ama zayıf mı zayıf
ve heyhat, bir ayağı dizinden kopuk
bir bebek gördüm bugün.
Önce düşündüm, ona da bir beşik,
hem de en güzelinden
yapabilirin, neden olmasın.
Buna hevesim, inancım
ve sanatım yeter.
Ama sonra yine düşündüm,
beşiği koyacak yerleri yok ki onların.
Dünyalarını başlarına yıktılar çünkü
Sana ve senin sanatına ihanet eden
yoldan çıkmış öteki çırakların, kalfaların.
Ben, tahtadan beşik yapabiliyorum,
kızak yapabiliyorum,
pek pek kanatlı atlar yapabiliyorum
kanatlı sözcüklerden
henüz doğmamış bebekler için, ama,
güvenli yeri ve güvenli göğü olan
bir dünya yapamıyorum, Tanrım,
çırağın bile sayılmam
o büyük ve bütüncül sanatta, senin.
Yapamadığım için de, güzel Allah’ım,
Suriyeli bebekler için
ve öteki bütün bebekler için
Sana sipariş ediyorum onu!
Dedelerinin yaptığı beşiklerde
bombalarla parçalanmadan uyuyacakları
ve kolları bacakları eksiksiz büyüyecekleri
Senin rahmetin gibi güzel,
şefkatin gibi güzel,
cennetin gibi güzel
bolluk, sevgi ve barış içinde bir dünya!…
8 Ekim 2015