Elif, İstanbul’da LGS sınavına hazırlanıyor. Deniz İzmir’de. İkisi de benim yakınlarım. 20 Haziran Cumartesi günü yapılacak sınava çok az zaman kaldığı için heyecanımız artıyor. Birkaç yıldır hayatlarını bu sınava göre düzenlediler. Hazırlıklarını, tatillerini eğlencelerini “Hangi okula girebilirim?”in gölgesinde yaşadılar.
Bu yıl sınava giren 1 milyon 600 bin gencimiz, 4 artı 4 artı 4 programı nedeniyle öğrenime bir yıl erken başlamıştı. Tam sınava girecekleri aylar yaklaşırken virüs salgını nedeniyle her şey alt üst oldu. Online eğitime geçtiler. Kendilerini bir belirsizliğin ortasında buldular. Sınava online mı gireceklerdi yoksa okulda yüz yüze mi? Yüz yüze ve kendi okullarında girecekleri anlaşıldı. Öğretmenler başka okullardan gelecekti. Deniz de Elif de çalışkan, başarılı, zeki öğrenciler. Ama sınav başka bir şey.
Bilginin ve zekanın yanında, psikolojik hazırlık da son derece önemli. Bu sınavlar eskiden ilkokul 5’i bitirince yapılıyordu. Meslek okulları, imam hatipler gibi siyasete malzeme edilen meselelerin de etkisiyle 8. sınıftan sonra yapılır oldular. Bu durum özellikle yabancı dilde eğitim yapan okulları etkiliyor. 6. sınıf yerine 9. sınıfta başlamak dil öğrenimini güçleştiriyor.
Dün Elif’e telefon ettim. Babası Dr. Mehmet çıktı. Elif yine dersteydi. Anne Dr. Sevim de birkaç günlüğüne evdeydi. Durumu şöyle özetledi:
Salgın günlerinde doktor anne ve babanın yokluğunu yaşadı. Çalışmasının karşılığını alamayacağı endişesi var. Çok seçenek var, başarırsın diyoruz.
İzmir’i aradım. Deniz’in annesi Bengi’yle konuştum. Deniz online eğitimdeydi. Okul ayrıca sınava girecek öğrencilerin eksiklerini saptayıp ona göre eğitim desteği veriyormuş. Bengi nasıl çalıştıklarını şöyle özetliyor:
Hedef, bu 1 milyon 600 bin öğrenci içinden ilk yüzde birlik bölüme girebilmek.
Bu arada dersten çıkan Deniz’le konuştum:
Son hafta çok yavaş geçiyor. Bitmek bilmiyor. Çalışmak için oturuyorum. Aklıma başka şeyler geliyor.
Elif ve Deniz gibi tam ergenlik çağında bu sınavlara hazırlananlara sabır, zihin açıklığı diliyoruz.