Bugün (23 Aralık) partisinin grup toplantısında konuşan AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş için verdiği hak ihlali kararının “bizi bağlamayacağını” iddia etti. Üstelik bu ilk değildi; 2018’de yine Demirtaş hakkında AİHM’nin verdiği ihlâl kararına karşı da “bizi bağlamaz” demişti. Hattâ “karşı hamlemizi yaparız, işi bitiririz” diye de ilâve etmişti.
Nitekim 2018 yılında AİHM’nin bir dairesinin verdiği karara karşı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devam etmesi için hızlıca başka bir dâvâdan Demirtaş’a ceza verilmiş ve böylece tahliye imkânı bertaraf edilmişti. Yani süreç bu sayede uzatılabilmişti.
Ne var ki bu defa “karşı hamle”li, “işi bitirme”li cümleler kuramadı. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire’nin verdiği karara karşı bir “karşı hamle” imkânı yok.
Önce şunu söyleyelim: 1954 yılında İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ni imzalayan, 1990 yılında da bireysel başvuru hakkını tanıyan Türkiye için AİHM kararları bağlayıcıdır.
Neden bağlayıcı?
Anayasa’nın 90. maddesi açıkça, usulüne uygun olarak yürürlüğe konmuş uluslararası sözleşmelerin yasa hükmünde olduğunu kabul ediyor. Hattâ temel hak ve özgürlüklerle ilgili sözleşmeler ile ülke yasalarının çelişmesi halinde uluslararası sözleşme hükümlerinin uygulanacağını da emrediyor.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi de Türkiye’nin usulüne uygun olarak imzaladığı, yürürlüğe koyduğu ve uyguladığı bir sözleşmedir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 46. maddesine göre, sözleşmeyi imzalayan tüm devletler AİHM’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymakla mükelleftir. Aksi halde, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yaptırım uygulaması söz konusu olacaktır.
Tüm bu ilkeler ışığında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiçbir yetkilisi ”AİHM’nin kararı bizim için bağlayıcı değildir” diyemez. Böyle bir iddianın dile getirilmesi Anayasa’yı açıkça ihlâl etmek ve hukuk devleti ilkesinden de tamamen vazgeçmek anlamına gelir.
Eğer Türkiye AİHM’nin kararına uymaz ise, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye hakkında Konsey’den çıkarmaya varana dek bir dizi yaptırıma başvurmasının da önünü açmış olacak.
Kararı teyit eden açıklama
AİHM Selahattin Demirtaş için Türkiye’de yürütülen yargı sürecinin hukuki değil siyasi olduğunu da dünkü kararının gerekçesinde izah ediyor. Özellikle Erdoğan’ın Demirtaş’a yönelik geçmiş tarihli açıklamalarını bu çerçevede değerlendiriyor.
Erdoğan’ın bugünkü (23 Aralık) grup toplantısında yaptığı konuşma da bu kararı teyit etmekte. Çünkü Erdoğan bir mahkeme kararı hakkında fikir beyan etmekten öte, hâlâ siyasi rakibini hedef almaya dönük, suçlayıcı bir söylemde ısrarcı görünüyor.