“Hahamlardan Erdoğan’a hediye…”
Bu manşeti herhangi bir gazetede görsem hiç ilgimi çekmez, hediyeyi de merak etmeyeceğim için haberin kendisini okuma ihtiyacı bile hissetmem.
Ama bu hafta Twitter’da gördüm manşeti. Ve tweet’leyen OdaTV idi! Kısa bir videoda Yahudi olduğu anlaşılan bazı kişiler Erdoğan’a bir şey veriyor (spoiler vermemek için “şey” diyorum), altında da “Detaylar için tıklayın” yazıyordu. Derhal tıkladım. Hediyeyi veya hahamları görmek istediğim için değil, OdaTV’nin bu videodan ne tür komplo teorileri üretebileceğini, nasıl çeşit çeşit ırkçılıklar yapabileceğini merak ettiğim için.
Bayram değil, seyran değil, ne hediyesi bu? Ne oluyor? OdaTV olsam ben de kıllanırdım doğrusu.
Cemaate de biraz kızdım hatta. Niye haham gönderiyorsunuz yahu? Beş tane normal adam gönderin, Yahudi oldukları belli olmasın, OdaTV’yi de gereksiz yere kaygılandırmayın!
Her neyse, tıklayınca OdaTV’nin ilgili sayfasına geçtim. Haber bütünüyle şundan ibaretti:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Türk Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı üyelerini kabul etti. Hahamlar günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Yedi Kollu Şamdan hediye etti. O anlar heyet tarafından kameraya alındı.
“Yedi Kollu Şamdan, Menora veya Şamdan Tanah’ta, saf altından yapılmış, Musa’nın vahşi doğada ve Kudüs Tapınağı’nda kurduğu portatif sığınakta kullanılan yedi lamba (yedi mum ışığı) olarak, eski İbranicede ise lamba standı olarak tanımlanmıştır. Yedi Kollu Şamdan eski çağlardan beri Yahudiliğin bir sembolü olmuştur ve modern İsrail devletinin resmî arması üzerindeki amblemdir.”
Bu kadar!
Şaşırdım doğrusu. Ne fırsatlar kaçırmış OdaTV editörleri! Salt “Hahamlar İttifakı” ifadesi bile ne kadar verimli olabilirdi; neler neler anlatılabilirdi “haham” ve “ittifak” kavramları çerçevesinde. OdaTV okuyucuları bu ittifakın dünyayı ve özellikle Amerika’yı kontrol ettiğini elbet bilir. Çok uzun zamandır Türkiye’ye çengel attıklarının da kuşkusuz bilincindedir. Ama bu elîm gerçekleri zaman zaman tekrar vurgulamanın ne zararı olabilir ki?
Acaba başka yayın organları hahamların sunduğu bu fırsatı gereğince değerlendirmiş mi diye bakmak geldi sonra aklıma. Küçük haber sitelerinin hepsi aynı iki paragrafı birbirlerinden almış, ama haberin kaynağını nihayet buldum: Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesi. Orada yedi kollu şamdan hakkındaki gereksiz bilgiler yok, Erdoğan’ın zavallı hahamlara yaptığı uzun bir konuşmanın videosu var.
Konuşma aslen, tahmin edileceği gibi, İsrail’e gönderilen ekonomik ve diplomatik işbirliği mesajları içeriyor: “İsrail’le ekonomi, ticaret ve turizm alanındaki ilişkilerimiz ilerlemektedir… bunun ortak menfaatimize olduğuna inanıyorum” vs, vs.
Ama Yahudi bulmuşken şu sözleri de söylemiş Erdoğan: “Irkçılık gibi, antisemitizm gibi, farklı dinden olana tahammülsüzlük gibi gayri insanî fikirlerin bu topraklarda zemin bulmasına izin vermedik, vermeyiz. İslam düşmanlığını nasıl bir insanlık suçu olarak görüyorsak antisemitizmi de aynı şekilde insanlık suçu olarak görüyoruz… İnsanı inancından veya etnik kökeninden dolayı ötekileştiren hiçbir yaklaşımı kabul etmiyorum… Günlük siyasî tartışmaların farklı inançlara mensup vatandaşlarımızı olumsuz etkilemesine asla müsaade etmedim, etmem.”
Cumhurbaşkanı bu söylediklerine kuşkusuz inanıyordur.
Bu güzel inancı sarsmayayım, ama iki küçük anekdot anlatmak isterim.
Birincisi şu: Adamın biri geçenlerde Cumhurbaşkanı’na hakaretten mahkûm oldu. Mahkeme, herifi önce 10 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı, sonra bunu 7000 lira para cezasına çevirdi.
Cumhurbaşkanı’nın avukatı sanık hakkında, “Yaptığı açıklamalarla Cumhurbaşkanımıza karşı onur, şeref ve saygınlığını rencide edici ifadeler kullanmış, kişiliğini, saygınlığını ve itibarını hedef almıştır” dedi.
Neydi hakaret?
Adam sosyal medyada “Tayyip kendisini Müslüman gösteren bir Yahudidir” yazmıştı.
Yani Bursa 23. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ve Cumhurbaşkanı’nın avukatı Hüseyin Aydın’a göre “Yahudi” ifadesi kişinin “onur, şeref ve saygınlığını rencide eden” bir hakaretti.
Merak ettim, Cumhurbaşkanlığı tarafından “Sayın Erdoğan Müslüman olabilir, Yahudi olabilir, kimse kimsenin dinine karışamaz” şeklinde bir cevap yayınlansa daha iyi olmaz mıydı?
İkincisi de şu: Geçen ay yabancı bir çift İstanbul’da gezer ve fotoğraf çekerken bir ihbar sonucu gözaltına alındı.
Gazetelere göre, Natali ve Mordi Oaknin çifti Çamlıca Kulesi’ndeyken kule çalışanlarından biri İsrailli çift ile bir Türk vatandaşının pencerelerden “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konutunun fotoğraflarını çekip birbirlerine gösterdiklerini” ihbar etmiş.
Çift gözaltına alınmış, sonra savcılık tarafından “askerî ve siyasî casusluk” suçlamasıyla tutuklanmış. İsrailli bir avukat, herhalde Türkiye’yi hiç bilmediği için, olayı “tuhaf” bulduğunu belirtmiş.
Merak ettim, söz konusu çift İsrailli değil de Fransız olsaydı ipe sapa gelmez bir ihbar nedeniyle gözaltına alınır mıydı, tutuklanır mıydı, “casusluk” suçlamasına maruz kalır mıydı?