Bugün 8 Mart. Erkek egemen dünyada kadınlar, eşitlik, hak, hukuk için mücadelelerini sürdürüyor.
Ukrayna’da çocuklarıyla el ele evlerini kentlerini terk ederek kaçmaya çalışan kadınlar Rus füzeleriyle vuruluyor. Bugün kadınların eşitlik için mücadele günü. Kadınlar geçmişe göre yıllar içinde zorlu mücadelelerle önemli bir farkındalık yarattı. Bu farkındalık, erkek egemenliğini geriletirken gerilimi de artırdı.
Erkekler, kendilerine karşı gelen, itiraz eden kadınlara, şiddetle karşılık veriyor. Çıkarılan kanunlar ve uygulamadaki zaaflar kadınları kırılgan hale getiriyor. Devlet, bütün kurumlarıyla erkek egemen kültürün uygulayıcısı ve devam ettiricisi durumunda.
Yani devlet hâlâ erkek. Kendi tecrübemizden biliyoruz, demokrasi gerilerken kadın hakları da geriliyor. İstanbul Sözleşmesi’nden erkek eliyle çekildik.
Avrupa Birliği uyum yasaları nedeniyle kadınlar lehine kazanılan haklar, sistem otoriterleştikçe değişik yollarla uygulanamaz hale getiriliyor. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun açıkladığı, “Türkiye’de Kadın Hakları İhlalleri Raporu”ndaki rakamlar, medeniyet ve demokrasiye uzaklığımızı gösteriyor. 2021 yılında en az 165 kadın işçi, iş cinayetlerinde, en az 339 kadın da erkekler tarafından öldürüldü.
Erkekler en az 793 kadına şiddet uyguladı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak, kadınlar aleyhine adımlar atıldı. Pandemi ve onun tetiklediği işsizlik, kadınları daha çok etkiliyor. Pandemi döneminde kadınlar daha fazla işsiz kaldı, eve kapanma erkek şiddetini artırdı. ILO’ya göre kadın istihdamının yüzde 4.2’si, erkek istihdamının ise yüzde 3’ü salgın nedeniyle azaldı.
Uygarlık ve kadın
Almanya’da iki sene kaldıktan sonra (1990-1992) İstanbul’a döndüğümde, ilk izlenimim; sokakların siyah giyimli erkekler tarafından kaplanmış olduğuydu. Kapkara bir kalabalık, Eminönü meydanından Galata Köprüsü’ne yürüyordu. Kadın yoktu, renk yoktu.
Gitmeden önce böyle bir şeyi anlamam mümkün değildi. Bu farkı orada yaşayınca hissedebilmiştim. Demokrasiyle renk arasındaki ilişkiyi. Kadınların görünmesiyle uygarlık arasındaki ilişkiyi. Kaldığımız Hamburg şehri, Almanya’nın en güzel ve gelişmiş şehirlerindendi. Sokaklarında kendine güvenli, rengarenk giysileriyle kadınlar dikkat çekiyordu. Onların da erkek egemen kültürle sorunları vardı. Ama buna karşı mücadele ediyorlardı.
Edebilecek güçleri bulunuyordu. 10 yıl önce Afganistan’a gittiğimde iyice felaket bir manzarayla karşılaştım. Taliban’ın bir Amerikan müdahalesiyle iktidardan devrildiği bu ülkede Batı yanlısı rejim, kadınlara yönelik yasakları kaldırmaya uğraşıyordu.