Bilgiye bu kadar düşman, bilginin bu kadar değersiz olduğu bir dönem olmuş mudur? Açıkçası hatırlamıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan son konuşmasında Devlet Hastaneleri’nde neredeyse toplu halde yaşanan istifaları gündeme getirerek, bu kez doktorları hedefe oturttu. Neredeyse hemen her gün sağlıkta şiddetin yaşandığı ama nedense bir türlü “Sağlıkta Şiddet Yasası”nın çıkarılmadığı bir dönemde, Erdoğan’ın bu konuşması daha fazla sağlık çalışanının şiddete uğramasının önünü ardına kadar açacaktır. Kuşkunuz olmasın!
Erdoğan dün (8 Mart) istifacı doktorlar hakkında şöyle konuştu: “Hatalarımız olabilir. Bu devasa şehir hastanelerini yapanlar kim? Adeta ülkemizde hastanesi olmayan ilimiz, ilçemiz var mı? Bunları takip eden birisiyim. ‘Doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlar.’ Bu hastaneleri inşa eden biziz. Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi, maliyeti yüksek olan da sağlıktır. Ama şimdi az para veriyormuşuz. En az alan 8-9 bin en yüksek alan 25 bin. Özel sektör daha çok para verdikleri için kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum; varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz. Asistan doktorlarımızla devam ederiz. Buralar boş kalmayacak. Doktorluk gibi bir mesleği sadece paraya dayamak insani değildir.”
Erdoğan bir noktada haklı; “doktorluk gibi bir mesleği sadece paraya dayamak” gerçekten de “insani” değildir. Peki, doktorları 10 dakikada bir hasta bakmak zorunda bırakmak, performans adı altında onlara mobbing uygulamak insani mi? Sağlıkta yaşanan sorunlarla ilgili olarak, kenara çekilip hasta ve yakınlarıyla doktorları karşı karşıya getirmek insani mi? Hemen her gün ülkenin bir hastanesinde sağlıkta şiddet vakası yaşanıyor. Bu şiddeti yapanlara -cezalandırmak yerine- nerdeyse çay kahve ikram edilerek teşekkür edilecek. Sağlıkta yaşanan aksaklıklar sonucunda açık hedef haline getirilen sağlık çalışanlarını, can güvenliği dahi olmadan çalıştırmak insani mi? İki yıldır devam eden pandemi sürecinde canlarını vererek çalışan sağlık çalışanlarının konforlu bir yaşam için değil ‘aç kalmamak için’ ek ücret talep etmesini ‘aç gözlülük’ olarak niteleyip hedefe koymak insani mi?
Doktorlar sadece az para aldıkları için kamu hastanelerinden istifa etmiyor; kendilerine hak ettikleri değerin verildiğini görmek istiyorlar. Bir uzman doktorun, uzmanlık eğitimiyle birlikte kendi alanında iyi bir doktor olabilmesi için en az 10 yıllık bir deneyiminin olması gerekir. Bu istifalarla kamu hastaneleri sadece doktor kaybetmiyor, bilgi birikimini de kaybediyor. Bu doktorların yerine ‘yeni mezun doktorlar alırız’ demek o birikimi de yok saymak demektir. Binalar yaptırdık, neredeyse her ilçede yeni hastaneler yaptırdık demek sadece ve sadece betona duyulan hayranlıktır. O hastanelerde insanların sağlık sorunlarını çözecek nitelikli sağlık çalışanları olmadığı sürece o binalar sana bakar sen de ona bakarsın. Bir de giden doktorun ardından bakarsın …
Betona duyulan hayranlığın bedelini çok ağır bir şekilde ödüyoruz bu günlerde. Özellikle ülke nüfusunun büyük bölümünü tek başına barındıran İstanbul ve çevresi betonla kaplandı. İstanbul’dan Trakya’ya uzanan bereketli topraklar adeta istila edilerek betona çevrildi. Ayçiçek tarlalarının yerini apartmanlardan oluşan siteler, fabrikalar aldı. Üretim yapan çiftçiler adeta enayi yerine konularak ithal gıda ürünlerine sıfır gümrük vergileri getirildi. Limanlarda gıda yüklü gemiler bekletilirken alındı bu kararlardan bazıları. Birileri bu işlerden bir gecede büyük kârlar elde etti. Gelinen noktada “daha ucuz alabilir miyim” diyen ahalinin oluşturduğu ayçiçek yağı kuyruklarını gördü memleket. Maalesef bundan geriye dönüş de bu beton hayranlığıyla pek mümkün görünmüyor. Ülkenin doğal zenginliklerini, tarım alanlarını bu kadar hoyratça harcayan, ülkenin tarlalarına yetişen ürünler için bile ithalata mecbur bırakılan başka bir ülke daha var mıdır emin değilim…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doktorlarla ilgili yaptığı konuşmada yaptıkları hastaneleri överken, istifa eden doktorların yerine yurt dışından gerekirse doktor getirtebileceklerini söyledi. Son yıllarda artarak uygulanan ‘ithalata bağlı’ tarım politikaları nedeniyle ülkenin düştüğü durum ortada. Aynı yöntem uygulanırsa bir süre sonra ‘ithalata bağlı’ sağlık sisteminin acı sonuçlarını da görürüz. Benim burada asıl merak ettiğim, yurtdışından getirtilecek doktorlara gümrük vergisi uygulaması olacak mı? Olacaksa bu vergi sıfırlanacak mı? Başta bilgi ve deneyim olmak üzere her şeyi sıfırlamayı seven bir iktidar var karşımızda…