24 Haziran seçimlerinin sonucunu etkileyen iki temel aktör, MHP ve Kürtler oldu.
Seçimlerden önce, defalarca, Kürt oylarının sonucu belirleyeceğine dikkat çekildi. Ancak, birçok yorumcu, -ben de dahil- Kürtlerin bu kez AK Parti'ye eskisi kadar sıcak bakmadığından yola çıkarak bu değerlendirmeyi yapıyorduk. Afrin harekatının, Barzani’nin bağımsızlık referandumuna karşı olumsuz tutumun, Kürt seçmende, AK Parti’den bir uzaklaşma yaratabileceğini düşünüyorduk.
Güneydoğu’daki sonuçlara baktığımızda; iktidar partisinin oyları diğer bölgelerde dikkat çekici ölçüde gerilerken, bu bölgede gerilemediğini, yer yer bazı ciddi artışların gerçekleştiğini görüyoruz. Gerileme, HDP oylarında.
HDP'nin bu bölgedeki gerilemesinin, iki temel nedeninden söz edilebilir.
1) Partinin birçok yöneticisinin, belediye başkanının, parti kadrolarının hapiste olması, yani bir seçim enerjisi yaratabilecek koşulların olmayışı.
2) HDP’nin en etkili olduğu kentlerde, “hendek” ve “barikat” siyasetinin büyük yıkıma yol açmış olması. HDP'nin, bu tahribata karşı bir direnç gösterememiş olması.
‘Yerli’ ve ‘Milli’
Erdoğan, bu seçimlerde, MHP seçmeninin desteğini de, neredeyse eksiksiz şekilde kazandı. Öte yandan MHP, İYİ Parti nedeniyle oy kaybetmedi. 1 Kasım 2015’tekinden yüksek oy (11.1) alarak sürpriz bir sonuç elde etti. AK Parti ve MHP oyları birleşerek, Erdoğan’ı yüzde 52.4’e taşıdı.
MHP, en zayıf olduğu Güneydoğu illerinde de, oylarını artırdı. Bu artışın güvenlik görevlilerinin sayısının artmasıyla bir ilişkisi olduğu düşünülse bile, bu tablonun ayrıca incelenmesinde yarar olabilir.
Son bir kaç yıldır çözüm sürecinin kırılmaya uğramasıyla artan “milliyetçi” hava, PKK’nın “özyönetim” ilanıyla bölgede yükselen askeri operasyonlar, Afrin, Membiç hamleleri, son dönemin gözde sloganı olarak “yerli” ve “milli” vurgusunun öne çıkması; ülke genelinde, MHP’ye zemin yaratmış gibi görünüyor.