Trump’ın hayalleri suya düştü, Nobel Barış Ödülü’nü kazanamadı. Fakat ödülü kazanan Venezuelalı muhalif lider María Corina Machado ilk iş olarak Trump’ı aradı, ödülü Trump’a atfetti. Aslında Nobel’i Trumpizm kazandı. Zira Machado’nun amacı ülkesine demokrasiyi Amerikan postalıyla getirmek ve petrol kaynaklarını Amerikan şirketlerine vererek Trump’ın kalbini kazanmak. Machado’ya “cadı” diyen otokrat sosyalist Maduro’nun ise pek bir farkı yok. O da koltuk için ülkesini yabancılara, hatta Trump’a peşkeş çekmenin derdinde. Nobel’in gerçek sahibi Venezeula halkının cesur demokrasi mücadelesi olmalıydı. Ne Machado vatansever, ne de Maduro solcu, olan Venezuela’ya olacak gibi duruyor.
Türkiye gündemini sarsan “ünlülere uyuşturucu operasyonu” soruşturması, gözaltı denmeyen gözaltılarla başlamıştı. Şimdi de 19 kişi hakkında yapılan testlerin sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Ancak bu kez yalnızca test sonuçları değil, ünlülerin kullandıkları ilaçlara kadar kişisel sağlık bilgileri de ifşa edildi.
Meclis oturumlarında Kürtçe sözlerin kayıtlara “bilinmeyen bir dilde” diye geçmesi ve son olarak komisyon toplantısında Kürtçe konuşulmasına izin verilmemesi eleştiriliyordu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bazı komisyon üyeleriyle gittiği Diyarbakır’daki konuşmasını Kürtçe bir beyitle bitirdi.
2016-2023 yılları arasında Merkez Bankası Başkan yardımcısı ve Para Politikası Kurulu üyesi olam Emrah Şener, Merkez Bankası’nın ana hissedarı olduğu Bankalararası Kart Merkezi’nde (BKM) ihaleye fesat karıştırma, dolandırıcılık ve zimmet iddialarıyla yürütülen soruşturmada tutuklandı. Şener, Berat Albayrak’ın Hazine Bakanlığı döneminde uygulanmaya başlanan ve 128 milyar dolar tartışmalarına neden olan dövizi arka kapıdan kamu bankaları üzerinden baskılama politikalarının fikir babası olarak biliniyordu.
Fener Lisesi özel bir kurum değil. Kimlerin inşasında yer alan bu kurumlar ve bu kamusal alan kavramı klasik Osmanlı da değil. Modernleşme sürecinin siyasal bir projesi. İmparatorluğun ulus-devletler kurulurken hayatta kalma çabalarının, modernleşme biçiminin örnekleri. Bu tür bir mirasın dünyada başka bir örneği yok. Bu kurumların her biri çok milletli, eşit vatandaşlıkçı modern bir devlet sistemin mimarisinin bir parçası. Tıpkı yapının mimari üretimi, tasarımı gibi.
Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti neo-klasik dünyadan kopamadığı için hala kendisini bu sistemin yalnızca bir kompartımanı gibi algılıyor. Yani diğerlerini, Hıristiyanları dışlıyor, ötekileştiriyor. Oysa bu topluluklar gibi okullarının, yapılarının yalnızca geçmişin kalıntıları olarak değil, farklı bir kamusallığın biçimleri olarak tanınması, Türkiye Cumhuriyeti'nin de sekülerleşmesini sağlayabilir.