Oral Çalışlar
Rusya gibi yönetilmek ister misiniz?
Despotizmden, tek adam diktatörlüğünden, tek parti hegemonyasından, başarılı bir yönetim biçimi çıkmadı. 20. yüzyıla damga vuran sosyalizm, 21. yüzyıla gelindiğinde, bir enkaza dönüştü. Bu yaşananları hazmedemeyen birçok sosyalist aydın, önce “gerçek sosyalizm bu değildi” gerekçesine sığındı. Ancak Sovyetler Birliği Komünist Partisi yönetiminde Rusya’da yaşananlar ortaya serildikçe, umutlar iyice umutsuzluk haline geldi.
Büyükadalı orkestra şefi James Ross
James Ross, sanat kariyerine baktığınız zaman oldukça başarılı bir müzik insanı. Pandemi öncesi bir konserini izlemiştim. Ross, Oxford Üniversitesi Modern Tarih ve Müzik bölümlerinden mezun. Fransız Operası, Politika ve Basın üzerine doktora yapmış. 1998 yılı BBC Filarmoni Orkestrası Şefliği Yarışması finalistlerinden biri olmuş. Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'da on sekiz ülkede orkestra şefliği yapmış.
‘Ulu Hakan’ efsanesi sona mı eriyor?
Akşener’in Jön Türk hareketini destekleyen, onları hürriyet kahramanı olarak gören, Abdülhamit’i ise müstebit sayan yaklaşımını, sağ kesimde bir farklılaşma şeklinde okumak mümkün. Belli ki İYİ Parti’nin seçmen tabanı, MHP’den farklı bir alana yöneliyor, daha özgürlükçü daha seküler bir yaklaşımı tercih ediyor.
İlter Türkmen: Hamasete karşı sağduyu…
İşin gerçeği, batı ölçütleri içinde görevini doğru yapan, birikimli bir diplomattı. Türkiye gibi askeri darbelerle, otoriter yönetimlerle başı derde giren bir ülkenin mensubuydu. Normali savunur, çatışma ve gerilim anlarında ülkenin dış politikasının maceralara yönelmemesinde etkili olurdu. Böyle roller üstlenen çoğu insan gibi o da siyasetin sıkıntılı dönemlerinde tepkileri üzerine çekerdi. Zaman zaman da hiç istemeden, çok farklı ekiplerin içinde yer aldığı olurdu.
Sadrazamın oğlu ve idam
Daha önce bürokrat. Muhalif. Sonra sürgün. Uzun yıllar yurt dışında geçen bir hayat… Dili olağanüstü ustalıklı kullanmış ve belki birçok yönüyle hâlâ yeterince keşfedilmemiş çok özel bir edebiyatçı. Anıların bir bölümünde, tanık olduğu bir cinayeti anlatıyor. Öldürülen, o dönemin padişahı olan II. Abdülhamid’in sadrazamı Halil Rıfat Paşa’nın oğlu. Gerisini Refik Halid’ten dinleyelim.
HDP Kongresi ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığı…
“Elimizde iktidarı belirleyecek güç var, ne duruyoruz?” şeklinde bir ruh hali, HDP dışından da teşvik edilerek bir gerilim konusuna dönüşüyor. Kongre konuşmalarında Millet İttifakı temel eleştiri ve uyarı alan taraf oluyor. “Ya bizimle olursun ya da ilk turda bağımsız gireriz” diye tepkili çıkışlar devam ediyor. İşin gerçeği, Millet İttifakı’nın adayı belli olana kadar bu hava sürecek.
Boris Johnson: Putin kadın olsaydı Ukrayna’yı işgal etmezdi
NATO Zirvede ilginç ve çarpıcı değerlendirmelerden birisi Boris Johnson’dan geldi. Johnson’a göre Putin kadın olsaydı böyle bir saldırganlığa kalkışmazdı. Putin, önce kadın olmak ister miydi… Bu konuda hiç duraksamadan cevap verebiliriz. Hayır, o hakiki bir iktidar erkeği. İşgalci, infazcı, tecavüzcü bir askeri harekat yürütüyor.
HDP Kongresi ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığı…
Elimizde iktidarı belirleyecek güç var, ne duruyoruz?” şeklinde bir ruh hali, HDP dışından da teşvik edilerek bir gerilim konusuna dönüşüyor. Kongre konuşmalarında Millet İttifakı temel eleştiri ve uyarı alan taraf oluyor. “Ya bizimle olursun ya da ilk turda bağımsız gireriz” diye tepkili çıkışlar devam ediyor. İşin gerçeği, Millet İttifakı’nın adayı belli olana kadar bu hava sürecek.
HDP’yi HDP’lilere bırakın
Bazıları meseleyi kökten çözebileceğini sandığı HDP’nin kapatılması seçeneğini gözden geçiriyor. Bunu gerçekleştirmek amacıyla çeşitli senaryolar üzerinde durulduğunu biliyoruz. Göreceğiz. HDP’nin kapatılmasının ters bir tepkiye neden olabileceği, muhalefete oy vermekte tereddüt eden muhafazakar Kürtlerin de muhalefete yöneleceklerini dillendirenler var.
Karamsarlık
Evet HDP ile İYİ Parti arasında temel meselelerde sorun var ama taraflar birbirine sakin yaklaşıyor. Uzlaşılamayacak düzeyde bir durum yok mesajı veriyorlar. Ağırlıklı beklenti şu yönde: Eğer Cumhurbaşkanlığı seçiminde İYİ Parti ile HDP’nin karşı çıkmayacağı, her iki partinin de oy verebileceği bir aday çıkarsa, o adayın şansı olur.
‘İdamlık Süleyman’
Süleyman’ı 1971 yılından, Mamak Askeri Cezaevi'nden tanıyordum. O dönem cezaevinde bulunan herkes onu tanır. İçimizde siyasi olmayan bir tek o vardı. İdama mahkum edilmişti ve cezasının onayını bekliyordu. Kısa boylu şişman bir genç adamdı. Bizler direniş yaparken, açlık grevinde iken aramızda dolaşır, kimseye bir zararı olmazdı.
Erkek hakimlerden erkek katillere…
Pınar Gültekin davası ilk değil, son olması da mümkün değil. Erkeklerin evde yaygın şiddet uyguladığı bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye bu kategoride 152 ülke arasında 94. sırada yer aldı. OECD'ye üye 36 ülke arasında ülkemiz zirvede. Yani okumuşu, okumamışı, hakimi, doktoru, profesörü, hamalı evde karısını ve çocuklarını dövüyor.
Sosyalizm bir ‘dava’ mı, ‘inanç’ mı?
Roni Marguiles’in ilk gençliğinde uzak durduğu sosyalizme nasıl yöneldiğini anlatan öyküsünü merakla okudum. Bize göre epeyce ileri bir yaşta, belli ki bazı teorik çıkarımlar...
Büyükada’nın ıhlamur günleri…
Ada yaza hazırlanıyor. Yazlıkçıların birer ikişer gelişini izliyoruz. İstanbul’un keşmekeşinden kurtulduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz. Ama Beyoğlu’nu da çok özlüyoruz. Adada yazlar heyecanlı geçer. Her an her yerde özlediğimiz bir yüz çıkar karşımıza. Kimi zaman kalabalıktan sokağa çıkamayız, kimi zaman kalabalıktan vapura binemeyiz.
CHP için dersler…
6’lı masa ilk ortaya çıktığında olmaz diye bakanlar çoktu. Zaman geçtikçe daha anlamlı bir birlik oluşmaya başladı. Bu birlikteliğin oluşmasında CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun katkıları inkar edilemez. Bu aynı zamanda onlara ciddi bir sorumluluk yüklüyor. Yeni bir Türkiye’nin inşası için, kafaların daha bir netleşmesi gerekiyor.
Denizler idama giderken
Yazdıklarından pişmanlık duyanlar, utananlar mutlaka olmuştur diyorum. Adalet Partisi ve Süleyman Demirel, Denizlerin idamına oy vermekle kalmamış, idam cezası kararını veren sıkıyönetim mahkemesinin başkanı Ali Elverdi’yi, Denizlerin idamını isteyen savcı Baki Tuğ’u, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün’ü, milletvekili yaparak Meclis’e sokmuştur.
Nazım Hikmet Yaşar Kemal’in şiirini sevmişti
Yaşar Kemal, 1995 yılındaki bir söyleşimizde Nazım’la ilişkisini anlatırken konu şiire gelince “Nâzım Hikmet, dünyada üç büyük şiir dili var” demişti.“Biri Türkçe, biri İspanyolca, biri Rusça. Öbür diller bu kadar şiire yatkın değildir sanıyorum.” “Sonra bana dönerek, ‘Yaşar, bu yüzden şiiri bıraktığına üzüldüm. Gerçekten bu zengin dilde büyük şiir yapılabilir,’ demişti.” Yaşar Kemal, gençlik yıllarında iyi şiirler yazmış. Sonra vazgeçmiş. Neden şiiri bıraktığını sorduğumuzda, “Nâzım’ı okuduktan sonra,” diye cevapladı.
Neden Kılıçdaroğlu’nu istemiyorlar?
Cumhurbaşkanı adayı konusunda da iki senedir “Haydi açıklayın” diye bastıran çevre, bu çevre. Anketler, seçmenin her gün bir öncekine göre muhalefete meylettiğini göstermeye başlayınca 'muhalefete yönelim olmuyor' tahlilleri kaçınılmaz olarak sona erdi. Şimdi bu çevrelerin temel hedefi Kılıçdaroğlu’nu aday yapmama/yaptırmama üzerine kurgulanmış durumda.
Particiliği aşan bir muhalefet…
Geçiş sürecinin nasıl yönetileceği bir yana, güncel siyaset başlıkları hemen her gün muhalefeti zorluyor. Zorluklar ve zorunluluklar, muhalefet açısından birbirini dengeleyecek iki kritik konu. Zorluklar belli: 6 değişik siyasi gelenek, 6 değişik kültürel arka plan, 6 değişik sosyolojik yapı, ortak siyasetler belirleyerek iktidara aday olmaya çabalıyor.
Sinop’ta turnaların konakladığı köye taş ocağı
Heradot'un haritalarında o dönemde Karadeniz'de Sinope ve Stafanos diye iki doğal liman vardır. Köyümüzde taş ocaklarının açıldığı bölge 1. ve 2. derece sit alanı olarak da tescillidir. 70’li yıllarda köyümüzün doğal liman özelliğinden kaynaklı iki mendirek yapılarak liman statüsü kazanılmış. “Usta Burnu” balıkçı barınağı olarak adlandırılmış ve idaresi şu an Ayancık belediyesindedir. Tarihi “Usta Burnu” taş ocakları nedeniyle tarumar edildi.
Yaşar Kemal’den bir Türkiye ‘hikayesi’
Kavala davasından 18 yıl mahkûmiyeti temyize giden Mine Özerden, elleri kelepçeli, jandarmalar arasında babasının cenazesine getiriliyor. İzni 4 saat… Yaşar Kemal 17 Ağustos 1967’de Ant dergisindeki röportajında Mine Özerden’in babası Yalkın Özerden’i anlatmıştı: “Kadıköy'den Bostancı minibüsüne biniyoruz. Boyaları dökülmüş, her bir yanı sallanan bir minibüs. Koltukları eskimiş, insanın her yanına batıyor, rahatsız. (Şoför koltuğunda) güleç yüzlü, uzun boylu, azıcık saçları dökülmüş bir genç adam.”
Jakaranda Çukurova’da çiçek açıyor
Adana İşkadınları Derneği Başkanı Berman Mantı, “Jakaranda, biz kadınların da simgesi. Onun kokusunu, renklerini kullanarak parfümler üreteceğiz” diyor. Başkan Soner Çetin, birincisini gerçekleştirdikleri Jakaranda Festivali'ni kalıcı hale getirmeye kararlı. "Kentimizin sembolü Jakaranda olacak, bu bir marka haline gelecek, ağaçları çoğaltacağız" diyor.
Nazım Hikmet’in Aziz Nesin’e nasihati
Aziz Nesin, Nazım Hikmet’le şiir konusunda neler konuşmuştu? Gülerek anlattı: “1951'deki açlık grevi sırasında Nazım Hikmet’i İstanbul’a hastaneye getirmişlerdi. Ziyaretine gittim. O sırada şiirlerimi takma isimle yazıyordum. Şiirlerin benim olduğunu anlamış. Bunları bir daha yazma diye beni uyardı. Yazıların çok güzel, yazmaya devam et ama böyle şiir yazma dedi. Ben yıllar sonra onun ne demek istediğini anlayabildim."
Medyada yaşanan değişimin analizi…
Türkiye’de medya son 50 yıllık tarihinde her zaman etkin bir güç oldu. İktidarlar ile işbirliği yaptığı gibi iktidar devirmede de rol oynadı. Köşe yazarları, toplumun kanaat önderleri gibi davrandılar. Ankara kulislerinin etkili isimleri, çoğu zaman, gazete köşelerinden güç aldı. Ancak günümüzde medya dünyanın her yerinde olduğu gibi zayıflıyor.
“Kılıçdaroğlu Alevidir seçilemez” diyenler…
CHP içindeki ve etrafındaki bazı çevreler, Kılıçdaroğlu’nun 'toplumsal uzlaşma'ya yaptığı vurgulardan, muhafazakar seçmene gösterdiği ilgiden rahatsız. Kutuplaştırıcı, tekleştirici toplum mühendisliğine meraklı bir grup; medyada CHP merkezini topa tutan, siyaseti kutuplara çekmeye çabalayan bir eğilim içinde.
Tuhaf bir demokrasi teorisi
Bir sürpriz sayılır mı bilmem ama bazı sosyalistler de Ukrayna’yı işgal eden Putin’i kınamak yerine NATO’yu olayların sorumlusu olarak ilan etti. Bir kısmı açıktan Putin’i destekledi. Egemen bir ülke olan Ukrayna, NATO’ya, Avrupa Birliği’ne üye olmak ya da olmamak hakkına sahip mi değil mi? Rusya’nın işgalini meşru görenler NATO bahanesine sarıldılar.
Sirun Hanım öldü
Güleryüzleri, herkesle dost sıcaklıkları sokağa ayrı bir hava katıyordu. Keğam Usta sabahları çarşıya doğru yürümeyi seviyordu. Çok dinamikti. Bir gün soba borusunu takmak üzere merdivene tırmandığında İpek telaş içinde söylenmişti: “Başına bir şey gelecek inse şu merdivenden hemen…” Alışveriş, Sirun Hanım'ın işiydi. Sirun Hanım'ı merak edip kızında kalmaya başlayan Keğam Usta'ya sordum. “İnşallah iyileşir döner, ben adamızı özledim dönmek istiyorum” cevabını verdi. Kızları umutsuzdu.
Bodrum: Çalışana yatacak yer yok
Yatacak oda kadar bir yerin kirasının aylık 4 bin lira olması, birçok sorunun yanında barınma sorununu beraberinde getiriyor. Yevmiye ile çalışan, emekli maaşıyla veya tek memur maaşıyla yaşamını sürdürmeye çalışanların, bu kiraları vermesi mümkün değil.” Böylesine dengesiz bir tablonun ne gibi sonuçlar yaratacağını öngörmek zor. Tabii bu barınma sorunu Bodrum’a has özel bir sorun değil.
Bodrum’un dört bir yanı Malta eriği
İstanbul’dan Bodrum’a daha önce 350 liralık benzinle gelenler, şimdi 1400 lira tutuyor, dediler. Bodrum çarşısında yürüyorum. Tanıyanlar selam verip, “Bu pahalılık ne olacak?” diye sorup duruyor. “Seçim, zamanında yapılacak mı?” sorusu da öne çıkıyor.
CHP içindeki medyatik muhalefet! Başkanın uçağına başkanın adamları binsin
CHP'ye yakın varsayılan medyanın bir kısmı CHP'den farklı bir ajanda ile hareket ediyor. Özellikle Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” ile ifade ettiği, farklılıkları da kapsayan ittifak siyasetinden hoşlanmayan bir yönelim, bu kesimlerde etkin. İmamoğlu’nun son Karadeniz gezisi üzerine, bu medya organlarında kıyamet koptu.