Oral Çalışlar
‘Andımız’ krizi…
2013 yılında ‘Andımız’ın okunmasına son veren kararı alan, hükümetin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. 8 Ekim 2013 tarihindeki konuşmasında, kaldırılma gerekçesini şöyle açıkladı: “Her gün doğruyum diyerek doğru, her gün çalışkanım diyerek de çalışkan olunmaz. ‘Andımız’ olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı bir isim olan Reşit Galip’ti. Reşit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır.
Akşener: Geniş Cephe Stratejisi
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, “Hayır olmam” demiyor. Tabii muhalefetin tümünün desteği sağlanmadan böyle bir işe kalkışmanın imkansızlığını biliyor. Ama gönlünde Cumhurbaşkanlığına da yer olduğunu hissettiriyor. Son dönemin modası olan ‘kabadayı dil’ zaman zaman sözcüklerine yansıyor. Kürtler konusunda dışlayıcı, ötekileştirici dili geride bırakmış görünüyor.
‘Yüreği kaldırmayan’ların Hareket’i…
Türkiye’de siyaset bir dönemecin eşiğinde. Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı kıyasıya bir mücadele yürütüyor. Yapılan kamuoyu araştırmaları hâlâ iki tarafın başa baş durumda olduğuna işaret ediyor. AK Parti’nin tek başına yüzde 50 (2015 seçimleri) oy alabildiği günler geride kaldı.
İmamoğlu pot mu kırdı?
Ekrem İmamoğlu, İYİ Partililerin de HDP’lilerin de oylarını alarak yüzde 54 gibi oldukça yüksek oyla seçildi. Onun bu tweetini nasıl okuyabiliriz? Şu mesajı vermek istemi̧s olabilir mi? “CHP olarak HDP’yi bir kenara itmiyoruz, İYİ Parti’nin de bu gerçeği görmesini diliyoruz.” Ya da “8 Mart kadınları birleştiren bir gündür. Ortak noktalarımızda neden birleşmeyelim!”
Kemal Burkay’la 10 yıl sonra
"Bir kesim, Cumhuriyet dönemi boyunca tek renk bir toplum yaratmaya çalıştı. Şimdi o tek renkliliği dindar eğilimli yeni yönetim, sürdürüyor. Dün de yanlıştı. Bugün de yanlış. Bu ülkeye barışı ve huzuru, farklılıkların bir arada yaşamasını kabul eden bir anlayış getirebilir. Olumlu değişiklikler olduğu zaman destek verdik... Kim olsa verirdik. Şimdi pek umutlu değilim."
Diyarbakır… Mavi mavi…
Yükselişin asıl nedeni haziran başında kısıtlamaların kaldırılmasıydı. Kısıtlamalar başlayınca salgın azalma yoluna girmiş. Bölgenin masmavi gözükmesinde, test sayılarının azalmasının bir etkisi oldu mu sorumuza Dr. Turan şu cevabı verdi: “Test sayısının azaldığı doğru. Geçen dönemde Diyarbakır’da günde 2000-2500 test yapılırken bu sayı şimdi 250-500’e düşmüş görünüyor.
Reform paketi ve Anayasa Mahkemesi
İyimser yönden bakmayı denersek: İktidar, seçimlere hazırlanırken, toplumda ‘demokrasi ve değişim umudu’yla özdeş olduğu günleri hatırlayarak, o günleri yeniden canlandırmak istiyor olabilir. Yani geçmişteki ‘reformcu’ kimliğine göndermede bulunuyor olabilir. Ancak köprülerin altından çok sular aktı.
Meral Akşener’in sınavı
İyi Parti’nin önündeki şimdiki sınav, HDP’lilerin dokunulmazlığı. Meclis komisyonlarına dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin gelen 33 dosyanın 28’i, 20 HDP milletvekiline ait. MHP’nin uzun zamandır “Meclis’ten atalım, partilerini kapatalım” dediği yola bir anlamda girilmiş durumda. İktidar bu hamleyi neden yapıyor? Plan, İYİ Parti olmak üzere muhalefet cephesini zora sokmak mı?
Yaşar Kemal’den anılar
O kadar çok çalışıyordum ki, beni görmeye gelenlere yok dedirtiyordum. İçeriye yalnızca Adanalıları alabilirsiniz demiştim. Esmer, kuru bir çocuk geldi. İktisat Fakültesi’nde öğrenciymiş. Paraya ihtiyacı varmış ve iş arıyormuş. Gazetede iş bulamadım. Adana’da ne iş yaptığını sordum. Aksaray Sineması’ndan, Asri Sinema’ya, oradan açık hava sinemasına kaset taşırmış.
Çözüm süreci doğruydu
Risk alındı, müzakere yoluyla terör örgütü PKK’ya silahları bıraktırabilmek için eller taşın altına kondu. Çözüm sürecinin lehinde olan dört etken şunlardı: 1. AK Parti’nin yönetim kademeleri büyük ölçüde çözüme yatkındı. 2. Toplumun yüzde 70’ine yakını da destek veriyordu. 3. HDP’nin de ezici çoğunluğu ve bu partiye oy veren seçmenlerin yüzde 100’e yakını silahların sustuğu bir son bekliyordu.
Muhafazakar-Laik saflaşması ikincil kalırken…
Muhalefetin üniversite özerkliği, evrensel hukukun kurallarına uymak, insan haklarını dikkate almak gibi uyarıları, demokrasi temelinde ilerliyor. Bu konuların tamamında Cumhur İttifakı’nın bir yanda Millet İttifakı’nın diğer yanda saf tuttuğunu ve yeni cepheleşmenin bu şekilde oluşmaya başladığını söyleyebiliriz.
Putin’i korkutan muhalif: Alaksey Navalni
Navalni, iktidardaki Birleşik Rusya Partisi’ni, ‘dolandırıcı ve hırsız partisi’ diye adlandırıyor. Dört milyonun üzerinde YouTube abonesi ve iki milyonun üzerinde Twitter takipçisi olan Navalni, Rusya Muhalefet Koordinasyon Konseyi üyesi. 2020’de Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi.
Oturup konuşacağız acıyı paylaşacağız…
Kuzey Irak’ın Gara bölgesinde, PKK’nın kaçırdığı çoğunluğu asker ve polis olan 13 yurttaşımızın öldürülmesi büyük bir toplumsal şok ve acıya sebep oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan...
BBC’yi yasaklamak: ‘Gerçeği yalnızca gerçeği…’
Bir ülkedeki gelişmişlik düzeyini, demokrasi standartlarını ölçebilmenin temel kıstaslarından biri basın ve ifade özgürlüğüdür. Bir ülkenin gazetecileri, yazarları, çizerleri ne kadar rahat hareket edebiliyorlarsa (kendi yönetimleri başta olmak üzere) bir şeyleri eleştirme özgürlükleri ve güçleri ne kadar fazlaysa, o ülkede ifade özgürlüğünden o kadar söz edilebilir.
Dostum Kadir Topbaş
Merkez istemeye istemeye onu yeniden aday gösterdi ve Topbaş kazandı. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Amerika’daydı. Hemen o gün uçaklar kalkmadığı için dönemedi. ‘Merkez’ üstünü çizdi. Damadı Gülen Cemaati mensubu olduğu gerekçesiyle tutuklanınca, büyük bir yıkım yaşadı.
Dünya Yunanca Günü neden iptal edildi?
Egeli (Urla doğumlu) şair Yorgo Seferis adına tebliğlerin verileceği, etkinliğin amacını aşan bir algıya sebep olduğu gerekçesiyle iptal edildiği duyuruldu. ‘Dünya Yunanca Günü’ etkinliği Ankara, İstanbul ve Trakya Üniversiteleri ile Yunanistan Büyükelçiliği’nin işbirliğiyle 9 Şubat 2021 Salı günü saat 14.00’te internet ortamında gerçekleştirilecekti.” Seferis, bu toprağın çocuğu.
Temel mesele: Hukuka uyacak mıyız?
Bir ülkede yargı rayından şaşarsa o ülkede demokrasi, fikir özgürlüğü kalmaz. Ya da şöyle diyelim: Bir yerde demokrasi, fikir özgürlüğü kalmamışsa, yargıyı da konuşmak anlamsızlaşır. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, CHP milletvekili Enis Berberoğlu kararının ardından defalarca “Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır” açıklamasını yapma gereğini duydu.
Muharrem İnce kime karşı? İktidara mı muhalefete mi?
İnce, Türkiye iktidar değişimi arayışında iken, CHP ve Kılıçdaroğlu’nu hedef alan bir siyasi arayışla yola çıkıyor. Üç milletvekilinin CHP’den istifa ederek yeni partiye katılması, bunun bir yansıması. İktidara yakın yayın organlarında, İnce’ye çok yüksek bir ilgi var.
Bir ‘68 eylemcisi’ olarak …
Gençleri ya ‘güdülecek sürü’ ya da tehlikeli bir ‘terör potansiyeli’ sayan siyaset, çözümsüzlük üretti. Türkiye, 68 gençlik ayaklanmasını şiddetle bastırdı. Avrupalı, Amerikalı 68’liler, zaman içinde toplumun etkili unsurları haline geldi. Batı, o potansiyeli değişim enerjisine dönüştürebildi.
RÖPORTAJ – Oral Çalışlar: ‘Karamsarlık zamanı değil’
Posta gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Boğaziçi Üniversitesi olaylarını, iktidarın ‘Yeni Anayasa’ çağrısını ve muhalefetin içinde bulunduğu durumu Serbestiyet’e değerlendirdi. Çalışlar’a göre “Muhalefet partileri, geçmişle kıyaslandığında, yakın tarihimizin en olumlu dönemlerinden birisini yaşıyor.”
Yeni bir anayasa ama nasıl?
Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Özellikle de 2017 Anayasa referandumuyla gelen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin değişikliklere ihtiyaç var. Siyasi Partiler kanunu, Seçim kanunu, Yerel Yönetimler kanunu gibi bazı temel kanunların başkanlık sisteminin yol açtığı denetimsizlik durumunu dengeleyecek şekilde değiştirilmesi gerekiyor.
Meclis
Padişah’ın yüzüne karşı böyle bir konuşma alışıldık değildi. Yenilginin faturası Padişah’a kesilmişti. Sinirlenen II. Abdülhamit, Meclis’i feshetmeye karar verdi. 14 Şubat 1878’de Meclis-i Mebusan toplantı halinde iken Sultan II. Abdühamit’in Meclis’i kapattığını bildiren ‘irade’si okundu. Çok yabancı olmadığımız bir gerekçe öne sürülüyor, ‘i̧slerin daha seri yapılabilmesi için’, Meclis’in tatil edildiği belirtiliyordu.
Mesut Özil: Sözünü sakınmayan büyük yıldız
Aykırılığı da var, Anadolu köklerinden gelen tepkisel duygusallığı da. Yıllar önce Real Madrid’e transfer olmasının ardından Alman ZDF televizyonunda söyleşi yapılırken, kimliğine ilişkin sorulan soruya “Ben aslen Kürt’üm” şeklindeki cevabı, Türk milliyetçilerini kızdırmıştı. Bir başka zaman ise Almanya Futbol Federasyonu Başkanı ile karşı karşıya gelmiş ve şunları yazmıştı: “Kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmen oluyorum."
Muhalefet ‘beş benzemez’ mi?
Siyasi partilerin kiminle birlikte hareket edeceğini, doğal olarak ve asıl olarak, onları destekleyen seçmenin eğilimi belirler. Örneğin birbirine çok uzak gibi görünen HDP ve İYİ Parti’nin seçmenlerinin birçok konuda ortak taleplere sahip olduklarını söylemek mümkün. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin değiştirilmesi, muhalefetin temel ve ortak talebi. Bu talebin arkasında geniş bir seçmen kitlesi bulunuyor.
Türkeş’le cezaevi sohbetleri
Ecevit’in tutuklu olduğu dönem. Tutukevinin bahçesinde yürüyoruz. Ecevit, Türkeş ve yanlarında ben… Türkeş, Ecevit’e demokrasinin ne kadar önemli, parlamentonun ne kadar vazgeçilmez olduğunu söylüyor: “Efendim zatıalinizin belirttiği gibi en önemli şey Meclis. Der Spiegel’e yazdığınız yazıyı BBC’den dinledik.
Kamplaşmanın dışında kalabilmek…
Türkiye, bir yüzyıl boyunca asıl olarak “laik-otoriter” söylemin egemenliğinde yürüdü. Son 20 yıldır da muhafazakar kesimin iktidarını deniyoruz. Sonuç olarak her iki kutbun da haklı çıkmadığı bir noktaya geldik. Tekçi anlayışlar, “Benim dediğimi yapacaksınız” şeklindeki toplum mühendisliklerinin kurduğu inşaatlar çürük çıktı, yıkıldı.
Papa’nın vurulduğu gün Türkeş’le cezaevinde
Aradan 40 yıl geçti. O zaman MHP davasından idamla yargılanan ve hapis yatanlardan biri de Selçuk Özdağ idi. Eski milletvekili, Gelecek Partisi Gn. Bşk.Yrd. Özdağ, Cuma namazına giderken saldırıya uğradı. Kafasındaki yarıklara 17 dikiş atıldı. Olayla bağlantılı bir gazeteci de feci şekilde dövüldü.
Hrant’tan 14 sene sonra
Hrant, 14 yıl önce ülkedeki durumu şöyle yorumluyordu: “Dindar kesimden bizim korkularımızın, beklentilerimizin giderilmesi, onların üzerine baskı, dayatma yaparak değil, onların bizatihi kendilerinin siyaset yapmalarıyla ve kendi kendilerini reforme etmeleriyle ancak mümkündür diye düşünüyorum. İnşallah, bu süreç kesintiye uğramaz ya da şu karanlık süreci kısa sürede atlatırız.”
Çözüm süreci… Kaftancıoğlu’na ceza…
Üç kadının öldürülmesini Başbakan Erdoğan “Provokasyon veya iç infaz” olarak yorumladı. Yardımcısı Bülent Arınç “Üzüntülerimi ifade ediyorum” dedi. Hükümete yakın medya, cinayetleri ‘Çözüm Süreci’ne karşı ‘pusu’ ve ‘sabotaj’ diye niteledi. Sonra Öcalan’ın mektubu televizyonların canlı yayınlarında okunacaktı.
Suçu AB’ye atmadan önce…
Türkiye’nin başta Avrupa olmak üzere Batı dünyasındaki fotoğrafı sempatik değil. Bunun değişik, siyasi, sosyal, kültürel nedenleri bulunuyor. Yönetimin son yıllarda AB ile ilişkileri önemsemeyen bir çizgi izlediğini de gözardı edemeyiz. Kimin haklı olduğu tartışmasını bir yana bırakalım.