Oral Çalışlar
Tayin edici adım: Silahtan arındırmak
Çatışma uzadıkça hem toplumsal tahribat büyüyor, hem de bölücülük eğilimi güçlenebiliyor. Bu yüzden, eğer imkan varsa ya da ihtimal varsa, öncelikli olarak silahın bırakılmasına odaklanmak gerekiyor. Çünkü önce ölümleri engellemek, kanın akmasını önleyecek yolu bulmak lazım.
6-7 Eylül’de Adalar…
Hayal kırıklığını şöyle anlatmıştı: “15 gün önce omuzlarda taşımışlardı. O gün kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı.
İmamoğlu’nun Diyarbakır gezisinin anlamı…
İmamoğlu ve Mansur Yavaş, kutuplaşmanın dışında kalan, melez siyasetin simgesi sayılabilecek iki isim. Bu iki ismin, CHP adayı olarak iki büyük şehrin seçimlerini kazanmaları da yeni iklimin işaretlerinden. İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyareti, önemli bir sayfa açmış oldu.
Sıcak İngilizlerin başına vurdu
Ekim sonuna kadar İngiltere, Brexit konusunda yeni bir karar almazsa, otomatikman AB'den çıkış kesinleşmiş olacak. Kararı alacak kurum, İngiltere Parlamentosu (Avam Kamarası). Boris’in kurnazlığı, meclisi tatile göndererek, 31 Ekim’e kadar bir karar almasını engelleyerek süreyi doldurmak.
Siyasetin melezleşmesi
Geride bıraktığımız 50-60 yılın önemli bir bölümüne muhafazakar siyasetçiler yön verdi. Son 20 yıla ise dini referansları öne alan (ya da: “çağdaşlaşma” adı verilen "zoraki değişim"e direnen) anlayış egemen. Siyasetin siyah ve beyaz kutuplarından uzaklaşarak yeni renklere bürünmesine ihtiyacımız var.
HDP’ye oy veren Kürtler…
AK Parti’yi, CHP’yi kendi durumları açısından değerlendiren bölge halkı, neden bu şehirlerde ısrarla HDP'ye oy veriyor? Onca propagandaya rağmen bu tercihinden neden vazgeçmiyor? Bunu sadece korkuyla açıklamaya çalışmak gerçekçi değil. Aynı yöre halkı, çukur ve hendekler döneminde ağır silahlı PKK güçlerine rağmen, şehirleri terk edip PKK'yı yalnız bırakmaktan çekinmemişti.
Halkın iradesi
Konuyu “terör”le sınırlı tanımlayıp bu temelde çözülebileceğini iddia etmenin mümkün olmadığını da, yaşadığımız 40 yıllık tecrübe içinde etraflıca öğrendik.
Seçimle gelip seçimle gitmek
Bölgede bir kesim, devlete güvenmediğini, silahı bırakmamak gerektiğini söylüyor, bu yönde propaganda yapıyor. Silahı güvence gibi sunuyor. Ezici çoğunluk ise yasal alanda siyasetten yana. Bu “açık” alan, ne yazık ki her gerilim anında, devletin ve PKK'nın müdahalesine uğrayabiliyor. Yasal alanı savunan siyasetçiler hapse atılıyorlar, silahlı saldırıların hedefi haline geliyorlar.
Kimlik meselesini aydınlar mı çıkardı?
Toplumun muhafazakar kesimleri de, bu nedenle siyasi bir örgütlenmeye giriştiler. İktidar da oldular. Ama onlar da, demokratik çözümler üretemediler. Sıkıştılar. Yasakçılık, kimlikleri yok sayma, baskıyla susturma siyaseti meseleleri çözmeye yetmiyor.
Farklı yönetim yaklaşımıyla İmamoğlu…
İmamoğlu, yalnızca CHP'li seçmenin oylarıyla İstanbul'u kazanamayacağını biliyordu. Bu nedenle seçim stratejisini, karşı taraftan oy kazanmak üzerine kurdu. Hedefine de ulaştı. Bu çizgi yalnızca oy almaktan ibaret değil. Aynı zamanda farklı olanla, değişik siyasi eğilim içindekiyle birlikte çalışabilme niyetini de içeriyor. Zaten İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığını kazandıktan sonra, önceki AK Partili belediye başkanının ekibinden isimlerle çalıştığını vurgulamıştı. "Önce liyakat" demişti.
ABD ile samimiyet polemiği
Moskova. Ankara, S-400'leri satın alma ısrarını sürdürerek, Moskova seçeneğini göz önüne getiriyor. Ankara, Moskova seçeneğini ABD'ye karşı koz olarak öne sürse de, durum oldukça karmaşık. Tıpkı ABD gibi Rusya da YPG’ye Türkiye'den farklı bakıyor. Şu da özellikle ilginç: ABD, PKK liderlerini arananlar listesini koyarken, Moskova’da, PKK bürosu, varlığını koruyabiliyor.
Adalıların ortak çözüm arayışı
Kaymakam Mustafa Ayhan, Belediye Başkanı Erdem Gül ve Emniyet Müdürü Murat Bingöl soru ve eleştirileri dinlediler. Herkes, eleştirilerini dile getirmek için sabırsızlanıyordu. Yetkililerin kısacık sunuş konuşmaları bile onlara fazla gelmişti.
Bahçeli’nin çağrısı ve ülkücüler nereye?
MHP’nin kazandığı ve kaybettiği yerlere baktığımızda, şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Türkiye’nin ekonomik açıdan canlı, dinamik sahil kentlerinin oyları CHP’ye ve İYİ Parti’ye yöneldi. Orta ve Doğu Anadolu, AK Parti’nin egemenliğindeydi. Bu illerin çoğunu MHP’den almıştı. O illerin bir kısmı 31 Mart’ta MHP’ye dönerken, sahiller MHP’yi terk ediyordu.
Reşat Çalışlar’dan “Gariplikler”
Bu ay bizim ev, iki kitap birden üretti. İpek’in (Çalışlar) Latife Hanım kitabı yeni bilgilerle zengileştirilmiş olarak Yapıkredi Yayınları’ndan çıktı. Sessiz sakin şekilde bilgisayarın başındaki...
‘Devlete sadakat’ ve adalet
Bilim insanlarının devlete sadakat borcu olabilir mi? Onların sadakat göstermeleri gereken bilimsel gerçeklere bağlılıktır, toplumun geniş çoğunluğunun hakkını savunmaktır. Yargıçların sadık kalmaları gereken ilke “adalet”tir. Hukuk, bireylerin, toplumun haklarını, çıkarlarını, özgürlüklerini, devlete karşı teminat altına alır.
‘Yetmez ama evet’i anlatmak…
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 1128 imzalı bildiri için ‘kişisel başvuru’da bulunan akademisyenler konusunda verdiği “hak ihlali” kararı, normalleşme yönünde önemli bir hukuki adım. AYM, daha...
Anayasa Mahkemesi’ne ihtiyacımız var
Sonuç olarak, hâlâ, “hak”, “hukuk”, “adalet” yerine, “devletin güvenliği” söylemi ön planda. Düşünce ve ifade özgürlüğünün alanı giderek daha da daraldı. Bu ortamda Anayasa Mahkemesi’nin hukuku önceleyen yaklaşımı, bir umut ışığı sayılabilir.
Sorunun etrafında dolanıyoruz
Türkiye’nin açmazı; YPG’nin terör örgütü sayılması konusunda başta ABD olarak dünyaya laf anlatamaması. Bu durumun da etkisiyle Türkiye Suriye’de ciddi şekilde zorlanıyor.
Göksu köpeklerinden ırkçılık üretmek
Bu topraklar ve bu ülke hepimizin. Türküyle, Kürdüyle, Alevisi Sünnisiyle, Yahudisi, Ermenisiyle, Rumuyla, Karadenizlisiyle, Trakyalısıyla, kentlisiyle, köylüsüyle hepimizin. Kimse kimsenin üstünde değildir ve olmamalı. Irkçılık, bir insanlık utancıdır ve de tehlikelidir.
Adalar’da fayton meselesi
Faytonlar adaların simgesi. Adalar sakin bir mekan iken, adalıların ulaşımı için uzun yıllar hizmet verdi. Büyükada’ya yoğun turist akınının başlamasıyla birlikte, faytonlar, atların kaldıramayacağı bir yükün altına girdi. 200’ün üzerinde fayton, sürekli hareket halinde turist taşımaya başladı. Büyükada’nın altyapısı ve imkanları, atları ve faytoncuları koruyamıyor ve denetleyemiyor.
Cezaevinde tahliye beklemek
Maalesef siyasi nitelikteki bu tür davalar, tamamen günün siyasi havasına bağlı olarak gelişiyor. Osman Kavala iddianamesi neredeyse her eğilimdeki hukukçu tarafından “inandırıcı” bulunmadı. Öne sürülen kanıtların ve belgelerin iddiaları doğrulayacak nitelikte olmadığı söylendi, yazıldı çizildi. Buna rağmen Kavala 16 aydır hapiste. Ilıcak ve Altan'la ilgili hüküm de Yargıtay tarafından bozuldu. Onlar da yeniden yargılanmayı ve serbest bırakılmayı bekliyorlar.
15 Temmuz’dan kim ne kadar sorumlu?
Darbeyi yenilgiye uğratan halktır ve devlet içinde meşru zemine bağlı asker, polis, bürokrasidir. Fetullahçı örgüt, legal-illegal iki ayak üzerinden yapılanmış ve gelişmiştir. Yayın organları, eğitim kurumları gibi alanlarda yasal faaliyet yapmıştır. Asker, polis, bürokrasi ve yargı gibi devletin etkin kurumları içinde yasadışı yollarla örgütlenmiştir.
Darbeye direnen medya
15 Temmuz’daki toplumsal karşı koyuş, darbelerden çok çekmiş bir halkın topyekün direnişinin eseridir.
Brüksel’de çözümü konuşmak
Toplantının katılımcılarından sinema sanatçısı Kadir İnanır, “Artık bu meseleyi yeniden masaya yatırmanın zamanı geldi. Bundan elini çekenin eli yanar” dedi. DPI’ın direktörü Kerim Yıldız ise, bundan sonrası için yapabileceklerini şöyle özetledi: “Çözüm umudunun büyük ölçüde kaybolduğu bir dönemden geçtik.
Siyasette yumuşama…
Siyasette dil henüz tam bir değişim geçirmese bile, “Altan kardeşler ve Ilıcak” davasında Yargıtay’ın bozma kararı, bu yönde bir eğilim olarak okunabilir. Aynı şekilde Gezi davasında Yiğit Aksakoğlu’nun tahliyesini, Osman Kavala’nın tahliyesi için bir hakimin oy kullanmasını iyiye işaret olarak saymayı tercih edebiliriz.
ABD’den aksi sesler
Engel'in bu çıkışının ardında alınmış bir karar bulunuyor. ABD Temsilciler Meclisi, Osaka buluşmasından kısa süre önce, S-400'leri Türkiye'nin Rusya'dan satın alması durumunda yaptırım uygulamaya karar vermişti.
Batı şaşırıyor
Bir bakıyorsunuz, AB'ye yönelmiş, ileri demokrasinin ilkelerini savunan (bu izlenimi uyandırabilen) bir iktidar ortaya çıkıyor. Batı şaşırıyor, “galiba bu sefer oldu” diye düşünmeye başlıyor. Sonra, giderek hava değişiyor. Batı yine şaşırıyor. Kapıları kapatıyor.
Batı medyasında S-400 meselesi
Batı medyasını dikkatle okuduğumuzda, Tokyo'daki G-20 zirvesinin Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından faydalı bir zemin oluşturduğu izlenimini edinebiliyoruz.
“Tarafsızlık” satrancı…
Çok yakın zamana kadar, yenilmekten ve yenilme ihtimalinden yorgun düşmüş bir muhalefet söz konusuydu. İktidar kendine güvenli, “yenilmez” görüntüsüyle, sürekli “değiştiremezsiniz” mesajı üretiyordu. İçeride ve dışarıda bu ruh halinin iyice yoğunlaştığı bir noktada, İstanbul seçimi geldi.
Batı medyasında Türkiye’ye artan ilgi…
Diğer İngiliz gazetesi The Times’ın Türkiye yorumunun başlığı ise, “İstanbul’u kaybeden Erdoğan’a reform çağrısı...” İspanyol El Pais gazetesi, seçimlerin Türkiye’de gerilimi azalttığını, umut yarattığını ve bunun sonucu olarak (bir İspanyol şirketi tarafından satın alınan) Garanti Bankası’nın hisselerinin değer kazandığını yazdı.