“Erdoğan'ın tercih ettiği karşı aday muhtemelen Kılıçdaroğlu. Bu operasyon İmamoğlu'nu devreden çıkardığı gibi Kılıçdaroğlu'nun adaylık ihtimalini yükseltti. Ayrıca muhalefet Kılıçdaroğlu üzerinde anlaşamaz ve çoklu aday gibi bir şık devreye girerse bu aslında bir tıkanma, bir kriz olur. Bu, Erdoğan'ın daha çok işine gelecektir. Buna hiç şüphe yok.”
Ali Bayramoğlu: “Anayasa metni siyaseti ikame etmez. Anayasa metni siyasi zeminin ne olacağını söyler. Ben bu bakımdan değerli buluyorum ve eleştirilere katılmıyorum. Bir müzik parçasında iki tane yapı vardır. Biri armonik yapıdır, biri melodik yapıdır. Bu işin armonisi. Armoni olmadan sırf melodiyle bu işin karşılığı yok. Ama melodi olmadan armonin de manası yok. Melodi insanlara heyecan verecek. Melodi siyasetin kanlı canlı kısmıdır. Sezen Aksu bir şarkı söyler. Yeni bir melodiyi söyler. İki dakika sonra tekrar söylese bütün salon onu tekrar eder. Melodi böyle akılda kalan bir şeydir. Hissedilen bir şeydir. Bu eksik ve bunun da çeşitli nedenleri var.”
“İmamoğlu’nun adaylığına bakışım negatif. Türkiye, muhalif kesim, şahsileşmiş bir iktidar deneyimine son vermek istiyor. Tayyip Erdoğan bunun en önemli simgelerinden biri. Yeniden bir şahıs üstünden muhalefetin dirilmesini sağlamak ve bir şahıs ve onun popülaritesi üzerinden yol almak benim siyaset anlayışıma biraz aykırı. Ben siyasetin daha örgün, daha toplumla ilişkili olmasının; toplum siyaset ilişkilerinin imaja değil, içeriğe dayanan istikamette şekillenmesinin Türkiye için daha hayırlı olduğu kanaatindeyim.”
“Aile konusu Türkiye'de gerçekten gündeme gelecek bir tablo içinde mi, bir sorunla karşı karşıya mı? Çok sanmıyorum. Aslında gündeme getirdiği, özgürlük, kişinin kendi ahlakını tanımlaması, kendi bedeninin sahibi olması karşısında bazı gelenek hususlarını devreye sokarak bunları sınırlamak. Böyle olduğu oranda aile bir anlamda katı bir ideolojik taşıyıcı haline de gelir. Erdoğan'ın yaptığı bugün bu bence. Bunu özellikle seçimlere doğru giderken kendisine yeni bir tahkimat alanı olarak seçti.”
“Kim tayin edecek bir haberin, bilginin dezenformasyon olduğunu? İdari yapılar mı? Ya da iyice siyasallaşmış, emir komuta mekanizması içerisinde çalışan yargı mı? Böyle olduğu oranda hakikaten Türkiye'de demokrasinin kalan kırıntıları da yok olmaya başlıyor demektir. Elimizde sadece sandık kalıyor. E, sandık tek başına demokrasiyi ifade eder mi?”