Camus’ya göre, olan biteni uzaktan izleyen, sessiz kalan ya da duyarlılık gösteremeyen her insan büyük öğretiler karşısında bireysel duygularını ve tutkularını yitirmiş bir köledir. Esaret altındadır. Mersault tam olarak bu insanı temsil eder. Buna karşın, büyük bir aldanışla hala özgür ve bağımsız olduğunu düşünmektedir. “En gururlu dostlarım hala İspanyol hapishanelerinde mahkumsa kim benim özgür olduğumu söyleyebilir?”
Bauman, Siyaset Arayışı kitabında şöyle der:“Modernliğin son evresinde, siyaset artık kolektif iyiliği amaçlayan bir uğraş olmaktan çok, bireylerin kişisel korkularını yönetme aracı hâline gelmiştir.” Bu cümle, Türkiye’nin mevcut siyasal tablosu için neredeyse doğrudan bir tanımlamadır. Seçmenler geleceğe dair umutlar üzerinden değil, geçmişin korkuları ve şimdikinin kutuplaşmaları üzerinden oy veriyor.
Raşid el Gannuşi’nin tek suçu, Müslüman coğrafyada hür ve serbest seçimleri savunmasıdır. Nahda Hareketi’nin lideri, çoğulcu bir yönetim için verdiği sözü tuttu, darbe yolunu seçmedi. Ancak bugün hem kendi ülkesinde hem de İslam dünyasında yalnız bırakıldı; hapse atılması siyasidir, hukuki değil.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan: “Ankara ile aktif diyalog içindeyiz. Bu diyalog yakın gelecekte Türkiye ile kara yolu ulaşımına sahip olmamız konusunda bize güven veriyor. 1 yıl 7 aydır Azerbaycan sınırında tek bir Ermeni asker hayatını kaybetmedi veya yaralanmadı, işte bu, barıştır."
Nepal’de yolsuzluklara, siyasetçilerin torpilli ve imtiyazlı çocuklarının lüks yaşamlarına, istikrarsız koalisyon hükümetlerine ve sosyal medya yasaklarına tepki gösteren Z kuşağı sadece iki günde hükümeti devirdi, internet üzerinden oylama yaparak ülkenin ilk kadın başbakanını seçti. Nepal’deki devrimin öncülerinden biri de iki sene önce Türkiye’ye gelip Hatay’da depremzedelere çorba dağıtan, arama kurtarma çalışmalarına katılan, Türkiye için para toplayan Hami Nepal adlı bir gençlik örgütü. Nepalli gençlerin işi zor. Şimdi deprem enkazı yerine Katmandu’daki devlet enkazını kaldırmak zorundalar.