Manşet

İzmir’deki sokakta elektrik akımı skandalı: İhmali olan 29 kişiye gözaltı kararı

Yoğun yağışla caddelerin su altında kaldığı İzmir’in Konak ilçesinde yoldaki su birikintisinden karşıya geçmek isteyen Özge Ceren Deniz (23) ve İnanç Öktemay (44) suda elektrik akımına kapıldı ve hayatını kaybetti. Skandal ihmal Türkiye’yi sarstı. Caddedeki elektrik kablolarının beş yıldır ortada bırakıldığı, esnafı zaman zaman elektrik çarptığı, 2019'da yerel medyada "Çözüm için illa biri mi ölmeli" başlıklı haberler yapıldığı ortaya çıktı. Hayatını kaybeden İnanç Öktemay'ın 2014 yılındaki sosyal medya paylaşımı: "Bir ülkeyi tanımak için, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: "Olayda sorumlukları belirlenen 29 kişi hakkında gözaltı talimatı verilmiştir."

“Urfalılar karar vermek zorunda: Ahmet Arslan mı, İbrahim Tatlıses mi?”

Ahmet Arslan’ın Urfalı olması sadece bir kazadır. Kendisini hariç tutsak bile ona hayran çoğu insanın nazarında bu talihsiz bir kazadır. Çünkü Ahmet Arslan dünyadaki hayat yarışmasına Urfa’dan katılmıyor. Sanki Urfa’ya zorunlu tayini çıkmış bir İzmirli yarışmacı gibi mutsuz. İzmirli de değil, belki Atinalı. Bu nedenle İbrahim Tatlıses ile Ahmet Arslan arasındaki tercih iki Urfalı veya Urfa için iki gelecek arasındaki bir tercih değil Urfa ile Atina arasında bir tercih. Dolayısıyla soruyu şöyle sormalı: “Urfalılar karar vermeli: Urfa mı, Atina mı?” Urfalıların cevabını tahmin edebilirsiniz.

ÇEVİRİ | Dani Rodrik: Yeni solun ne yapması gerekiyor?

"Thomas Piketty'nin de gösterdiği gibi, sol partiler geleneksel işçi sınıfı tabanlarından kopmuş ve eğitimli elitlere yönelmiş durumda. Sol henüz mevcut gerçeklere uygun bir kimlik oluşturabilmiş değil. Peki kendilerini nasıl yeniden konumlandırabilirler? Fransa'daki Yeni Halk Cephesi’nin yaptığına benzer şekilde yeniden gelirlerin yeniden bölüşülmesi gibi meselelere mi odaklanmalılar? Birleşik Krallık'taki İşçi Partisi gibi mali sorumluluğu mu ön plana almalılar? Peki göç, çevre veya transseksüel hakları gibi kültürel elitin kamuoyundan ve sıradan vatandaştan oldukça farklı görüşlere sahip olduğu konuları nasıl ele almalılar?"

Irkçılığın günah keçisi yaratma pratiği

Peki, ırkçı ideolojinin ilan ettiği günah keçisinin, kötülüğün kaynağı olduğuna insanlar nasıl ikna oluyor? Birey, toplumsal gerilimin yarattığı durumu aşmak için kendisine bir kurban arıyor. İşte bu kurban, toplumsal gerilimin mal edileceği, üzerinden anlatılacağı günah keçisi oluyor. Burada etnik azınlığın suçlu olduğuna ikna olmayı sağlayacak yansıtma (projeksiyon) süreci devreye giriyor. Böylece ırkçı, kendi saldırganlığını kurbanına aktarmış oluyor.
- Advertisement -

Solun Kültür Serüveni 22 | Halil Berktay: Üçüncü büyük soru: Nereye gidiyor(du)? Savaşa mı, barışa mı?

Lenin hem, emperyalistler-arası çelişmeler uzlaştırılamayacağı; yeryüzünün teritoryal paylaşımı bir kere tamamlandıktan sonra bu paylaşımın ancak savaş yoluyla değiştirilebileceği gerekçesiyle, savaş kaçınılmaz gözüyle bakıyor. Hem de içten içe, savaşın (yol açacağı insanî felâket bir yana, ki Lenin pek aldırmıyor böyle acılara) küçük, sert, sıkı ve illegal Bolşevikler için tarihî bir fırsat olabileceğini düşünüyor. Her iki açıdan da hedefi 12’den vuruyor. Hem savaş çıkıyor. Hem de savaş devrime yol açıyor.

En Son Çıkanlar