Manşet

Instagram geri döndü: Bakanın açılış kararını duyurmaya interneti yetmedi

Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu META'yla uzlaşıldığını duyurdu ve Instagram 21.30 itibarıyla yeniden açıldı. Kararı duyurmak için Twitter'da canlı yayın açan Uraloğlu konuşurken sık sık görüntü dondu. Bakan, Instagram’ın açıldığını söyleyemeden yayın kesildi, Instagram’ın açıldığını tweet atarak duyurdu. İnternet altyapısı Uraloğlu'na bağlı.

İsrail’den “Fecr Katliamı”: Gazze’de sığınmacılarla dolu okul sabah namazı kılınırken vuruldu: 100’den fazla ölü

Gazze güne katliamla başladı. Gazze Şehri'nin Daraj bölgesinde göç eden Filistinlilerin sığındığı El Tabiin Okulu’nu sabah namazı saatlerinde İsrail füzeleri vurdu. Aralarında çocukların da olduğu 100'den fazla insan hayatını kaybetti.

Muhalefetin Paris ‘dump’ı neden ‘like’ almadı?

Resmi geziye 100 kişi götürmek, gazetecileri şirket gezilerinde ağırlamak, Paris’te, Berlin’e kafileler taşımak, kendine yakın insanlara bakmak… Bunlar da potlaç kültürünün modern uygulamaları. AK Parti bu potlacı daha geniş bir sosyolojik sınıfa yaydı ve iktidara tam sadık bir nomenklatura sınıfı yaratıldı. Muhalefetin de bundan geri kalacağını sanmak saflık olur.

Nereden çıktı bu “transfer merkezi” kavramı?

Dünyanın en heyecan verici arkeolojik keşiflerine sahne olan, yabancı medyanın geniş yer verdiği Yenikapı’nın bugün geldiği hale bir bakın. Kabataş? İstanbul’un en güzel manzaralarından birine sahip kıyıya sağır cepheli, iki katlı, taşıyıcıları sorunlu devasa bir yapı yerleştirildi. Geçmişteki gibi bekleme salonlarından ibaret olan küçük yapılar yerine bu devasa yapıya neden gerek duyulduğu, neden bu kadar yüksek yapıldığını kimse bilmiyor. Böylesine bir fırsatın, kamu zekasını geliştirmek için istisnai koşullar ve keşifler yaratan bir alanın bu hale gelmiş olmasından dolayı şehrin yaralandığını, acı çektiğini hissediyorum.
- Advertisement -

Günlerin götürdüğü

Suut Kemal, Günlerin Götürdüğü’nde (Varlık Yayınları) edebiyatımızda bir zamanlar büyük heyecanlarla karşılanmış ama sonra kendiliğinden sönüp gitmiş, zaman karşısında sessizliğe gömülmüş isimleri ve eserlerini kaleme alır. Hâlâ yaşıyormuşçasına, “canlı taklidi” yapılanları açığa çıkarır. Abdülhak Hamid, Ahmet Haşim, Halid Ziya, Tevfik Fikret, Mehmet Rauf… Bu isimlerin hepsi, bir şekilde hâlâ yaşasa -ya da türlü nedenlerle yaşatılsa da- günler, çok şeyleri alıp götürmüştür. Çünkü, hepsinin de kullandığı dil, halkın kullandığı, süzüle süzüle gereksizliklerinden arınarak gelen, yaşayan canlı dille ilişki içinde olamamış, kendini yenileyerek besleyememiştir.

En Son Çıkanlar