DEVA Partisi Lideri Ali Babacan, 12 Eylül askeri darbesinin 41. yılında, 11 yıl önce gerçekleşen anayasa değişikliği referandumuna sahip çıktı: “Geriye dönüp baktığımızda şunu görüyoruz: 12 Eylül referandumuna giden süreçte, Meclis ‘ten geçen ve geçmeyen değişiklik önerileri baz alındığında, bu maddelerin, tarihimizin demokrasi mücadelesi hanesine yazıldığını görüyoruz. Ülkenin neredeyse %60’ı, net olarak %57,88’inin ortak kararıyla adımlar atıldı. Biz de hayırlı olsun dedik.”
Ekonomi yazarı Barış Soydan, bugün T24'te yayınlanan yazısında iktidarın ekonomide vites değişikliğine hazırlandığını yazdı: "Ekonomi kulislerine biraz kulak kabarttım. Duyduklarımdan biri, "Ağustos ile birlikte enflasyonda düşüşü göreceğiz” sözü doğru çıkmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (Ağustos’ta enflasyon düşmedi, tam tersine arttı), kendisini yanılttığı için Merkez Bankası’na kızdığı şeklinde."
Liberaller kendilerini otoriterlikle savaşmaya adamış kişiler olarak görmeye yatkındır. Ancak bireyi özgürlüğün, ahlakın, giderek kamusallığın ‘kutsal’ öznesi haline getirdiğinizde aşı karşıtlarına söyleyecek sözünüz kalmayabilir ve kendinizi otoriter zihniyetin kucağında bulabilirsiniz.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ziyaretini 12 Eylül Darbesi’nin yıldönümüne bilinçli bir şekilde denk getirdiğini söylediği Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledi. 12 Eylül, AK Parti’nin son dönemi ve Kürt taleplerine ilişkin açıklamalar yapan Davutoğlu, “90'lı yılların bütün aktörleri geri geldi, 90'lı yılların korkuları geri geldi, 90'lı yılların hamasi dili geri geldi” dedi.
Kararsız bir AKP seçmeninin sadece ekonomik referanslarla tercihte bulunacağını, kimlik çatışmalarının etkisinden muaf olduğunu düşünmek ikna edici değil. Babacan ismi özelinde bakarsak; ekonomi alanında sicili güven veren, kurduğu sakin söylemle çatışmadan yorulmuş muhafazakar (ve laik) çevrelerde beğenilen, çatışma yerine uzlaşma ve barışmaya içtenlikle inandığını düşündürten bir profille karşı karşıyayız.