İsrail’de hükümetin kurulmasını sağlayan İsrailli Arap İslamcıların lideri Mansur Abbas, son bir yılda balinanın karnında hayatta kalabilme konusundaki yeteneğini ortaya koydu. Abbas, kenara itilmiş bir azınlığın yıpranmış özlemlerini temsil edebilir. Ancak şimdilik, İsrail'in Arap vatandaşlarına olağanüstü bir şey sunma sorumluluğunu sırtında taşıyor: Hükümetin yıllarca ihmal ettiği konuları düzeltecek şekilde iyileştirilmiş yaşam koşulları. Katıldığı bir toplantıda İsrailli Araplara güçlerinin farkında olmalarını söyledikten sonra sesini yükselterek şu cümleyi kurdu: "Mağduriyet bizi hiçbir yere götürmez. New Yorker’dan Ruth Margalit yazdı: “İsrail Meclisi’nin Arap Kökenli Güç Simsarı”
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, “Yüzde 50+1'in hem bugün, hem de gelecekte sıkıntıya sebebiyet vereceğini, Türkiye'yi kaosa sürükleyeceğini söyledim, yine söylüyorum” dedi.
MHP lideri Bahçeli'den sonra yardımcısı Mevlüt Karakaya 'dan da benzer açıklama geldi: "Biz hükümetin ortağı değiliz. Bir hükümet ortaklığı, bir koalisyon yok."
Viyana kapılarından döneli asırlar oldu ama… “Türkleştirme”, olmadı öz be öz bir refleksle “Türkçeleştirme” merakımız bâki. Lâkin tarihimizde “aranjman”ın yeri ayrı. Bir zamanlar aranjman, millîleştirme sevdalı bünyemizin tam da ihtiyaç duyduğu bir ithalat kalemi. Popüler yabancı şarkılar Türkçe sözlerle tedavüle girip, “Susanna” filan “Ah Fatma” aranjesiyle dizimizin dibine oturunca, bünyeye daha iyi geliyor tabii. Duygu tercümeyle olmuyor, iyice evirip çevirince hissediyorsun.