ABD, 87 yaşında vefat eden Yüksek Mahkeme’nin en yaşlı üyesi Ruth Bader Ginsburg için yasta. New York Times birinci sayfasının tamamını Ginsburg’e ayırdı. Kadınların eşitlik mücadelesindeki kritik kararlarda imzası olan ve ağır bir hastalıkla boğuşmakta olan Ginsburg’ün son arzusu ve hedefi, Trump’ın yerine üye atamaması için Kasım 2020’den önce ölmemekti. Bu ölüm, Cumhuriyetçiler için Yüksek Mahkeme’de tarihi bir üstünlük fırsatı yaratıyor.
Geçtiğimiz hafta 40. yılını tamamladığımız 12 Eylül 1980 darbesi döneminde işkence yapan polislerden birisiydi Sedat Caner. 1983-1986 yılları arasında Adalet Bakanı ANAP’lı Necat Eldem’in korumasıydı. Türkiye, 1986 yılında Nokta’dan İpek Çalışlar ve Can San’a itiraflarda bulunan bu işkenceci polisin anlattıklarıyla sarsıldı. Nokta’nın o sayısı 100 binden fazla sattı ve toplatıldı. İpek Çalışlar, o röportajın arka yüzünü 34 yıl sonra Serbestiyet için kaleme aldı. İpek Çalışlar’ın yazısıyla birlikte işkenceci polisin kan donduran itiraflarını yayımlıyoruz.
Kaufman’ın filmlerinden, zihnin işleyişine dönük tecessüsünü biliyoruz, bunu sinema diline yansıtırken kalıpları kırmaktan keyif alan cesaretine de aşinayız. Onun sinemasındaki bu sürprizli ve bir o kadar da engebeli yola eşlik etmeyi seven seyirci için es geçilmemesi gereken bir film Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum.
Medyada açık ve doğrudan bir destek ve itaat beklentisi içindeki iktidar, yürüttüğü agresif ve kuşatıcı politika ile ana akım medyanın kıymetli etkisini de orta vadede kendi aleyhine tahrip etmiş oldu. İktidar, diğer alanlarda olduğu gibi medyada da aşırı yüklemenin getirdiği bir etkisizleşme ile yüz yüze kaldı.
Dindar gençlerdeki sekülerleşme eğiliminin kaynaklarından biri, ironik bir biçimde, AK Parti’nin Türkiye’yi modernleştirmeye ve büyük bir toplumsal eşitsizliği tamir etmeye çalışırken ortaya çıkan süreçlerle ilgiliydi. Bunları önceki bölümde ele almıştık. Bugün ise AK Parti’nin ‘olumsuz’, ‘engelleyici’, ‘baskıcı’, ‘statükocu’ yanından kaynaklanan nedenler üzerinde duracağız.