Artık görelim ki sakatlık onlarda değil; sol kökenden gelen bizler gibi yorumcu ve eleştirmenlerde. Onları ve kendimizi aynı madde, aynı uzam gibi düşünmekten bir türlü kurtulamıyoruz ki, hâlâ en azından şiddet ve sol-içi şiddet, belki barış, demokrasi ve yasal mücadele (yani bunları reddetmişlik) konularında iki çift namuslu lâf bekliyoruz. Bu tam bir optik yanılsama.
Karargâhından bakınca, Kenan Evren’in “Napayım ben böyle aydını…” demesi “normal”. O sırada ülke filan hepsi onun. AK Partili vekilin taşınabilir, portatif deyişiyle, hepsinin sahibi o. O aydın da onun için var. Yoksa ne yapsın onu “afêdersiniz”.
Serbestiyet yazarı Vahap Coşkun’un Perspektif’e verdiği geniş söyleşinin ilk bölümünü geçtiğimiz Salı günü (15 Eylül) yayımlamıştık. Bugün de söyleşinin, Coşkun’un genel olarak çatışma çözümü süreçlerini ve Türkiye tecrübesini değerlendirdiği, yeni bir sürecin başlama imkân ve koşullarını tartıştığı ikinci bölümünü okurlarımızla paylaşıyoruz.
Libya'da Birleşmiş Milletler'in meşru kabul ettiği ve Türkiye'nin de destek verdiği Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin başbakanı Fayez el Sarrac, Ekim ayı sonunda görevinden istifa edeceğini açıkladı.