Antalya'nın Manavgat ilçesinde 4 ayrı noktada orman yangını çıktı. Rüzgarın da etkisiyle büyüyen alevler yerleşim yerlerine ve tarım alanlarına sıçradı. Yangına havadan ve karadan müdahale sürerken, Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli bölgeye hareket etti. Canlı yayında konuşan Manavgat Belediye Başkanı Sözen, "Nereye müdahale edeceğimizi şaşırdık" dedi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Böcek de, "Antalya'da bugüne kadar bu büyüklükte yangın görmedik" sözlerini kaydetti.
New York Belediye Başkanı Bill de Blasio duyurdu: Cuma gününden itibaren New York’ta ilk doz COVID-19 aşısı olan herkese 100 dolar ödenecek. Delta varyantı...
Suyu düşmanından bile esirgemenin ayıp görüldüğü, herkesin herkese verecek bir bardak suyunun olduğu bir ülkede, suların gürül gürül aktığı bir şehrin başkanı “yabancı uyrukluları” susuzlukla terbiye etmeyi düşünebiliyor ve daha kötüsü bu sosyal medya mesajının altında binlerce kişi “adam gibi adam” olan başkanı tebrik kuyruğuna giriyor. Üstelik Bolu, “yabancı uyruklular”ın o kadar da kötü insanlar olmadığını bilmesi beklenen bir şehir. 12 Kasım 1999 Bolu-Kaynaşlı-Düzce depreminde şehrin yardımına “yabancı uyruklular” da koşmuştu.
Sürekli işgal ve iğfal endişesi, Batıdan gelen her şeye karşı Reaksiyonist [Tepkici] bir duruş, tamamen uydurma mı? Çarpıtılmış da olsa belirli bir sosyo-kültürel gerçeklik temeli var mı? Otoriter milliyetçilikler sıfırdan mı icat ediyor, “yabancı güçler” hortlağını? İki gün önce (4) Modernite ile karşılaşmalar’da bu zemini kurcalıyordum biraz. Bir yandan da düşünüyordum; ben bunları bir yerde okudum mu? Hem tek tek bazı cümlelerimi, hem ana fikri, işin bütünsel esprisini nereden hatırlıyorum acaba?
Eski Doğu Bloku ülkelerinde ordunun futbol takımları vardı, o takımlarda işler kötü gitmeye başlayıp da gidişin önü alınamayınca generaller uygun kanallarla öbür takımlar üzerinde baskı kurar, bu baskılar bazen “madem bizim takım dökülüyor, sizi de oynatmayız”a kadar varırdı. Tıpkı bizim sivil generallerin kendi medyalarının dışında kalanlara uyguladıkları baskı gibi…