GÜNÜN YAZILARI

“Aşk filmi, ama sıkıcı”

Beyazperdede ilk öpüşme(me) sahneleriyle geçen yıllardaki “o edepli aşklar” sıkıcı mıydı, bilemiyorum. Ama o kır(p)ma romantik komediler “erkek çocukları” için öyle. Zaten Yeşilçam da araya kattığı kavgalı-dövüşlü sahnelerle “aksiyon alıyor”. Aşkı Yeşilçam’dan öğrenirsen işin de ters gidiyor: “Engelli aşklar”ın hikâyesi… Hollywood’dan aşk ithal eden yönetmenlerin filmleri de montaj sanayii. İstisnalar hariç Yeşilçam aşka turist bence… O yüzden Nostalji Bulvarı’ndaki “Ah o eski, ölümsüz aşklar!” nidası da biraz sıkıcı.

ABD seçimlerinde son 10 gün: Obama makinesi, “faşist” Trump, öfkeli Araplar ve Beyoncé

Bütün dünyanın merakla beklediği ABD seçimlerine tam 10 gün kaldı. İvme Trump’tan yana. Fakat Kamala Harris, beyaz kadınlardan sürpriz bir şekilde beklentilerin üstünde oy alırsa anketleri yanıltabilir. Harris, Trump’ın önüne geçmek için Obama’dan Beyoncé’e bütün Demokratları ve Hollywood’u sahaya sürdü, Trump’ın iki katı para harcadı, binlerce kişilik büyük mitingler düzenledi. Trump’ın ise kafası rahat: Bel altı şakalar yapıyor, sıkılıp dans ediyor, mitinglerinde sevdiği şarkıları çalıyor. Kamala Harris’in “neşe” temalı kampanyasıysa askıya alındı, “Trump faşist” temalı panik kampanyası başladı. Seçimin kaderini etkileyecek bir diğer etken ise İsrail’e verilen desteğe öfkelenen Amerikalı Araplar.

Cumhuriyet ilan edilmeden beş gün önce n’oldu?

Müteakip bayram 1 Ekim 1925 tarihinde yapıldı. Her yer tatil edildi. Ama devlet merasimi yapılmaz. Aynı yıl yirmi sekiz gün sonra da 29 Ekim’de ilk kez Cumhuriyet Bayramı kutlanır. Bu ilanın ikinci senesidir. İlk sene kutlanmaz. Cumhuriyet Bayramı devlet erkanınca coşkuyla kutlanır. Böylelikle 1925 yılının Ekim ayında iki bayram birden idrak edilir.

“Umut hakkı “aldanma hakkına” dönüşür mü?

Öcalan’ın koşullu salıvermeden yararlanma imkânı bulunmadığından ölünceye kadar ceza evinde kalması gerekmektedir. Bu madde değiştirildiğinde 15 Temmuz darbe girişiminden mahkûm olanlar dâhil terör suçlarından mahkûm olan her hükümlü bundan faydalanacaktır. Peki, toplumsal alt yapımız buna hazır mı? “Ben yaptım oldu”, “ben dedim oldu” mantığıyla olaya yaklaşırsanız başa dönersiniz. Başta devlet şiddeti dâhil hiçbir şiddetin göz ardı edilmemesi gerekir. Yoksa hukuku yine geçmişte olduğu gibi birkaç sembolik seçkinin çıkarları doğrultusunda mı dizayn edeceğiz.
- Advertisement -

Resmi Türkiye’nin referansı, Öteki Türkiye’nin performansı

1990’ların başında gerilimin “resmi Türkiye ile sivil Türkiye arasında” sürdüğünü yazmıştım, üstelik sadece Türkiye’de değil Müslüman toplumların neredeyse hepsinde farklı mahiyette sürüyordu, bizde ise bu gerilim yüz elli senedir sosyo psikolojik yapımızı hırpalayıp bitkin düşürüyor. Kuşkusuz ben sivil ve öteki Türkiye’nin tarafındaydım ama siyasette ve entelektüel düzeyde İslamcı olanların ezici çoğunluğunun yöneldikleri hedefin Resmi Türkiye’ye “dini muhafazakar cübbe” giydirmek olduğunu seziyor, bu da beni kaygılandırıyordu.

En Son Çıkanlar