Dünya, Avrupa sağının, ABD ile iş birliğine alışıktır. Geleneksel algı böyledir.
Bu denklem bundan sonra geçerliliğini yitirebilir. Avrupa merkez solu; Avrupa sağına oranla, daha ABD’ye yakın artık. AB parlamentosu seçimlerinde; ABD ile ilişkiler konusunda, sağ ve solun yer değişimi tescillendi. Peki, ABD; Rusya-Ukrayna gibi alanlardaki, “AB politikasına yön veren” pozisyonunu kaybedebilir mi?
Biz Adalılar, Adalar üzerine söylenenleri, yapılanları unutmayız. İmamoğlu’nun sözleri de aklımızda. Ancak yerel seçimlerden beri tedirginlik içindeyiz. Kartal-Maltepe dolmuşlarının en büyüklerinin adaya geleceklerini öğrendik. “Azman” minibüsler yeni ulaşım aracımız olacakmış. Şaşırdık. İtirazlarımızı İETT Genel Müdürü’ne ilettik. Adalar Belediye Başkanı, bir toplantı tertipledi, Adalıların ve sivil toplum örgütlerinin de katıldığı toplantıda, 200 kişi vardı. Adalar’da yaşayan, aralarında tarih, çevre, deniz üzerine ihtisas yapmış akademisyenlerin de olduğu topluluk bu minibüslerin yol açacağı tahribata dikkat çekti.
Torba yasanın içinde yer alan kimi düzenlemeler disiplini, mobbing’e dönüşmeye çok elverişli bazı yasa hükümleriyle tesis etmeyi tercih etmiş görünüyor. Bu tedbirlerde, Suriye ve Irak’ta yürütülen askerî operasyonların özellikle Kara Kuvvetlerinin alt rütbeli subay ve astsubayları ile uzman erbaş ve sözleşmeli erleri üzerinde yarattığı mesleki yorgunluğun etkili olduğu söylenebilir.
Sandıktan aşırı sağın çıkması, onun demokrasi karşıtlığını ortadan kaldıramıyor. Kaldı ki dünyada sandık kurulan pek çok otoriter ülke var. Sandık veya toplumsal meşruiyet yanına, evrensel değerleri, insanlığın yüzlerce yıllık hak-özgürlük-eşitlik kazanımlarını ve bunların ifade ettiği meşruiyeti almazsa, demokrasi bakımdan çok anlam ifade etmeyebiliyor.
1875-1914 arasının Yeni Emperyalizmi. Tarihçiler böyle adlandırıyor. Batı ile Doğu arasındaki askerî güç dengesizliği maksimum noktasında. Zırha bürünmüş o nâmerd eller (drednotlar, Çanakkale). Biraz genellenmiş hali: Garbın âfâkını sarmış çelik zırhlı duvar (İstiklâl Marşı). Müthiş bir yarış başlıyor, başta Afrika’nın içleri, yeryüzünün paylaşılmasını tamamlamak için. 1900’e gelindiğinde, sahipsiz toprak yok artık. Olgu işte bu. Beraberinde teoriyi getiriyor. Tartışmaları, açıklama çabalarını, emperyalizm teorilerini getiriyor.