GÜNÜN YAZILARI

Nagelsmann’ın dansı devam ediyor mu?

İsviçre maçı birçok yönüyle, Kroos katkılı oyunun test maçı oldu; çok da başarılı bir test olduğu söylenemez. Bunun nedeni, bütün Alman oyuncularda görülen yüksek derecedeki oynama ihtiyacıydı. Herkes bir an önce final vuruş öncesinin aktörü olmaya heves edince, neredeyse bütün roller ve görevler birbirine karıştı.

Ekonomide popülizm sırası muhalefette mi?

Muhalefet bugün ekonomide ne vaad ediyor? Galiba popülizm… Pozisyonlar bir kez daha yer değiştirmiş görünüyor. Mevcut ekonomi yönetimi, ekonomik krizi aşmak için bir yıl önce muhalefetin sunduğu reçeteyi uyguluyor ama karşısında hem iktidar çevrelerinden bunun siyasi faturasından çekinenleri hem de bu cendereden çıkmak için başka ne yapılacağını söylemeyen muhalefetin popülist eleştirilerini duyuyor. Bu iyi muhalefet mi? Pek emin değilim.

Fransa nereye?

28 yaşındaki Bardella’nın arkasında kuvvetli bir halk desteğiyle başbakanlığı ele geçirmesi halinde Macron’u sıkıştırma imkanları artacaktır. Macron, AB zirvelerinde ülkeyi temsil etmeye devam edecek, ancak başta Dışişleri Bakanları olmak üzere Bakan Konseylerinde kendisine karşı olan hükümetin bakanları ülkeyi temsil edecektir. Bu sefer hükümeti kurmaları olası olan partilerin sisteme yani Beşinci Cumhuriyete eskiden olduğu kadar bağlı oldukları söylenemez. Sol cephenin uçuk ekonomik politikaları şimdiden sermayeyi ürkütmeye başlamıştır. Büyük sermaye sahiplerinin bir kısmı bu nedenle aşırı sağa eğilim göstermektedir. Şüphe yok ki aşırı solun iktidara gelmesi halinde Fransız ekonomisi büyük bir darbe yiyecek, sermaye ülkeden kaçacak ve büyük bir ekonomik kriz yaşanacaktır. Aşırı sağın kazanması ise AB ile ilişkilerde bunalımlı bir dönemin kapısını açacaktır.

(7a) Ekim Devrimi ve Millî Mücadele (doğudan kuşatılamamak)

Bir zamanlar bir “Millî Mücadele’de Sovyet yardımı” tartışması vardı. Aldı almadı, çoktu azdı, önemliydi önemsizdi. Bir bağlamı, solun Kemalizm ile Marksist anti-emperyalizmi olabildiğince birbirine yaklaştırma, örtüştürme çabasıydı. Bir diğer bağlamı, Soğuk Savaş kutuplaşmalarıydı. Klasik sol, Sovyet yardımını vurgular, İstiklâl Harbi’nin kazanılmasındaki rolünün altını çizerdi. Keşke Lenin-Atatürk dostluğu sürseydi (ve bir tür “burjuva demokratik devrimi” olarak Kemalist Devrim daha fazla derinleşip ilerleseydi) fikrini işlerdi. Klasik sağ ise buna karşı Sovyet hegemonyacılığını, komünizmin kötülüğünü ve Stalin’in 1945-1953 arasındaki toprak taleplerini vurgulardı.
- Advertisement -

Ego mu Eko mu?

İnsan zalim idi. Çevreyi tahrip ediyordu. Ozon deliniyor, buzullar eriyordu. İnsan, evrendeki tek serseri varlık olarak doğanın dengesini altüst ediyordu. İnsana ceza olarak onu doğa’ya geri göndermeyi düşündüler. İnsan, doğanın bir odak noktası olmaktan çıkarılacak ve doğadaki diğer canlılar gibi sıradan bir canlı statüsüne geri gönderilecekti. Nefsani olan ve taşkınlık yapan “ego” yerine, kendine ol(a)mayan ve hizayı bozmayan “eko” konulacaktı. Halbuki Ego lağvedilip Eko’ya düşersek geride insan kalmayabilir. İnsana dair ne varsa, ego’da var çünkü. Gerisi doğa’nın devridaimindeki bir posadan ibaret.

En Son Çıkanlar